Bilinci yerine gelmeye başlarken hep olduğu gibi , yine önce burnuna gelen steril kokuydu ilk algıladığı. Nerede olduğunu biliyordu.
Hyunjin ve pimpirikleri.
Gözlerini açmaya tenezzül etmeden yatıyor olduğu yatakta bileklerinden destek alarak doğruldu.
Başı ağrıyordu. Jeongin'in odada olmamasını umdu. Azar işitmek ağrı kesici etkisi yapmayacaktı ve her seferinde aynı şeyleri duymaktan sıkılmıştı artık.
Gözlerini uyuşukça açarken kapının açılma sesi ile kafasını önüne eğdi.
Yine başlıyoruz.
Hyunjin endişe ve sitemle Minho'ya doğru koşup onu omuzlarından itmeye başlamıştı saniyeler içerisinde.
"Hemen doğrulamazsın hyung. Kanamayı durdurup yaranı dikeli daha 3 saat bile olmadı."
Minho onu umursamadan oturur pozisyonda doğrulmak için tekrar yeltenince Hyunjin göz devirdi.
"Kime diyorum ben?"
"Ne dediğin ya da kime dediğin umrumda değil Hyunjin."
Küçük olanın bir kez daha göz devirmesine neden olmuştu sözleri. Ama fazla ısrar etmedi. Ne yaparsa yapsın ona söz geçiremeyeceğinin farkındaydı. Öbür yandan, geçirebilecek birini tanıyordu.
"Belki de Jeongin'i çağırmalıyım değil mi hyung?"
Ayaklarını yataktan sallandırıp yatağın kenarına bırakılmış ayakkabılarını giymeye çalışan büyüğü kaşlarını çatarak ve hayal kırıklığına uğraşmış bir ifadeyle kendisi baktı sözlerini işitir işitmez. Hemen sonra bedenini Hyunjin'e çevirdi. Çenesini sıkıp göz teması kurmamaya özen gösterdiğinde küçük olan hemen pazarlık yapmaya kalkacağını anlamıştı.
"Airpods mı istiyordun sen?"
Hyunjin kollarını göğsünde bağlayıp gözlerini kısmış kendisine bakıyordu şimdi. Tatmin olmamıştı. Hem de hiç.
"Airpods için sence daha iyileşmemiş bir hastamın kalkıp gitmesine izin verecek kadar kötü bir doktor muyum ben hyung?!"
"Playstation?"
Küçük olan daha büyüğü kelimesini yeni tamamlamışken memnun bir ifadeyle cevaplamıştı.
"ANLAŞTIK!"
Kendi kendine minik danslar ederek zaferini kutlarken Minho ona kıkırdadı ve ayağa kalkıp montuna uzandı.
"Hyung , ama hala su tüketimini arttırman gerek. Antreman saatini de düşürmelisin ayrıca kaybettiğin su ile aldığın suyu dengelemeye çalışırken su zehirlenmesi geçirmene neden olacağım yakında."
Minho ifadesiz bir şekilde içine komodindeki telefonunu ,bandajlarını ve eldivenlerini yerleştirdiği çantasını birden küçük olanın göğsüne fırlattı.
"Tamam tamam. Madem hastayım çantamı sen taşı."
Minho kapıya doğru ağır bir şekilde ama canının yandığını belli etmeyerek yürürken Hyunjin de elinde onun çantasıyla peşinden geldi.
"Antremanlara gelince de...Birkaç gün birer saat daha kısa tutabilirim belki. Söz vermiyorum."
"Ağrı krizlerin ne sıklıkla oluyor? Şu kendinde her zamankinden de fazla yükleniyorsun."
"Basit ve geleneksel ilerleyip tteokbokkie mi yemeliyiz yoksa kendimizi şımartıp Ribsteak ile mi gidelim?"
Büyük olanın ciddi ve hevesli bir tavırla sorduğu soru karşısında göz devirmişti Hyunjin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cage // Minchan
FanfictionChris , çetesini temsil etmesi adına Güney Kore'nin en iyi kafes dövüşçüsünü ararken bulacağı kişinin zarif bir fiziğe sahip, güzel yüzlü ve anemik bir genç olacağını tahmin etmiyordu. Ana Ship : Minchan Side Shipler : Jaywon , Hyunsung TW // Kan, ş...