trente-et-un

408 16 381
                                    

yukarıda bir ninni var! bölümde geçiyor, açıp dinleyebilirsiniz!

biraz geç kaldık ayol... ama geldik, burdayız, merak etmeyin. hem de 6.4k bir bölümle!

vay be... bölüm otuz bir demek... inanılmaz. 3.5k okunmamız olmuş, büyümüşüz, duygulandım.

ve eski bir karakterimiz aramıza ufaktan yeniden katılıyor... sizce kim? onu özlediğinizi biliyorum...

neyse neyse... sözü sonda fazla uzatıcam, o yüzden gidiyorum, alex kaçar, görüşürüz

-⤝♆*♆*♆⤞-

Odette aynanın karşısında oturuyordu. Dalgınca yüzünü izledi. Yorgun görünüyordu, ancak başka bir değişikliğe rastlamamıştı yüzünde. Ne sanıyordu ki? Alnında artık evli bir kadın olduğu mu yazacaktı?

Yine de... kendini hiç de farklı hissetmiyordu. Olmuştu işte, evlenmişlerdi. Neden her şey korkunç derecede aynıydı?

Aslında ufak bir parçası buruktu. Çocukluğuna, köyüne, ait olduğu her şeye veda etmiş gibi hissediyordu. Zavallı babacığının ona bırakabildiği tek şey kaybolmuştu: soyadı.

Sorumluluklar... Odette sorumluluklardan kaçan biri olmamıştı. Yüzleşmesini bilmişti. Elbette bir eş nasıl olunur, onu da bilecekti. Burukça gülümsedi. Kendi başına ayakta durabilmeyi bu işin en iyisinden, babasından öğrenmişti. Ancak tahmin edebileceğiniz üzere... evli bir kadının yapması gereken ev işleri dışındaki işleri konusunda hiçbir bilgisi yoktu zavallı kızcağızın. Ve bir düşesin de ihtiyaç duymadığı tek bilgi, muhtemelen buydu.

Tacını çıkardılar, yüzündeki boyaları temizlediler, gelinliğini çıkartıp yerine de yolda giyebileceği bir elbise giydirdiler. At arabasıyla gideceklerini biliyordu ve artık bir düşesti. Erkek gibi pantolonlarla dolaşması hoş karşılanmazdı.

Hafifçe güldü, belki de farkı hissediyordu.

O esnada odanın kapısı hafifçe çalındı ve içeriye iki Kraliçe birden girdi. Odette yutkunup ayaklanırken hızla reverans yaptı.

"Rahatsız olma, Odette," dedi Anne, "Lütfen otur." ardından da odadaki hizmetçilere onları yalnız bırakmaları için hızlıca bir bakış attı.

Odette bir şeyler konuşulacağını anlayınca gerildi. Umuyordu ki kötü bir şey yoktu.

"Majesteleri, bir sorun mu var?" diye sordu Odette gergince. Buna şaşırmazdı, hatta buna hazırdı, mutluluğunun ardından gelen korkunç sürprizlere gebeydi onun hayatı.

"Hayır, her şey olması gerektiği gibi..." dedi Anne gelininin yanına oturduğunda, "Yalnızca seninle konuşmak istedik. Gergin olacağını düşünmüştük."

"Çok incesiniz..." dedi Odette hafifçe gülümserken, bu esnada Thérèse de diğer yanına oturmuştu.

"Heyecanlı mısın?" diye sordu Anne, "İlk geceniz için."

Odette yutkundu, ne yani... bunu konuşmak için mi gelmiştiler? İki Kraliçe! Tanrım...

"Ben..." Odette bir şey diyemedi, çok utanmıştı.

"Utanma, hayatım!" dedi Anne, "Ben senin annen sayılırım. Ve Kraliçe Thérèse de benim çok iyi bir dostumdur. İkimizden de çekinmene gerek yok."

"Bi-biraz gerginim," diye itiraf etti, kraliçenin yüzüne bakamıyordu.

"Gerilecek hiçbir şey yok!" dedi Anne, "Oğlumu sevmiyor musun?" diye sordu. Odette başını salladı, seviyordu işte... "O hâlde endişe etme."

"İki seven kalp..." diye başladı Kraliçe Thérèse anlatmaya, "Bir araya geldiklerinde ve artık bir engelleri kalmadığında..." dedi dalgınca kızın yatağının üstünde duran gelinliğine baktığında, "Coşkuyla birbirlerini sevmemeleri için, birbirlerine karışmamak için hiçbir nedenleri yoktur. Sanki birbirlerinden uzak durmaları imkânsız gibidir. Kalbinin ona çekildiğini duyumsarsın, yalnızca onu daha iyi hissedebilmek istersin. Öpmek, dokunmak, sarılmak bile yetmez... onu mümkün olandan da çok yakınında istersin. Ve bunun kadar tabii bir şey yoktur."

mon chéri | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin