Chen Ruobing and I [GL]

❈4. Bölüm ❈

Kızlar, aynı yatağı paylaştıktan sonra yakınlaşırdı.

Gece olduğunda, Chen Ruobing ve ben banyo yapıp pijamalarımızı giydik. Öğleden sonraki o kasvetli ortam, yoğun buhar ve şampuan kokusu sayesinde dağılmıştı.

Nadir gelen bu güzel ortamı değerlendirerek, "Bence bu sefer ikinci olman gerçekten iyi oldu," dedim.

Chen Ruobing iki bacağını altına alarak yatağa uzandı, çenesini eline dayayarak bana bakıyordu. 

Sözüme devam ettim, "Bu sayede üzerinde çok baskı hissetmeyeceksin. Yoksa sonsuza kadar birinci olmanın sorumluluğunu taşıyacaktın. Ne kadar da yorucu."

Chen Ruobing, "Bence de," diyerek başını salladı ve döndü, artık yatakta benimle yan yana yatıyordu.

"Sana bir şarkı açayım."

Kulaklığın birini onun kulağına taktım ve MP3'ümü açtım.

Neşeli bir melodi şiddetle çalmaya başladı.

Şarkının söylenişi, şarkıcının telaffuzu yüzünden genellikle duyduğum şeylerden daha farklı geliyordu. Chen Ruobing, 'Kaliforniya' dendiğini duyduğunda kafasını çevirdi ve inanamayarak, "Bu... İngilizce mi?" diye sordu.

Ritimde geçen 'san dei' aslında 'Sunday' idi ve 'lazy' yerine 'lei sei', 'fantasy' yerine ise 'fan ta xi' denmişti.

Chen Ruobing, "Kaliforniya..." diye mırıldanarak tekrar etti.

Bundan sonra tekrar konuşmadık, muhtemelen ikimizin zihni de Kaliforniya'nın palmiyeleri ve fildişi sahilleriyle doluydu.

... ...

Yang Xu isimli kişi zeki bir çocuktu, bunu gözlerine bakarak anlayabilirdiniz. Bu süre zarfında sınıfın gündemi haline gelmişti. Önceden Chen Ruobing'e uzaktan öylece bakanlardan biriydi, ama sınav geçtiğinden beri biraz öz güven kazanmış gibiydi. Ders aralarında onun sık sık Chen Ruobing'in sırasına doğru yürüdüğünü ve bir soru üzerine tartıştığını ya da sıradan bir şekilde bir şeyler hakkında sohbet ettiğini görüyordum.

Bir ay sonra bir öğleden sonra, basketbol oynamayı bitirip sınıfa dönmüştüm. Chen Ruobing bana Yang Xu'nun kendisine "Benim kız arkadaşım olur musun?" diye sorduğunu ve onun da kabul ettiğini söyledi.

Şok olmuştum. Önceden Chen Ruobing'in erkek arkadaşı olacak kişiyi hayal etmiştim ve Lin Che gibi daha atletik tarzda ve notları fazla iyi olmayan biri olacağını sanmıştım. Chen Ruobing'in böyle yüksek notları olduğu için oğlanın en iyi öğrencilerden olup olmamasını önemsemeyeceğini düşünmüştüm.

Yani sonuç olarak, cidden kendisi gibi en iyilerden olan birini mi sevmişti?

"Şimdiye kadar erkeklerden aldığım çıkma teklifi sayısı... üç oldu."

Gerçekte tüm tanrıçalar; sıradan görünümlü, sadece diğerlerine göre biraz daha öz güvenli olan erkeklerle olurdu.

Ayrıca, bu çocuk şimdiye kadar tanrıçayı yenmiş olan tek kişiydi.

"Evet, iyi biri gibi... görünüyor," dedim.

O zamanlar birbiriyle sevgili olan ve bunu bir noktaya kadar saklayan pek çok insan vardı, özellikle de okulda bazen erkek arkadaşlarına bağlılığını korumayan kızlar bunu yapardı. Ama, bizim dönemden olup daha çok tanınan çiftlerin öğleleri birlikte yemeye çıktıklarını veya okuldan sonra birbirinin evine gittiklerini sık sık görüyordum. Ama görünüşe göre Chen Ruobing bunu hiç umursamıyordu, bu yüzden de tüm okul Tanrıça Chen Ruobing'in biriyle çıktığını biliyordu. O ve Yang Xu etrafta kimse yokmuş gibi birlikte okul bahçesinde gezerdi, sıklıkla etraftaki insanların ilgisini üzerlerine çekerlerdi.

Basketbol oynamak dışında, Chen Ruobing'in benimle olamadığı zamanlarda vaktimin büyük kısmını romanımız üzerinde harcıyordum. Birdenbire aklıma şok edici bir fikir geldi— neden kadın başrolün talebeyle birlikte olması gerekiyordu ki? Kendi başına da gayet mutluydu. Neden erkeklerle mutluluğu kaçırılmak zorundaydı?

Bu fikir, barajı yıkan bir nehir gibi aklımdan taşıyordu. Aceleyle bu fikri yazıya dökmek istedim— doğrudan yazarak değil ama hikayenin içine yedirerek. İlk kez gerçek manada bir roman yazmak istiyordum. Yoğun ve acele edilmesi gereken bir arzuydu, bir saniye bile bekletilemez gibiydi.

Daha sonraları, Chen Ruobing bana hikayenin nasıl gittiğini sordu. Ona henüz bitmediğini söyledim ve konuyu değiştirdiğimi de anlatmadım. Ona gösterdiğimdeyse çoktan Yang Xu'dan ayrılmıştı. Bunu güzel yazdığımı ve başka şeyler de yazmaya başlamam gerektiğini söyledi.

Tüm kış kar yağışsız geçti, hava da soğuk değildi. Sürekli ince bir ceket, okul üniforması ve kısa kollu bir tişört giyiyordum. Bazen basketbol oynamaktan sıcakladığımda yalnızca kısa kollu giyiyordum, ama hiç hasta olmuyordum. Yani, yetişkinlerdeki "soğukta kalmanın soğuk algınlığına yol açacağı" fikrinin modası çoktan geçmişti.

— — —
Ç/N: Bölümde bahsedilen şarkının adı Young For You'ymuş ve 2004 yılında çıkmış.