Bir Şey +18

88 5 4
                                    

İğrenecek, tiksinecek, kusacak insanlar bu bölümü okumasın. Smut içerir!

Merhaba anne.
Bugün 1 Ocak, lapa lapa kar yağıyor. Beni duyuyor musun bilmiyorum. Cennette misin? Eğer cennetteysen çok şanslısın çünkü insanlar bu dünyada cehennemi yaşıyorlar.

Bugün 1 Ocak 2028. Yepyeni bir yıl. Hava yumuşacık. Yerlerde biraz daha kar birikmesini bekliyorum. Ve elbette dışarı çıkıp parka gideceğim. Nefes almak istiyorum. Nefes almak, mutlu olmak, Giray ve Görkem'le birlikte olmak , ha bir de Gökçe'yi görmek... Gökçe'yi bulmak istiyorum. Onunla o kadar az konuşmama ve görüşmeme rağmen içimde yokluğunun yarattığı yıkım o kadar büyük ki tarif etmek için uğraşsam dispraksim kelimelerimi yerden yere ve yüzüme vura vura parçalar.

Hiçbir zaman dilek dilemedim. Ne olacaksa olsun, dedim hep. Bugün bir dilek dilemek istiyorum.
Dördümüze mutlu bir hayat istiyorum.

"Gökyüzü, hadii! "

Giray şen şakrak sesiyle odaya giriyor ve hemen arkasında Görkem beliriyor. İkisi de kocaman gülümsemelerle bakıyorlar bana. Çok alıştım bu hallerine. Mutlu gibiler, sadece gibiler.

"Sarmaşığıma bakmak ister misiniz? " Metal korkuluğun her yerine ince, güçsüz ve cılız dallarını saran bitkinin en uç noktasını parmaklarımın arasında tutuyorum. Geçen gün apartmanın dışına çıkıp kalınlaşmaya başlayan kökün etrafına bitkiler için özel olan bir tür şekerli gübre döktüm ve ile yarayacağını umuyorum. Kış tüm gücüyle tepemize binmesine rağmen büyümeye devam ediyor ve beyaz ufak tomurcuklarla bezeniyor sarmaşığım.

"İsterim ben. " diyor Giray. Adımları parkeleri gıcırdatıyor. Bir ayağının aksadığını biliyorum. Çok hafif bir aksama, dikkat etmeseniz asla fark etmeyeceğiniz kadar belirsiz.

Benim yanıma, ben sürekli parkenin üstüne oturuyorum diye Görkem'in serdiği beyaz, pofuduk halının üstüne atıyor kendini.

"Çocuk gibisiniz. " diye homurdanıyor Görkem. Kaşlarımı çatıp ona dönüyorum ama dönmeden önce parmaklarım arasındaki sarmaşığı Giray'ın
eline bırakıyorum. Ayaklanıp Görkem'e yürüyorum. Yakasından tutup odadan içeri çektiğimde bana ayak uyduruyor gülerek. Derli toplu duran yatağın üstüne ittiriyorum ağır bedenini. Direnmeden devriliyor. Aslında benim itişimle yerinden hareket edecek biri değil.

Üzerine çıkıyorum Görkem'in. Karnının üzerine oturduğumda dudaklarını yalıyor. Gözleri parlıyor resmen.

"Çocuk çocuk deyip durma bize. "

"Hep böyle azdırıp yarı yolda bırakıyorsun. " Ciddi sesi benim tripli, çocuksu sesime karıştığında utançla gözlerimi kaçırıyorum ve karnının üzerinden inmeye yelteniyorum. Hemen bileklerimi kavrayıp yatağa mıhlıyor beni.

"Kaçma artık." İki yanımda sıkı sıkı yatağa bastırdığı ellerimi başımın üstünde birleştiriyor. Diğer eliyle boynumu kavrıyor, dudaklarını boynuma değdiriyor hafifçe. Derince bir nefes çekiyorum içime.

Görkem'i üzerimden itiyor Giray hışımla. Sesi kulaklarımda yankılanırken gözlerimi yumuyorum.

"Sana Gök kendisi istemeden ona dokunmayacaksın demedim mi piç?" diye bağırıyor. Sesi korkunç, Giray sakindir genelde. Bağırıp çağırmaz,bağırdığında aklım çıkıyor.

Gözlerimi aralayıp bileğinden tutuyorum,kendime çektiğimde şaşkınca ellerinden destek alarak bana çarpmadan durmayı başarıyor.

Çekik kehribar gözlerindeki silik yansımama bakıyorum. Boynundan bastırıp yüzünü yüzüme yaklaştırıyorum ve dudaklarından öpüyorum. Benim telaşlı öpüşüm onun sakin öpüşünün yanında öyle acemi kalıyor ki yeltendiğim işten utanıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dünya Gül Bana || BoyloveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin