quarante-cinq

212 9 298
                                    

yukardaki parçayı beni seviyosanız hani, az olsa bile, nolur lütfen dinleyin

bakın hemen gidiyorum, iyi okumalar

-⤝♆*♆*♆⤞-

Hava fazla soğuktu, ve sisli... bir ayaz çökmüştü sanki, güneş yeni doğmuştu. Ancak bu yoğun gri sisin arasından sızamıyordu güneşin ışıkları. Can sıkıcı, boğucu bir grilik vardı. Odette kendi kollarını sıvazladı. Üşümüştü.

Ormandaydı. Bir şeyden kaçıyordu, ancak her nedense sisin onu gizlediğine emin gibiydi. Acelesi yoktu. Dikkatlice dolaştı ağaçların arasında, ağaçlar sıktı. Belki de sık olmasa sisin arasında kaybolup gideceklerdi.

Odette gibi.

Kaybolmuş hissetti, Odette. Tamamen kayıp...

Yapayalnız.

Etrafına baktı. Ancak seslenemedi... bulunmaktan korkuyordu. Oysa gözleri kimi aradığını çok iyi biliyordu.

Üşüyordu. Ayaklarının üstünde gezinen karıncaları hissedebiliyordu, her bir adımında ayağının içine battığı toprağı, tenine yapışan yaprakları... hepsini hissedebiliyordu. Yağmur yağmıyordu, ancak sanki hava sırılsıklamdı. Vücudunun su damlalarıyla kaplandığını hissetti, saçları, üstündeki ince içliği... hepsi bedenine yapışmıştı. Soğuk bir nem vardı sanki, boğazını tıkıyordu.

Yürümeye devam etti. Nereye gittiğini bilmiyordu, ancak adımları bilir gibiydi. İçinde bir korku yoktu. Boğuluyor gibi hissetse de ölmeyeceğini bilir gibiydi.

Sonra bir ses duydu. Bunun bir ağlama sesi olduğuna emindi. Yutkundu.

"Harold..."

Hızla etrafına baktı, onu duyduğuna emindi, "Harold!"

Koşmaya başladı. Sese yaklaştığını hissedebiliyordu, ancak bir süre sonra sanki... sanki ses her taraftan geliyor, Odette de tam ortada dikiliyor gibi hissettirmişti.

"Harold? Neredesin?" tüm gücüyle bağırmıştı Odette, ancak ağlayan sevgilisinin sesi dışında bir ses duyamamıştı. Şuursuzca koşmaya devam etti.

"Harold... Harold!"

Odette yutkundu, koşmaktan nefesi tükenmişti. Bu hava onu boğuyor gibi hissediyordu. Çaresizlik içinde bağırdı, "Harold!"

"Harold!"

Odette soluk soluğa gözlerini araladı. Hızla odada gezdirdi bakışlarını, "Harold..."

Harold karısını uyandırdığına inanamıyordu. Hızla gözlerini kuruladı, "S-sevgilim..."

Kâbus gördüğünü sanmıştı, ancak sahiden rüyasında duyduğu sesin kocasına ait olduğunu fark edince korkuyla ayağa kalkmıştı.

"Neler oluyor? Kötü bir şey mi oldu?"

"Bir şey yok..."

Odette hızla kocasının yanına, dizlerinin üstüne çöktü, "Nasıl bir şey yok?"

Korktu, Odette. İşin aslı şok olmuştu. Bir anda ne olmuştu böyle? Kocasını daha önce hiç böyle ağlarken görmemişti.

Harold bir şey söylemedi ve Odette'e sığındı. Kızın kollarının arasına girdi ve göğsüne yasladı başını. Gözlerinden birkaç damlanın daha süzülüp kızın göğsünden içeri sızmasına engel olamadı. Çaresizdi, bir zavallıydı... karısının başına gelenler için ağlarken onun kollarına sığınacak kadar acizdi.

mon chéri | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin