quarante

223 13 298
                                    

bi sefer makul bi saatte atsam şu bölümü, diğer bölümü yine gecenin bi yarısı atıyorum... 

aramızda eminim benim gibi gece daha üretken olanlar vardı. varsa buraya şey yazsın... ne yazsın? hamburger yazsın

uzatmıyorum, yeni bir bölüm, yeni bir heyecan... 40. bölüm! inanılmaz, bundan daha kısa süren tonla dizi var... neyse evet, uzatmayacaktım. iyi okumalar!

-⤝♆*♆*♆⤞-

O gece kendini âşık olduğu adamın yanında buldu, Thérèse. Fazla değil, Harold'la konuştuktan yarım saat sonra saraydan ayrılmış, August'un kaldığı mülkün yolunu tutmuştu.

August Victor Antoine, 10. Charles, yani Fransa Kralının öz kardeşiydi. Krallık onun hakkıydı, ancak elbette bir kral olmak bu kadar basit değildi. Kazanılan bir şeydi, hak onun olsa da Charles, o hakkı kendi tırnaklarıyla kazıyıp almıştı. Evet, bunu ihanet ederek, can alarak yapmıştı... ve evet, bunun Tanrı'nın verdiği hakla hiçbir ilgisi yoktu.

Henüz geç bir delikanlıydı o zamanlar, aşıktı da. Bourbon dükünün kızına geri dönülemez bir şekilde âşık olmuştu. Şanslıydı da, zira o da ona âşık olmuştu.

Bir baloda tanışmışlardı. Alışılagelmiş tanışmaların aksine dansta tanışmamışlardı. O gece Thérèse vaktini bahçede, kusursuz görünen yıldızların altında geçirmeyi tercih etmişti. Ve August da onu o gece yıldızların altındayken, pencereden görmüştü. Üşüdüğünü düşünmüş, düşünmeden merdivenleri inip kızın yanında soluğu almıştı.

Thérèse ise onun Prens olduğunu bilmeden gülümsemiş ve August'a âşık olmasına sebep olacak şeyi vermişti.

O gece balo bitene kadar konuşmuşlar, bahçede, sarayda... mümkün olan her yerde gezmişlerdi. Kimse onları görmemiş, duymamıştı. Öyle ki ertesi gün ikisi de o gecenin gerçekliğinde şüphe duymuşlardı.

August bu anılara dalmıştı o gece, üstünden koskoca 23 sene geçmiş de olsa tazeydi o anki heyecanı. Hiç alışamamıştı ki sevdiği kadına, hiç layığı gibi sevememişti onu.

"Ekselansları, majesteleri Kraliçe Thérèse geldi."

Bir anda yeniden heyecanlandığını hissetti, August. Onu düşünürken mi gelmişti? Oh, aslında bu tuhaf değildi. Sık sık onu düşünüyordu zaten.

"Salona al..." dedi August. Bu esnada kendine bir çeki düzen verebilirdi.

August aynadan kendini kontrol ettikten sonra salona girmişti. Thérèse onu son görüşünün aksine daha dingin görünüyordu. Belki bir parça mutlu bile sayılabilirdi.

"Neler oluyor?" dedi August bu duruma anlam veremezken, "Bir şey olmuş, gözlerinde görüyorum."

"Sana çok güzel bir haber getirdim..." dedi Thérèse dayanamayıp gülümsemeye başlarken.

"Ne oluyor?" dedi August hafifçe gülümserken, Thérèse'in gülümsemesini özlemişti.

Thérèse tamamen yalnız kaldıklarında konuştu, "August Victor Antoine..." dedi gururla, "Dede oluyorsun."

August bunu beklemediğini açıkça belli eden bir ifadeyle Thérèse'e baktı, "Ne?"

"Odette hamile!"

August gözleri dolarken bir an ne yapacağını şaşırdı. Mutlu olmuştu tabi... çok mutlu olmuştu hem de, "Dede mi?" diye sordu gülmeye başlarken, "Sen de büyükanne tabi..."

Thérèse de gülmeye başladı.

"Biz... dede ve nine oluyoruz, öyle mi? Biz..."

Thérèse başını salladı. Bir günlüğüne bu haberi kızlarından duymuş gibi yapacak, onun yanında olamadıkları için üzülmeyeceklerdi. Bu güzel haberi kutlayacaklardı! Hem de güzel bir şarapla kutlayacaklardı!

mon chéri | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin