Dövüşçü gözlerini açtığında günün çoktan aydınlandığını gördü. Sarıldığı yorganın altından yine de çıkmak istemiyordu. Yatağın tatlı sıcağı onu çekmeye devam ediyordu sanki. Hafifçe gözlerini kapatıp anlamlandıramadı bir keyifle gülümsedi. Nedensizce güzel bir sabahtı. Vücudundaki tüm acı ve ağrılara rağmen uzun zamandır hiç çekmediği kadar güzel bir uyku çekmişti dün gece. Gülümsemesi suratındaki yerini korurken yatakta yavaşça doğruldu. Yaraları canını yakıyordu ama alışık olmadığı şeyler değildi bunlar. Yatağının kenarındaki küçük sehpanın üzerinde bulunan ağrı kesicilere uzandı. Kutunun içerisinden eline iki tane hapın düşmesine izin verip hızlıca ağzına attı. Suya gerek duymadan yutmaya çalıştığında ise boğazına takılı kalan hap yüzünden öksürmeye başlamıştı. Boğulmuyordu ama kesinlikle rahatsız hissettiriyordu. Gözlerini kapatıp yüzünü buruşturduğu sırada eline bir şeyin tutuşturulduğunu hissetti.
"İki adım ötede sürahi de bardak da varken susuz hap yutmaya çalışmak ne kadar akıllıca Bay Lee?"
Minho , bardak olduğunu anladığı şeyi kafasına dikledikten sonra gözlerini açıp sesin sahibine tripli bir bakış attı. İki adım atmadan önce birazcık ağrılarının azalmasını istemek suç muydu?
"Ya! Ben normalde hep susuz içerim bir kere. Hiç de bir şey olmadı şu zamana kadar."
Jay , Minho ile uğraşılmayacağını bildiğinden , kıkırdayarak, yataktan bacaklarını sarkıtan bedenin yanına oturdu. Anlayışla ve belki de endişeyle Minho'ya bakıyordu gülümsemesi silinmeden.
"İyi misin? Yaraların nasıl?"
Minho kafasını yukarı aşağı salladı karşılık olarak.
"Sorun yok, iyiyim. Biraz acıyorlar tabi ama ağrı kesici ile çözülemeyecek bir şey değil."
Anladığını belirten sesler çıkarttıktan sonra sehpanın üzerindeki kremler uzanmıştı siyah saçlı oğlan. İki kremi de dikkatle inceliyordu.
"Bunları süren gerekiyor mu?"
Minho kafasını bir kez daha onaylar şekilde salladı. O anda fark etti dün gece kremleri sürmediğini. Ama Hyunjin'in sürmezse olacaklar hakkında dediğinin aksine, gece ağrıdan uykuları bölünmemişti. Tişörtü de garip bir şekilde krem kokuyordu. Neler olduğunu hatırlayamadı. Hafızasını ne kadar yoklarsa dün gece o kadar mantıksız geliyordu. Hatırladığı son şey yemek yediğiydi. Krem sürmeyi bırak yatağa yattığını bile hatırlamıyordu. Bu düşüncelerden onu çekip çıkaran ise kolunun nazikçe Jay tarafından kavranmasıydı. Genç oğlan kremi kibar hareketlerle Minho'nun koluna sürerken birbirlerine fazlasıyla yakındılar. Minho, burnuna gelen erkeksi ama taze koku ile sabah ilk uyandığı anı hatırladı. Kendi vanilyalı parfümünün aksine maskülen bir koku çalınmıştı burnuna ilk uyandığı anda. Odada yalnız olduğuna emin olduğu halde, o koku kendisine olmaması gerektiği kadar yakındı.
Tüm bunların bir anlamı var mıydı?
Aynı koku olup olmadığını anlamak için Jay'e birazcık daha yaklaştı.
"Jay."
Kafasını hafifçe kaldırdı ve kafa karışıklığın belli eden bir ifadeyle siyah saçlı olanın gözlerine baktı.
"Dün gece , odama gelmiş olabilir misin?"
Jay , soru karşısında afallarken Minho kendini açıklama gereği duydu.
"Yanlış bir şey manasında kastetmedim. Kafamı bulandıran bir şeyler var sadece."
Jay , göz temaslarını kesip eline biraz daha krem aldı ve Minho'nun koluna sürmeye devam etti nazik hareketlerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cage // Minchan
FanfictionChris , çetesini temsil etmesi adına Güney Kore'nin en iyi kafes dövüşçüsünü ararken bulacağı kişinin zarif bir fiziğe sahip, güzel yüzlü ve anemik bir genç olacağını tahmin etmiyordu. Ana Ship : Minchan Side Shipler : Jaywon , Hyunsung TW // Kan, ş...