Drown

1K 126 470
                                    

NOT : Lütfen şarkıyı sözleriyle birlikte dinleyip okuyun🥺 aşırı uyuyor bence bölüme💔

Bilinci yerine gelmeye başladığında hissettiği ilk şey başındaki korkunç ağrı oldu. Ağrı başka şeylere odaklanabileceği kadar azaldığında ise kaburgalarını hiç olmadığı kadar yavaş ve sancılı bir şekilde döven kalbine yöneldi dikkati. Göz kapakları açılmak için fazla ağırdı. Tanıdık olmayan sesler duydu sonra. Kelimeleri zihnininde anlamlandıramayacak kadar bitkindi. Kendine biraz zaman tanıdı ve toparlandı. Kendini bu şekilde bulmadan önce olanların anısı zihnine hücum ettiğinde dudaklarından bir inilti koptu. Yüzü hem fiziksel hem ruhsal acılarla buruşurken göz kapaklarını açılmaya zorladı. Duyduğu sözcükler anlam kazanmaya başlamıştı.

"Bay Lee onu öldürmemeni söylemişti Changbin. 4 saattir uyuyor ve nabzı çok zayıf. Hayatta kalabileceğinden emin misin?"

"Güven bana. Ne yaptığımı iyi biliyorum. Doz konusunda şüphem yok. Ölmeyecek."

Minho güçlükle kontrol edebildiği yüzüne histerik , yorgun bir gülümseme yerleştirdi. Onu zehirleyen kişi Changbin'di. Minhyuk'ın kuzeni Changbin. Birlikte dövüştükleri ,yıllar boyunca sürekli iyi davrandığı ve sırlarını paylaştığı Changbin. Kalbinin ezildiğini hissetti. Zehirden miydi yoksa hissettiği hayal kırıklığından mıydı emin olamadı Minho. Saniyeler sonraysa sonunda gözlerini açacak gücü kendinde buldu ve küçük , loş bir odada olduğunu fark etti. Bir sandalyeye gövdesinden ve ayaklarından bağlanmıştı. Sanki onu getirdikleri bu halde bir yere kaçabilirmiş gibi.

Kıpırdanmaya başladığında görüş açısına iki çift ayakkabı girdi. Birinin Changbin'e ait olduğuna emindi.

"Sana söylemiştim , kendine geliyor."

Kendisine alaycı ve bir o kadar da soğuk gözlerle bakan eski arkadaşıyla göz göze geldi. İçindeki tüm kırgınlığa rağmen bakışları ateş saçıyordu.

"Ne o? Beni gördüğüne sevinmedin mi? Sabah öyle sevinçli gözüküyordun ki seni kaçırdığım mutlu olacağını düşünmeye başlamıştım."

İçindeki öfke ve hayal kırıklığı Minho'nun gözlerinin dolmasına neden oluyordu Changbin'in her kelimesiyle. Chan'ı vuran da mı oydu? O esprili ve yardımsever çocuk böyle bir canavara mi dönüşmüştü? Changbin'in kirli işlere bulaşmasını önlemek için didinip duran ve sürekli onu kollayan Minhyuk geldi gözünün önüne. Kalbi görünmez bir el tarafından eziliyormuşcasına sıkıştı.

Yutkundu. Ağzının içi kupkuruydu. Alabildiği kadar derin bir nefes aldı ve sesinin titrememesi için içinden dua ederek araladı dudaklarını.

"Minhyuk senden utanırdı."

Saniyeler önce rahat ve dalgacı bir tavır takınıyor olan Changbin birdenbire Minho'nun şuana kadar görmemiş olduğu bir saldırganlıkla kızıl saçlının yakasına yapıştı. Bakışlarındaki yırtıcılık Minho'nun dışında birini şüphesiz korkuturdu. Ama o Minho'ydu. Ondan çok daha korkunçlarıyla yüzleşmişti ve Changbin, hala Minhyuk konusunda kayıtsız olmadığını Minho'ya göstererek içindeki kurtarılabilir arkadaşını ona göstermişti aslında. Yine de onun bile beklemediği bir şey oldu. Çakı boyutlarında küçücük bir bıçak köprücük kemiğinin altına saplandı o daha ne olduğunu anlayamadan. Öldürücü bir yaralanma olmadığı ilk andan itibaren belliydi , ama canı dayanılmaz şekilde yandı.

Minho acı içindeki dudaklarını birbirine sımsıkı bastırırken Changbin , omzundan onu çekiştiren bir el sayesinde geriledi.

"Bay Lee gelmeden yeniden bayılmasına neden olacaksın Changbin. Şuan işkence sırası değil. Henüz değil."

Cage // MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin