Chris , çetesini temsil etmesi adına Güney Kore'nin en iyi kafes dövüşçüsünü ararken bulacağı kişinin zarif bir fiziğe sahip, güzel yüzlü ve anemik bir genç olacağını tahmin etmiyordu.
Ana Ship : Minchan
Side Shipler : Jaywon , Hyunsung
TW // Kan, ş...
Odaklanamıyordu. O dikkatini toplamaya çalışırken karşısındaki cüsseli adamın suratı başta olmak üzere vücudunun farklı yerlerine inen yumrukları tekrar darmadağın olmasına neden oluyordu. Maçın ilk 10 dakikasında silah kullanmak yasak olduğu halde ilk hamlelerinde karnına saplanan çakı tüm hücrelerini uyuşturmuştu. Yine de yapmayacaktı. Bırakmayacaktı. Kendi çelimsiz bedenine kıyasla damarları patlayacakmışcasına şişkin kaslarıyla ondan epeyce avantajlı haldeki rakibinin ondan bu denli korkup böyle ucuz bir numaraya başvurması sadece gururunu okşamıştı genç adamın.
Ellerinin titremeyi bırakması için dua etti.Başı dönüyordu. Yıllar içerisinde aldığı onlarca yaradan yola çıkarak biliyordu ki yarası kötü değildi. Ama kan kaybediyordu. Ki bu Minho'nun durumundaki biri için olabilecek en dikkat dağıtıcı şeydi.
Kalk Minho. Sadece ayağa kalk.
Tek ihtiyacı olan şeyin ayağa kalkmak olduğunu biliyordu. Eğer kalkabilirse kapışmayı kazanabileceğini de. Hakemin kendisine doğru yaklaştığını hissetti ardından. Rakibi de saldırmayı bırakmış gibi duruyordu. Pes etmesini bekliyorlardı.
Bilmedikleri bir şey vardı.
Bilmeleri gereken bir şey vardı.
Lee Minho pes etmezdi. Asla.
Uzun zamandır hissetmediğini farkettiği adrenalin vücuduna yayılırken nereden geldiğini anlayamadığı bir güçle kendini var gücüyle yerden uzaklaştırdı. Derin bir nefes alıp burnundan gelen kanı koluna sildikten sonra kafesin dışındaki dijital saate baktı.
13.
Dirseğini kendisine boş gözlerle bakan adamın burnuna geçirdi şaşkınlığından faydalanarak. Güzelce kavradığı kalın bileği ters yöne çevirip rakibinden karşılık olarak güçlü bir inleme aldığında gözünü tekrar dijital saate çıkarttı.
5.
Büktüğü bileği geriye doğrulttuğu gibi rakibinin sırtına sert bir tekme geçirip adamın düşmesine dahi izin vermeyerek hala bırakmadığı bileği sağa tarafa doğru dairesel bir hareketle döndürdüğü gibi cüsseli olanın neredeyse yuvarlanarak yere kapaklanmasına sebep oldu ve saati son kez olduğunu bilerek kontrol etti. Bu kez sayılar yerine beklediği üzere bir yazı görecekti.
OBJE KULLANIMI SERBEST.
Rakibini toparlanması kolay olmayacak bir duruma getirmiş olmasından faydalanarak elini karnındaki çakıya yerleştirdi. Minik kabzayı sıkıca kavradı ve tüm gücüyle bıçağı etinden ayırdı. Titreyen elleriyle vücudundan ayırdığı bıçağı zar zor tutuyor olsa da kendisini toparlaması çok sürmeyecekti. Hala yerde kıvranan rakibini görünce yorgun ama keyifli bir gülümseme yerleşti suratına.
"Amma da nazlıymışsın.."
Fısıltı gibi söylese de sesindeki küçümsemenin net bir şekilde seçildiği cümlesini bitirir bitirmez rakibinin kalkarken destek almak için yere yerleştirdiği eline çakıyı sapladı. Kalın et tabakasını delen bıçağın ucunun zemine saplandığına emindi Minho. Gülümsemesi genişlerken koluyla rakibinin kafasını elinin bulunduğu yönün tersine doğru itmeye başladı. Sonrasında ise adamın eline sapladığı bıçağı ters yöne doğru çeker gibi oldu. Apaçık bir tehditti bu. Vazgeçmezse olacaklara dair bir uyarı.
Acımayacaktı. Kuralsız oynayan birine kuralların izin verdiği ölçüde acımasız olmak da şöhretinin bir parçasıydı.
Kapana kıstırdığı adam boşta olan elini acı içerisinde çoktan yere vurmaya başladığında hayal kırıklığını gizleyemedi Minho. Ne zaman gerçek bir rakip bulacaktı?
"Bu kadar çabuk mu? Yazık oldu. Bugün biraz eğlenirim sanmıştım... Cidden yazık."
Rakibi acısından dolayı sözlerine cevapdahi veremezken kolu hakem tarafından kaldırıldı. Gülümsemeye bile tenezzül etmemişti Minho. Son 6 yıldır her gün en az bir kez yaşadığı sahne artık onu tatmin etmez olmuştu. Adına yapılan tezahüratları zerre umursamadan kapıları açılan kafesten indi. Kendisini bekleyen erkek kardeşi ve yakın dostunun olduğu odasına doğru ilerledi tüm gücüyle. Kapının kolunu titremesi haddinden fazlalaşan eliyle kavrayıp zar zor açıp içeri girdi.
Kazandığını belli eden küstah gülümsemesini suratına yerleştirip arkadaşlarının yüzünü güldürdükten sonra ise hepsinin dikkatini başka birşeyin çektiğini farketti. Hep bir ağızdan birşeyler konuşuyorlardı ama artık onun için hepsi birer uğultudan ibaretti. Saniyeler sonra ise tüm sesler kesildi ve arkadaşları karanlık tarafından yutuldu.
Yere kapaklanmadan önce düşündüğü tek şey ise bu kez kaç saat sonra uyanacağı ve uyandığında Jeongin'den ne tür azarlar işiteceğiydi.
--------DEVAM EDECEK---------
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Güzelolduğu kadar tehlikeli bir adet Minho ve mafya Chris getirdim size🥳🥳 DAMDAN DÜŞER GİBİ OLDU BU KURGU BİLİYORUM AMA AŞIRI DEVAM EDERMİŞİM GİBİ HİSSETTİM ZOWÖZŞWÇŞZÇS. Evet bu bölümü tanıtım gibi düşünün buna benzer bir de Chan versiyonu yazacağım ve de uyarımı yapayım , çok soft olmayacağını düşünüyorum gidişatın. Hate-love gibi ilerleyecek ve Minho'muz fazla hırçın Chan da fazla katı olacak ama bence havalı ve çekici bi ilişkileri olacağını gösterebilirim ayrıca hikaye çok fazla kan , dövüş , yaralanma ve yetişkin içerik içerebilir hazırlayın kendinizi lütfen , ve de rahatsız olanlarınız okumasın.🥺 Yorum yapın lütfen olumlu olumsuz ❤️❤️ Ayrıca yani ben Minho için çelimsiz derken Minhonun neresi çelimsiz şeklinde birşeyler demeyin kurgu gereği cidden manada zayıf ve kuvvetsiz görünen ama zarif bir vücuda sahip Minho ve bu onu biraz da diğer dövüşçülerden ayıran ve şaşırtıcı kılan özelliği olacak.😚
