Blackbear~İDFC
Gökyüzü kızıllaşmaya başlamışken biz yürümeye devam ediyoruz. Görkem parmaklarımı o kadar sıkı kavramış ki neredeyse uyuşmak üzere olduklarını fark ediyorum ama eli elimi bıraksın istemediğim için bunu ona söylemiyorum.
Giray ise belimi bir süre sonra bırayor. Fark ettiğim şey her şeyden çok çabuk sıkılıyor oluşu,muhtemelen bu kısacık süre boyunca sarılmak bile sıkıyor onu.Belki on kere soruyorum yol boyunca nereye gittiğimizi ama cevap verme tenezzülünde bulunmuyor ikisi de. Sadece Görkem her seferinde
"Çok az kaldı." diye homurdanmakla yetiniyor.Aslında ikisinin de ayrı ayrı arabaları olduğunu biliyorum. Neredeyse onlar hakkında her şeyi biliyorum. Giray kendini anlatmaktan en az beni öpmeyi sevdiği kadar hoşlanıyor. Görkemse ben yanında oturup onu izlerken ara sıra benimle konuşuyor,soru sormama müsaade de ediyor hem. Hiçbir zaman insanlar onlara soru sormama müsaade etmemişti.
Arabaları olduğu halde neden bu kadar uzun bir yolu yürüdüğümüzü bilmiyorum. Yürümeyi kesinlikle çok seviyorum,bir itirazım da yok ama merak ediyorum. Çünkü genel itibariyle ikisi de çok tezcanlı insanlar değiller. Üşengeçler yani.
Es geçiyorum her şeyi. Soğuk ama soğuk olduğu için ferah olan havayı içime çekiyorum. Ankara'nın havası çok temiz sayılmaz. Egzoz dumanı kokuyor,yine de sevmediğimi söyleyemem.
Küçük bir büfenin yanından geçerken gözüm pamuk şekerlere takılıyor. Ben küçükken sadece pembe renkli olanları vardı. Artık hem pembesi hem mavisi hem de sarısı var. Pamuk şekerin tadının nasıl bir şey olduğunu merak etmiştim ama alacak param yoktu elbetteki-yurtta kaldığım süre boyunca verilen az miktardaki cep harçlığımı elimden alan abiler vardı hep- ben de bir tane çalmıştım o yüzden. Tadı hâlâ damağımda,hiçbir şeyi unutmadığım gibi o tadı da unutmuyorum.
Durduğumu fark edip irkiliyorum. Görkem'in sol elimi sıcacık tutan eli,elimi bırakıyor. Hızla büfeye varıp üç tane mavi pamuk şekerden alıyor.
Cüzdanından çıkardığı parayı tezgahın üzerine bırakıp para üstü bile almadan yine hızlıca yanımıza dönüyor. Yeniden elimi tutuyor.Pamuk şekerleri sapından tutarken elini Giray'a uzatıyor. Giray gözleri parlayarak mavi şekere bakıyor.
Görkem'in eli benim önümde durunca ona dönüyorum. Yüzü ifadesiz. Artık ağlayacağım. Yüzünde bir mimik görmek istiyorum.
Pamuk şekeri elinden alıp " Teşekkür ederim." diyorum içimden 'Görkem' diye devam ettirerek.Yeniden yürümeye başlıyoruz. Bir yandan da şekerimi açmaya çalışıyorum. Beceremiyorum tabii ki.
Nasıl yaptığını bilmesem de Görkem şekerini çoktan açmış. Pek yediğini söyleyemeyeceğim çünkü bir ısırık bile almamış.Sonra karşıya bakarak elindeki plastik paketi açılmış pamuk şekeri bana uzatıyor. Ben de elimdekini ona veriyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Gül Bana || Boylove
Short StoryÖnceden "Dünya gül bana." diyordum. Artık dünya gülmese de olur, sen gül yeter...