No Escape

1.5K 179 140
                                    

Üşüyordu. Ve başı dönüyordu.

Oturtulduğu deri uzun koltukta devrilmemek için kendini zor tutuyordu küçük olan. Buraya kadar onu getirmişlerdi, en azından yarasını saramazlar mıydı? Nefeslerine odaklandı. Sarmamaları daha iyiydi belki de. Ufak bir yaradan anlaşılması zor da olsa zaafının öğrenilmesi ihtimalini bile şimdilik istemiyordu. Boğazını temizledi.

"Ne istiyorsunuz benden?"

Sesinin boğuk çıkmaması için gösterdiği çabaya rağmen pek başarılı olamamıştı.
Ama bakışları ve duruşu hala dik başlılığını yansıtmak için yeterliydi. Karşısındaki masada , deri koltuğuna rahatça yerleşmiş olan adam gözlerini kendisine çevirip ayaklandığında ne yapacağını bilememiş olsa da paniğini belli etmeme konusunda iyi iş çıkartmıştı Minho. Chan elinde uzandığı bir çantayla kendisine doğru gelirken ilk karşılaşmalarından beri sürekli diplerinde olan adamın odadan ayrılmış olduğunu farketti kızıl saçlı olan. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Ne kadar kan kaybetmişti?

"Bastır şunu. Kanamayı azaltacak."

Ne ara yanına oturduğunu anlamadığı adamın yarasının üzerine yerleştirdiği sargı bezlerini sıkıca kavrayıp vücuduna bastırmıştı. Chris yanından umursamaz bir tavırla kalkıp eski yerine geçtiğinde tuttuğunu fark etmediği nefesini verdi. Neden bu kadar gerilmişti? Karşısındaki adamda gerçekten gerilmesini gerektirecek ne vardı? Kendini toparladı ve en az Chris kadar soğuk ve inatçı bakışlarını ona çevirdi.

"İstediğimiz şey basit , mafya liderlerinin birden fazla adayla katılacağı bir yarışma var, kurallar aynı , kafes dövüşünde ne yapılıyorsa onu yapacaksınız. Sen benim tek adayım olacaksın ve o yarışmanın birincisi olacaksın. Sonucunda sen paranı alacaksın ben de onurumu koruyacağım."

Minho histerik bir şekilde güldü.

"Bu yüzden mi adamların aylardır peşimde? Ayrıca kafes dövüşü içeren hiçbirşey basit değildir. Kaybettikleri için sponsorları tarafından öldürülen onlarca kişi gördüm. Senin bunu yapmayacağını nerden bileceğim?"

Chan , güven verici bir gülümsemeyle sakince tekrar ayaklandı.

"Bilemezsin. Ama bu bir teklif değil Minho, anlıyorsun değil mi? Kardeşinin geleceği ve annenin hapishaneden kurtulabilmesi için senin tek çarenim ve tek çaren olarak kalacağımdan da emin olacağım. Buna hala bir teklif diyorsan, seçim senin."

Minho gözlerini devirdi. Güvence vermek yerine kendisini tehdit mi ediyordu? Kabul etmekten başka şansı olmadığını kendisi de biliyordu o. En başından beri farkındaydı. O adamın annesi ile ilgili gerçeği bildiğini öğrendiği andan beri farkındaydı.

Ama Chris'in bunu bilmesine gerek yoktu.

"Bu yarışma senin için ne kadar önemli bilmek istiyorum."

Chan sinirli bir nefes aldı. Lee Minho cüretkardı.

"Uğruna her şeyi riske atabileceğim kadar."

Başını anladım manasında sallamıştı Minho.
Verilen mesaj açıktı.

"Kazanamazsam beni öldüreceksin değil mi?"

Chris tehditkar bakışlarını karşısında oturan bedene yolladı. Dudağının kenarı kıvrılırken önüne kadar yürümüş olduğu masasına yaslandı ve kollarını göğsünde bağladı.

"Kaybedersen seni ölmek için yalvardığından emin olana kadar öldürmeyeceğim."

"Kardeşimin annemi öğrenmesi daha düşük ölüm riski içeriyormuş gibi gözüktü gözüme. Teklifini neden kabul etmeliyim?"

Cage // MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin