Wild Horses

1.4K 146 487
                                    

Yumrukları kum torbasına ardı ardına iniyordu kızıl saçlı dövüşçünün. Chan ile olan tatsız konuşmalarının üzerinden bir gün geçmişti sadece. Siniri soğumamıştı mafya liderine karşı. Unutmaya ve atlatmaya çalıştığı her şeyi beklemediği bir anda hatırladığı, ağlamaktan uyuyamadığı bir gece olmuştu dün gece. Sabah olur olmaz da tüm sinirini kum torbasından çıkartmak için çalışma odasına gelmiş ve antremana başlamıştı. Siniri sadece Chan'a da değildi. Olan her şeyi hatırlamak onu hem kendisine , hem kaderine , hem Johnny denen o pisliğe , hem de o bıçağı almadan ringe girdiği için bencilce Minhyuk'a karşı kızdırıyordu. Belli aralıklarla akan göz yaşları vücudunda biriken tere karışırken kapının açıldığını duydu. Gözü kapıdan önce karşı duvardaki saate gitti. Antreman saatleri gelmişti. Gelen Jungwon olmalıydı.

Ama kapıya döndüğünde gördüğü yüz , torbayı yumruklamayı bırakması ile soğumaya başlayan vücudunun tekrar -bu kez sinirle- ısınmasına sebep oldu. Eldivenlerine dönüp öfkesini belli eden sert hareketlerle çıkarttı onları. İfadesi her geçen saniye daha da soğuk bir hale bürünürken bakışları bir kez daha mafya liderini buldu.

"Ne işin var burada?"

Chan derin bir nefes aldı cevaplamadan önce. Suratındaki alaycı gülümseme Minho'yu çıldırtmak üzereydi.

"Bu tesis tamamıyla , hatta içerisindeki insanlar da dahil olacak şekilde , bana ait. Yani istediğim odasına istediğim zaman girip çıkabilirim. Kimseye de bunun için hesap vermek zorunda değilim , anlıyorsun değil mi? Ayrıca dün de söylediğim gibi, Atıcılık antremanlarını benimle birlikte yapacaksın. Jungwon ile olan antreman saatlerinde bu hafta ben varım."

Minho sinir iç çekti. Kafayı yemek üzereydi. Bu pislik herifle saatler mi geçirecektir şimdi?

"Birincisi , Christopher, ben sana ait değilim. Yani bu tesisteki herkes sana ait değil , buna alışsan iyi edersin. İkincisi , seninle antreman yapmaya falan ihtiyacım yok. Yeteneklerimi biliyorsun. Ha ama eğer çok istiyorsan, seni canlı hedef yapabilirim. Bakarsın ıskalarım ve bu dünya büyük bir pislikten kurtulmuş olur , nasıl fikir?"

Dövüşçünün iğneleyici bir tavır ve sahte bir heyecanla söylediği sözler karşısında göz devirmekle yetindi Chan. Dün onun canını yakmak istemişti , burası doğruydu. Ama umduğundan çok daha ileri gitmişti. Pişman olduğunu hissettiğinde ise hiçbir şeyi geri alamayacağı noktadaydı konuşma. Bugün onu fazla zorlamayacaktı o yüzden. Sadece işini yapıp antrenmanı tamamlayacak ve Minho'nun bu etabı da geçebileceğinden emin olacaktı.

"Eğer benden o kadar nefret ediyorsan çene çalacağına hazırlan , bir an önce bitirelim işimizi."

Mafya lideri atıcılık ekipmanlarından birini eline geçirirken konuştuğunda ,küçük olandı bu kez göz deviren. Önüne atılan ekipmanlardan birine uzandı o da. Bir an önce bu eziyet bitsin istiyordu.

Kısa bir sessizlik oldu hazırlanırlarken. Saniyeler içerisinde ise hedeflerin önünde hazır şekilde dikiliyorlardı. Minho üzerindeki tişörtü ve şortu çıkartıp bedenini saran ince bir askılı ve bol kesimli bir eşofman giymişti. Chan da kolsuz oversized bir tişört ve siyah dar kesimli bir pantolon giyiyordu. Birbirlerine oldukça zıt görünüyorlardı. Chan'ın kolsuz tişörtü kol ve omuz kaslarını gözler önüne serip, onu her zamankinden daha iri gösteriyordu. Gösterişli bir fiziği vardı ve seçtiği kıayfetler bunu göstermek için birebirdi. Minho'nun dar askılısı ise mafyanın tam tersi bir şekilde vücudunun tüm cılızlığını sergiler gibiydi. Bir kız ile kıyaslandığında bile fazlasıyla ince yapılıydı hastalığı ve yetiştiği koşullar nedeniyle. Öbür yandan giysisinin darlığı ve uzun askıları tenini fazlasıyla gözlenebilir kılıyordu. Cildi solgundu ve kemikleri belirgindi. Ama bu hastalıklıdan çok etkileyici bir hava veriyordu ona.

Cage // MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin