Sanırım kafedeki tezgâhın ardından bana Martha yerine Cengiz Han'ın bakmasını tercih ederdim. Bilemiyorum, Moğol ordusu mu, Martha mı? Zor karar. İkisi de farklı sebeplerden ötürü korkunç.Öğle kalabalığı dağılmış, geriye lattesini yudumlayıp kek yiyen birkaç müdavim kalmıştı. Yoğun bir gündü ve Ruby kendinde değildi. Siparişleri karıştırıp duruyordu. Bir ara bir fincan çay hazırlayıp onu köşe masalardan birine oturttum. Sonra kafe yine yoğunlaştı. Neyi olduğunu sorduğumda beni geçiştirmişti. Ama en sonunda onu köşeye kıstırmayı başardım.
Ve o an karşımda Martha duruyordu.
"Konuşmamız gerek," dedi. Saçlarını toplamış, çok az makyaj yapmıştı. LA ışıltısından eser yoktu. Bir şey yapması için zorlandığı, ciddiyetinden belliydi. Ama yine de dalkavuk bir havası vardı. Ne de olsa Martha'dan bahsediyoruz, değil mi ama? Ama karşımda ne işi vardı?
"Ruby, molamı şimdi alabilir miyim?" Jo, rafları doldurmak için dışarı çıktı. Molası yeni bittiği için sıra benimkine gelmişti. Ruby, Martha'ya gözlerini kısarak şeytani bakışlar atarak başını salladı. Ne olursa olsun, Ruby iyi insandı. Erkek hırsızı bir deniz canavarını yüz metreden tanırdı.
Martha, burnu havada dışarı çıktı. Ben de onu takip ettim. Trafik her zamanki gibi yoğun akıyordu. Gökyüzü masmaviydi. Harika bir yaz günü. Doğa, sadece onun üzerine yağmur indirse çok sevinirdim ama tabii ki öyle bir şey olmayacaktı.
Kısa bir süre kendine yer aradıktan sonra banklardan birinin ucuna ilişti. "Jimmy beni aradı." Yanına ama biraz uzağa oturdum. "Rehabilitasyon sürecinin bir parçası gereği herkesten özür dilemesi gerekiyormuş." Manikürü kusursuz parmaklarıyla, ahşap bankta ritim tutmaya başladı. "Aslında pek özür dilemiş sayılmaz. Bana, Portland'a gelip Taehyung'la aranızdaki, sebep olduğum saçmalığı düzeltmem gerektiğini söyledi." Kararlı gözlerle önüne bakıyordu. "Ben'le araları pek iyi değil. Ağabeyimi severim. Benim yüzümden Taehyung'la arasının bozulmasını istemem."
"Benden ne yapmamı bekliyorsun, Martha?"
"Kendim için hiçbir şey istemiyorum. Sadece beni dinle." Çenesini indirip bir an için gözlerini kapadı. "Her zaman, her istediğimde onu tekrar elde edebileceğimi düşünürdüm. Sakinleşmesi için birkaç yıl geçtikten sonra tabii. Biz, birbirimizin ilkiydik. O hiçbir zaman etrafta takılmadı. Ben de biraz dağıtmasını, sinirinin geçmesini bekledim. Ne yaparsam yapayım, onun biricik aşkıydım ne de olsa. Her gece bir orada bir burada benim için yazdığı şarkıları çalıyor, onca yıldan sonra bile küpelerimizi takıyordu..."
Trafik uğulduyor, etrafımızdaki insanları konuşmaları duyuluyordu ama Martha'yla başka bir dünyada gibiydik. Anlattıklarını duymak isteyip istemediğimden emin değildim ama olanları anlayabilmeyi o kadar çok istiyordum ki anlattığı her şeyi dinledim.
"Sanatçılar pek duygusal olabiliyormuş gerçekten." Kendiyle dalga geçer gibi bir kahkaha attı. "Ve bu hiçbir anlam taşımaya da biliyor." Bana döndü. Sinirli ve nefret dolu bakıyordu. "Sanırım o zamanlar onun için bir alışkanlık olmuştum. Benim için hiçbir şeyden vazgeçmedi. Hele istediğim hayata uyum sağlamak için başka bir şehre taşınmak filan, asla yapmadı."
"Ne demek istiyorsun?"
"Albümü yazmış, Jungkook. Yeni şarkılar muhteşemmiş. Bugüne kadar yazdıklarının hepsinden daha iyi olduğunu söylüyorlar. Şarkıları toparlamak için istediği stüdyoya girip hayatta en sevdiği işi yapabilir. Ama o burada, birkaç sokak aşağıda yeni bir düzen kurmayı ve kayda burada girmeyi tercih ediyor. Çünkü sana yakın olmak onun için her şeyden daha önemli." Sert bir ifadeyle gülümseyerek öne eğildi. "Monterey'deki evi sattı ve burada yeni bir yer aldı. Bana geri dönmesi, benim için vakit ayırması için yıllarca bekledim. Ama o ne yaptı? Göz açıp kapayana kadar tüm hayatını, senin için baştan düzenledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melody Of Love ♪ Taekook
FanfictionAşk, Seks ve Rock'n'Roll Vegas'ta geçireceği gecenin sabahını hiç de böyle planlamamıştı... Jeon Jungkook'un yirmi birinci doğum gününü Las Vegas'ta kutlamak gibi büyük planları vardı. Ama kesinlikle akşamdan kalma bir halde banyo zemininde uyanmak...