19♪

2.7K 257 312
                                    








Adrian, Taehyung'un yüzündeki morlukları görünce çıldırdı. Beni de tekrar gördüğü için çok mutlu değildi. Tehlike­den uzak, kocaman soyunma odasında köşeye sıkıştırıl­madan önce bir an o köpekbalığı dişlerini gördüm. Dışa­rıda duran güvenlik, kulise sadece davetlileri alıyordu.

Konser, şehirdeki en büyük, en gösterişli otellerden birinin balo salonunda gerçekleşecekti. Işıldayan kristal avizeler, kırmızı saten kumaşlarla örtülü yuvarlak masa­ların etrafındaki yıldızlar ve güzel insanların kamerala­rın karşısına geçip verdikleri pozlar... Neyseki Martha'nın siparişini verdiği kıyafetler vardı. Bu güne uygun siyah, transparan gömleği ve dar pantolonumu giyinmiştim.

Bikinili kız Kaethrin, odanın diğer ucunda suratını asmış, Taehyung'un smokinli, eski bir arka­daşıyla duruyordu. Öyle durmaya devam ederse yüzü kırışacaktı. Neyse ki bir süre sonra yüzüme ters ters bak­maktan sıkılıp başını çevirdi. Bana kızdığı için onu suç­lamıyordum. Ben de Taehyung'u kaybetsem sinirlenirdim. Çoğu kişi, dikkatini çekebilmek için Taehyung'un üstüne atlı­yordu ve o hiçbirini umursamadıkça içimden elimi hava­ya kaldırıp hepsine "Nanik," demek geliyordu.

Jimmy ortalarda yoktu. Mal, bir dizine güzel, Asyalı bir kız, diğerine de koca memeli bir sarışın oturtmuştu. Benimle konuşacak vakti yoktu. Grubun dördüncü üyesi Ben'le henüz karşılaşmamıştım.

Taehyung, elimdeki hiç dokunulmamış kristal kadehi alıp bir şişe suyla değiştirirken, "Selam," dedi. "Bunu tercih edersin diye düşündüm. Her şey yolunda mı?"

"Teşekkür ederim. Her şey harika."

Harika bir adamdı. Vegas'tan sonra hâlâ alkol tadı al­mak istemediğimi fark etmişti. Başını sallayarak garson­lardan birini çağırdı ve şampanya kadehini ona verdi. Ve deri ceketini çıkardı. Diğer herkesin üzerinde smokin var­dı ama Taehyung, kotundan ve botlarından vazgeçmiyordu. Üzerinde, duruma uygun tek giysi, siyah düğmeli, beyaz gömleğiydi.

"Lütfen bana bir iyilik yap ve bunu giy."

"Neden? Üzerimdekileri beğenmedin mi?"

"Tabii ki beğendim. Ama klima fazla güçlü ve üzerindeki gömlek... fazla ince. Soğuk oldu burası," dedi, deri ceketiyle omuzlarımı sararken.

"Hayır, soğuk değil."

Yüzüme bakıp en taş kalpli insanın bile kalbini yumu­şatabilecek şekilde gülümsedi. Benim de şansım kalma­mıştı. Kollarını başımın yanına dolayıp etraftakilerin bizi görmesini engelleyerek "İnan bana sana da burası biraz soğuk geliyor," dedi. Gömleğim, tiril tiril, ince bir kumaş­tandı. Harika görünüyordu ama pek örtücü değildi.

"Ah," dedim.

"Hımm. Ve ben orada Adrian'la iş konuşmaya çalışı­yorum ama yapamıyorum. O kadar güzelsin ki gözlerimi senden alamıyorum." Gözleri, bedenimin her yerinde dolaşıp, kalçalarımda duraksadı, "Ve o tatlı kalçaların o kadar güzeller ki... Avuçlarım kalçalarını kavramak için yanıp tutuşuyor, anlıyor musun?"

"Taehyung." Aptal âşık gibi şapşal şapşal sırıtıyordum.

"Bazen etrafa hafif gülümseyerek baktığını görüyo­rum ve öylece durmuş etrafında olanı biteni izlerken ne düşündüğünü çok merak ediyorum."

"Hiç. Keyfini çıkarıyorum. Sabırsızlıkla çalmanı bek­liyorum."

"Öyle mi?"

"Tabii ki öyle. Sabırsızlanıyorum."

Yavaşça dudaklarımı öptü. "İşim bitsin, hemen bura­dan kaçalım, tamam mı? Baş başa bir yerlere gidelim. Ne istersen yaparız. Arabayla takılır, bir şeyler yeriz belki."

Melody Of Love ♪ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin