Rescue My Heart

1.3K 147 721
                                    

"Chan hyung! Kalkamazsın , dinlenmen gerekiyor."

Chan , Jisung'a her zamanki otoriter bakışlarından birini attığında küçük olan derin bir nefes aldı. Neyse ki kurşun omzunun alt kısmına saplanmıştı ve hayati organları zarar görmemişti mafya liderinin. Hızlı bir müdahaleyle vurulduktan yaklaşık 2 saat sonra uyanmıştı ve şimdi de kayıp temsilcisinin peşinden gitmek için ısrar ediyordu.

"Minho'yu bulmam lazım Jisung. İşkence altında kalırsa vücudu bunu kaldıramaz, sen de biliyorsun. Vakit kaybedemeyiz."

Jisung, Chan sol omzunu beceriksizce doktorun verdiği askıdan kurtarmaya çalıştığında göz devirdi ve askıydı geri taktı.

"Adamlarımızın hepsini iz toplamaları için gönderdim hyung. Yapabileceğin bir şey yok. O askıyı da çıkaramazsın ayrıca. Dikişlerini patlatırsan Minho'ya bir yararın dokunmaz. Bugün ben ortalığı kolaçan ederim , Felix'in mafyasındaki bağlantılarımı kontrol ederim, yarın da birlikte bu işin icabına bakarız tamam mı? Ama bugün dinlenmelisin."

Buna izin veremezdi Chan. Jisung bu işten uzak durmalıydı. Arkadaşını, onu parçalayacak tek şey ile karşı karşıya bırakamazdı kendi hırsları yüzünden. Bu işi kendisi halledecekti.

"Sen gelmiyorsun Jisung. Ne şimdi ne de yarın. Jay de tehlikede olabilir ve bu mafyada senden başka onu emanet edebileceğim kadar yetenekli kimse yok. İkinci bir emre kadar onu koruyacaksın. Ben başımın çaresine bakarım. Adamlarımız gözümüzün önünde olan şeylerden ne beni ne de Minho'yu koruyabildi. Şimdi böyle bir konuda o beceriksizlere güvenemem. Jungwon ve ben halledeceğiz bu işi. Sen sadece şu bağlantılarından haber almaya bak. Geçen sefer olduğu gibi yine benle iletişime geçmek için seni kullanabilirler. Ayrıca o doktor bozuntusunu da çağır buraya. Güvenli bir yerde tut biz gelene kadar. Minho ne durumda olacak bilmiyoru-"

"Hyung."

Sözleri yarıda kesildi mafya liderinin. Jisung'un yüzündeki bu bakışı tanıyordu.

"Neden öyle bakıyorsun?"

Jisung derin bir nefes daha aldı.

"Nedenini biliyorsun. Hyung, yaralıydın. Yanlış görmüş olabilirsin. Belki de Minho kaçırılmadı. Sadece kaçtı..."

Chan kafayı yemek üzereydi. Sinirle sağlam elini saçlarına daldırdığında beyni patlayacak gibi zonkladı gözüne bayılmadan önce ilişen son görüntülerle. Ne gördüğünü biliyordu. Kimi gördüğünü ve ne halde gördüğünü biliyordu. Biri Minho'yu önce uyuşturmuş , sonra da götürmüştü. Minho kaçmamıştı. Kaçmazdı. Nedenini bilmese de Chan , kızıl saçlının bunu yapmayacağından emindi.

"Ne gördüğümü biliyorum Jisung. Üstelik parama ihtiyacı var ve kaçması anlaşmaya aykırı. Kardeşini her şeyden çok düşünüyor o. Böyle bir şeyi yapmaz. "

Saydığı sebeplerden hiçbiri değildi Chan'ı Minho'nun kaçıp gitmiş olamayacağına ikna eden. Sadece ona karşı hissettiği güven hissiydi ama kendini ve Jisung'u bunlarla avuttuğunda daha az aptal hissediyordu. Ve daha az gözü kör olmuş.

Jisung , cevapla birlikte sus pus olurken Chan omzunu hafifçe esnetti. Yarası sızlıyordu ama aldığı en ağır yara değildi ve onu öldürmeyeceğinden emindi. Kolunu kullanma becerisini de fazla etkilemiyordu üstelik. Minho'yu bulamaması için hiçbir neden yoktu. Harekete geçmeliydi. Minho'ya ne olduğu hakkında saatlerce endişelenmek ve türlü senaryolar kurmaktan kat kat daha iyiydi.

Uyandığı andan beri küçük olan aklından çıkmıyordu. Güçlükle aldığı belli olan hızlı nefesleri ve dengesiz adımları düşünüp duruyordu. Bunu ona yapanlara bedelini ödeteceğine yemin etti kendi kendine. Endişe içini adeta kemiriyordu. Küçük olanın, zayıf vücudunun kaldıramayacağı şeylere maruz kalacağı korkusu onu deli ediyordu. Kafasını iki yana salladı ve doğruldu. Kaybedecek zaman yoktu.

Cage // MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin