"Ne demek ya hyung gelmiyor? Neden kendisi aramamış ve bu adamlar getiriyor haberini?! Kafayı yiyeceğim birazdan."
Jeongin odada gergin turlar atarak cümlelerini sıraladığında Hyunjin derin bir nefes aldı.
Birkaç saat önce iki adam gelmiş ve Minho'ya bir süre ulaşamayacaklarını , müsait olduğunda onun kendilerini arayabileceğini söylemişlerti.
Bu da ne demek oluyordu?
İkisi de Minho'nun kendisini koruyabileceğini bilse de başının belaya girmiş olmasından deli gibi endişeleniyordu. Minho ne kadar iyi bir dövüşçü olursa olsun , gelen adamların silahları vardı. Etten kemikten bir beden , tek başına silahlar karşısında ne yapabilirdi ki? Üstelik Minho onları böyle bırakmazdı. Doğruyu söyleyip söylemediği çoğu zaman şüpheli olsa da , başkalarıyla haber göndermez , mutlaka arardı.
İki ihtimal vardı.
Ya alıkonuluyordu.
Ya da ona bir şey olmuştu.
Kafasını silkelercesine salladı Hyunjin. Hissettiği endişe beynini kemiriyordu. Polisi aramak onlar için bir seçenek değildi. Hiçbir zaman olmamıştı ve olmayacaktı. Gecekondu kategorisine girecek bir konutta oturup kanunsuz bir şekilde para kazanan biriydi Minho. Polis olmazdı. Oturduğu yerde başını elleri arasına aldı. Bir şeyler bulmalıydı. Minho'nun peşine düşmeli ve onu kovalayan tehlike her ne ise bunu bulmalıydı.
Tek başına yapamayacağını biliyordu.
Aklına gelen tek bir şey vardı.
"Hyunjin hyung, yaralıydı zaten. Hemen bir şeyler yapmazsak başı büyük belaya girebilir. Tabi hala girmediyse..."
Jeongin sinirlerinin bozulmasıyla derin bir nefes alıp dolmaya başlayan gözlerine elleriyle yelpaze yaparken , Hyunjin ayağa kalkmıştı. Minho ortalıkta olmadığında Jeongin ona emanetti. Küçüğüne kardeşiymiş gibi değer veriyordu Hyunjin. Ağlamak üzere olan bedene sarıldı ve elleirni saçlarında gezdirdi.
Kahretsin.
Büyüğünün ,saçlarında gezen elleri yüzünden hızlanan kalbine küfretmişti Jeongin. Abisinin hayatı ile ilgili bu kadar endişeliyken nasıl olmuştu da karşısındaki adamın dokunuşları yine de kalbini bu kadar hızlandırabilmişti?
"Shhh. Onun başını çaresine bakabileceğini biliyorsun. Ayrıca bir yolunu bulup onu kurtaracağız."
Küçük olan kafasını dayadığı göğüsten kaldırıp sarıldığı bedenin yüzüne baktı merakla ve umutla.
"Aklında bir şey mi var?"
Hyunjin kararlılıkla başını salladı.
"Eunkwang hyungu arayacağım."
Jeongin Hyunjin'den uzaklaşırken ona korku dolu gözlerle bakmıştı.
"Bunu yaparsak abim bizi asla affetmez Hyunjin."
Hyunjin kararlıydı. İyi olduğu sürece kendilerine ne yaptığı umrunda değildi. Şuan ilk önceliği Minho'nun gözlerinin önünde olmasıydı. Şuan başının belada olabileceği düşüncesi çıldırtıyordu onu.
"Başka şansımız yok. Senlik bir şey değil. Sorarsa suçu bana atarsın. Onu kurtarabilecek tek kişi Eunkwang hyung ve ne yaşanmış olursa olsun ben-"
Odayı dolduran zil sesi ile sözleri bölünmüştü Hyunjin'in. İkisi de aynı anda kapıya doğru baktılar. Önce hareket eden Hyunjin olmuştu. Gelenin Minho olmasını umarak kapı koluna uzandı genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cage // Minchan
FanfictionChris , çetesini temsil etmesi adına Güney Kore'nin en iyi kafes dövüşçüsünü ararken bulacağı kişinin zarif bir fiziğe sahip, güzel yüzlü ve anemik bir genç olacağını tahmin etmiyordu. Ana Ship : Minchan Side Shipler : Jaywon , Hyunsung TW // Kan, ş...