~Giray
Görkem'in Güneş'i karanlık ara sokağa itmesini izlerken göz devirdim. Eve kadar dayanamıyordu. Burada sikecekti anlaşılan.
Arkalarından bende küçük çıkmaza girip karşılarındaki duvara yaslandım. Öpüşmeleri, yiyişmeleri tek bir an bile bitmiyordu. Fakültede, kafelerde,bahçede,sokakta her yerde aynı haltı yiyorlardı. Ben aralarına sadece geceleri dahil oluyordum. Bu ilişkinin içinde sadece cinsellik için olduğum yadsınmaz bir gerçekti zaten. En başında Güneş'e karşı hoşlantı duyuyordum ,zaten Görkem ile kendimi bildim bileli yakındım ,kuzenimdi ama Güneş ile fakültede tanışmıştık. Sempatik tavırlarıyla kolayca aramıza girmeyi başarmıştı. Bir şeyler deniyorduk işte. Sonunun gelmeyeceği belli olan şeylerdi bunlar. Tek düşündüğümse ilişkimiz bittiğinde Görkemle düşeceğimiz durumdu. Ondan ayrı olmak istemezdim. Şimdiye kadar hep birlikteydik. Bundan sonra da böyle devam etmesini istiyordum. Güneş 'i bırakmak kolay olurdu ama Görkem...
Ben böyleydim zaten. Önce hoşlanırdım,sonra bir anda uçup giderdi tüm hislerim.
İkisi bunu her ne kadar inkâr edip hepimizin birbirimizi sevdiğimizi söylese de onlar da aynı durumdaydı. Bizi hâlâ bir arada tutan tek şey tensel çekimdi.Görkem Güneş'in boynunu bırakıp bir hışımla arkasını çevirirken yaptığım tek şey onları izlemekti. Gerçekten karanlıktı ama vücut hatları az çok belli oluyordu.
Üstündeki kotu aşağı indirip kendi eşofmanını da baksırıyla beraber indirdi ve ağzına verdiği parmakları çıkarıp deliğine gönderdi.
Güneş'in inleme sesleri çıkmazı doldururken ifadesizce etrafa bakındım. Yaptıkları çoğu şey beni tahrik etmiyordu. Tahrik olmak için kendimi zorlamam gerekiyordu. O yüzden onlardan geride oluyordum hep.Önce çıkmazın yol tarafına göz gezdirdim,gece geç saat olduğu için sokak bomboştu. Görüş açımdaki apartmanların ışıkları kapalıydı.
Kafamı çıkmazın iç tarafına çevirip yan yana dizilmiş çöp konteynerlerine ve konteynerlerin etrafına rastgele saçılmış karton ve çöplere baktım. Her şey çok düzensizdi. İçimi daraltmıştı.Obsesiflik beni hayatımın hiçbir yerinde rahat bırakmıyordu. Yaslandığım yerden sırtımı ayırıp konteynerlere doğru ilerledim. Yerdeki kartonları toplayıp çöpün içine attım. Tekrar eğildiğimde ayakkabılarımın ucuna kadar gelen kanı yeni görmüştüm. Yerde pıhtılaşıp ince bir yol şeklinde ilerleyen kanı gözlerimle takip ettiğimde şaşırıp kaldım.
Üstü kana bulanmış ve kafası göğsüne düşmüş bir çocuk çıkmazın sokağına dayanmış oturuyordu. Ama kim olsa anlardı sadece oturmadığını...
Elimdeki kartonları yere atıp büyük bir iki adımda yanına varıp diz çöktüm. Yerde duran bileklerinden artık damla damla kan akıyordu. Çenesinden tutup kafasını kaldırdım ve nabzını hissetmeye çalıştım. Kalbi artık durmak üzereydi."Allah kahretsin. Görkem..." Sesim küçük sokakta yayıldığında eş zamanlı beni dikkate aldı mı diye baktım. Güneş'in içindeki hareketlerini kesmiş etrafa bakınıyordu o da. Eğildiğim için göremiyordu sanırım.
Elimi kaldırıp salladım."Ambulansı arayın. Ve yardım edin bana." Konuşurken istemsizce sesim titriyordu. Tıp öğrencisi olabilirdim ama ilk defa böyle bir olayla karşılaşmıştım.
Ve bir insanın hayatı söz konusuydu.Arkamdan ayak sesleri geldi. Sonra Güneş'in korkmuş iniltisi...
Adını bilmediğim çocuğun üstündeki kirli tişörtü kenarından tutup parçaladım. Uzun kumaş parçalarını bileğine sarmaya uğraşırken Görkem de diğer yanına oturup öteki bileğine tampon yaptı.
Güneş ambulansı arayıp yer tarif ederken ben çocuğu dizlerime yatırıp kan basıncını düşürmeye çalıştım. Daha fazla kan kaybetmemesi gerekiyordu.
Kafasını sabit tutup kendimi tamamen yere bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Gül Bana || Boylove
Short StoryÖnceden "Dünya gül bana." diyordum. Artık dünya gülmese de olur, sen gül yeter...