Darmadağın

58 3 17
                                    

Yarı karanlık sokakta kendimi yeniden bomboş hissederek yürüyorum anne

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yarı karanlık sokakta kendimi yeniden bomboş hissederek yürüyorum anne. Seni birkaç haftadır aklımdan çıkarmıştım ve hiç de konuşmadım seninle.Özür dilerim...

Görkem'in davranışı kafamdan aşağıya boşaltılan kaynar sular gibi beni gerçek hayata döndürdü. O toz pembe peri masallarında yaşatmıştı beni birkaç günlüğüne ama gerçek hayat çok farklı. Hikayeler gibi pembe değil. Koyu bir gri...
O kadar çok siyah var ki hayatta ne kadar beyaz katarsan kat rengi açılmıyor bile.

Ben sadece kendi hayatım kötü sanırdım. Oysaki
insanlar neler neler yaşıyor kim bilir? Görkem ne yaşamış olabilir? Simsiyah hayatının rengini griye döndürmek için hâlâ uğraş verdiği bana bakışlarından belli. Sırtındaki gözlerin sahibini hâlâ kalbinin en derininde yaşattığı her halinden belli.

Görkem, ben, Giray... Benim neredeyse unuttuğum Gökçe, Gökşe'm... Yaşamlarını bildiğim ya da bilebileceğim insanlar bu kadar. Toplasam bir elimin parmağını geçmezler ve hiçbirine gülmemiş bu dünya. Sen kime gülüyorsun dünya?

Gökçe demişken sahi nerdesin Gökçe?
Benim arkadaşım, benim çocuk aşkım, benim belli ki o zamanlar var olan yegânem;nerdesin?

Adımlarımı çevirip onu ilk kez gördüğüm parkın yönünde, sokaktan aşağıya iniyorum. Sokak upuzun uzanıyor önümde. Yollar ıslak. Dün gece yine yağmur yağmış ve muhtemelen mazgallar ağzına kadar dolduğu için sokaklarda yer yer göletler oluşturmuş.

Ayağımdaki kalın tabanlı botlara güvenerek, yüzümde kendimin bile sarhoş gibi göründüğümü bildiğim bir gülümsemeyle su birikintilerine dalıyorum. Yavaş adımlar, hızlı sesler. Sabahın erken vaktinde sokaktan çıktığımda birkaç insan da koşturuyor, işe yetişmeye çalışıyorlar sanırım.

Parka çok az kaldı, yavaş adımlarım hızlanıyor, sabırsız ve gür, tok bir ses yankılanıyor kaldırımlarda.

Sarı yapraklara bezenmiş ağaçların çevrelediği boş parka giriyorum. Meydan benzeri, orta yerde durup etrafımda dönüyorum. Gökçe... En köşedeki, neredeyse ağaçların arasında görünmez olan bir bankın üzerinde, dört büklüm oturuyor. Kafası önüne düşmüş. Uyuyor ya da içi geçmiş gibi görünüyor.

Ses çıkarmamaya özen göstererek yanına adımlıyorum ama o hissetmiş gibi yorgun başını kaldırıyor.

Dehşete düşüyorum.

Teni bembeyaz, güzel bir beyazlık değil bu. O...Gökçe ölü görünüyor. Siyah  büyük gözleri içe çökmüş. Sanki irisleri tüm gözü olmuş. Dudakları kanıyor. Mosmor dudakları kana bulanmış.

Ne olduğunu anlamadan yanına varıyorum. Tir tir titriyorum. Önünde dizlerimin üzerine çöküyorum.
Simsiyah kıyafetleri solgun yüzünü daha da soluklaştırıyor.
Ölgün gözlerini yüzüme dikiyor, bu kadar dikkatli bakmasam anlayamayacağım bir şekilde gülümsüyor.

Dünya Gül Bana || BoyloveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin