❈14. Bölüm ❈

190 31 5
                                    

Sürekli Tsinghua'ya geldiğim için kampüsteki birçok yere aşinaydım, bazen buraya kendi okulumdan daha fazla bağlı olduğumu hissediyordum. Ne zaman o yeri düşünsem kalbim yumuşar, hatta daha yavaş atmaya başlardı.

İkinci sınıfımızın ikinci döneminde kış tatilinden önceki son hafta sınavlarım bitti, Chen Ruobing de o sabah son sınavını vermişti. Onu görmeye gittim, aslında o gün eve birlikte gitmeyi planlamıştık. Fakat sonuç olarak akşam olduğunda anlık bir kararla sinemaya gittik, bittiğindeyse saat dokuzu çoktan geçmişti. Sinemadan çıktığımızda dışarısı bir anda bembeyaz olmuştu. Yer ince bir kar tabakasıyla kaplıydı. Chen Ruobing eve gitmemeyi ve geceyi yurtta geçirmeyi teklif etti.

Böylece doğu kapısından geçtik. Yolun o kısmındaki taşlar karla kaplanmış ve oldukça kaygan hale gelmişti. Chen Ruobing yavaşça yurda doğru yürürken bisikleti itiyordu. Sokak lambalarının yaydığı ışık, toz halindeki kar taneleri tarafından renklendiriliyordu; her yer net bir şekilde görülemeyecek kadar loştu. Etrafımda tek hissedebildiğim sessizlikti, zaman bile yavaşlamıştı. Garip olan şey, Tsinghua Parkı'nın da o gün normalden çok daha sessiz olmasıydı. Yolda genellikle yanından hızla geçen bisikletler ortalıkta görünmüyordu. Chen Ruobing ve ben bu sessiz kış gecesine daldığımızdan yol boyunca pek bir şey söylemedik.

Yurda döndüğümüzde saat çok geç olmuştu. Odadaki diğer üç kişi de oradaydı ama sık sık gittiğim için beni görmeyi garipsememişlerdi. Ama bu, ilk kez onun yurdunda geceyi geçirişimdi. Kısaca yıkandıktan sonra, ilk ben yatağa tırmandım. Oda biraz soğuktu, bu yüzden soyundum ve yorganın altına girdim. Chen Ruobing'in yastığına uzanırken burun deliklerime tanıdık bir koku geldi.

Yastığın yanında ortasına kalem koyulmuş bir kitap vardı. O sayfayı çevirdim, bakışlarımı yukarı çevirdiğimde altı kırmızı kalemle çizilmiş bir cümle gördüm. 

"Araştırmamız, eş cinsellikte payı olan doğuştan gelen biyolojik faktörler ve edinilmiş sosyal faktörler arasında kişinin erken cinsel deneyimlerinin, özellikle de ilk cinsel deneyimin oldukça önemli olduğunu keşfetti."

Zihnim başka bir şey duyamayacak kadar uğulduyordu. Aklımdan endişe verici bir düşünce geçti: Chen Ruobing ondan hoşlandığımı biliyordu ve beni araştırmaya mı başlamıştı?!

Doğru, yurdumdaki kızların bile tahmin ettiği bir şeydi bu, o nasıl anlayamasındı ki?

Gelişigüzel bir şekilde onda da altı çizili bir cümle olan daha sonraki bir sayfaya geçtim, ana fikir, bir insanın yaşamayı seçme şeklinin başkalarına zarar vermediği sürece tamamen kendisini ilgilendirmesi gerektiğiydi.

Bir an aklım durdu, bunun iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğunu bilmiyordum. Kalbim hızlanmıştı, bir şeyleri kavrayabilmek için zamanım yoktu. Chen Ruobing'in de yatağa tırmandığını hissedince, elimi çekip sırt üstü yatmadan önce kitabın adına bakacak zamanım bile olmamıştı.

"Soğuk, ha?" dedi Chen Ruobing yorganın altına girerken, "Yurttaki kaloriferler ortalığı pek ısıtmıyor."

"Sorun değil," dedim, yatakta kütük gibi kaskatı kesilmiştim.

Diğer üç kız da kısa sürede yataklarına girdi. Sınavları yeni bitirdiğinden herkes rahatlamıştı. Işıklar kapandıktan sonra yarım saatten fazla sohbet etmeye devam ettiler, Chen Ruobing onlarla sohbet ederken iyi bir ruh halinde gibi görünüyordu.

Seslerinin arasına saklandım, birkaç yıl önce Chen Ruobing'i öpen Sha Yu adlı kıza derin bir hayranlık duyuyordum.

Belki de kendimi gerçek anlamda tanıdığımdan beri cesaretim kırılmıştı.

 Uykuya dalmadan önce ne kadar zaman yatakta kaskatı bir şekilde yattığımı bilmiyordum.

Kış tatilinin ardından bu konuyu birkaç kez kafamda çevirdikten sonra bu kadar korkmama gerek olmadığını fark ettim. Chen Ruobing, arkadaşlığın ötesinde olan bu duyguları hiçbir zaman reddetmemişti.

O birkaç gün tam da Çin Yeni Yılı dönemine gelmişti, bu yüzden ev hareketliydi. Aslında Chen Ruobing'i görmek için zaman yaratmayı planlıyordum. Fakat sonuç olarak Çin Yeni Yılı Arifesi gecesi, önce o beni aradı.

Bana henüz akşam yemeği yiyip yemediğimi, ardından da o gün neler yaptığımı sordu. Hemen bir şeylerin tuhaf olduğunu hissetmiştim, biraz hoş sohbet ettikten sonra Chen Ruobing derin bir nefes aldı ve, "Sha Yu, bugün ailemle konuştum," dedi.

"Ne hakkında?" diye sordum.

Telefonun diğer ucundan Chen Ruobing'in sakin sesi geldi, gecenin karanlığında bir göl gibi soğuk ve berraktı.

"Bir kıza aşık oldum, dedim."

O anda, kalbimin dayanılmaz bir hızda atmaya başlaması ile gözyaşlarım bir anda dökülmeye başladı. 

Mutlu olduğum için değil, etkilendiğim içindi— anlaşıldığım ve bir yanıt aldığım gerçeğinden etkilendiğim içindi.

Bu dünyada beni Chen Ruobing'in anladığı gibi anlayabilecek başka biri yoktu. Benimle aynı frekansta dolaşan başka kimse olamazdı.

Telefonu sıktırırken tek kelime edemedim.

Diğer taraf da bir süre sessiz kaldı, sonra aniden bir hıçkırık koptu.

Chen Ruobing de ağlıyordu. Belli belirsiz bir şeyleri anlamıştım.

"Sha Yu, özür dilerim, ailemi ikna edemedim... Biz, bizim hâlâ evlenmemiz ve gelecekte kendi çocuklarımız olması gerekiyor."

Gözyaşlarım hiç durmadan yüzümden akıyordu, ama kalbim garip bir şekilde sakindi.

"Xiao Bing, özür dileme, benden çok daha cesursun."

Asla itiraf edemediğim bu sonsuz aşkta beklenmedik bir şekilde Chen Ruobing'den bir yanıt almıştım. Bu yanıt dokunaklı, cesur ya da başka herhangi bir kelime olarak adlandırılabilecek bir şey taşıyor ve kalbime doluyor; üzerindeki küçük izleri iyileştiriyordu.

Chen Ruobing telefonun diğer tarafında hıçkırıklara boğulmuştu.

Ertesi gün haber vermeden evine gittim, anne babasının işine yardım etmek istiyordum ama kapıda durduruldum ve içeri alınmadım. Chen Ruobing dışarı çıkmadan önce yaklaşık bir saat aşağıda bekledim.

Etrafta kimsenin olmadığı bir sokak köşesinde Chen Ruobing ve ben sarıldık. Alnımı alnına dayayarak onu öptüm. Gözyaşlarının tadına baktım, belki de benimkilerdi— ne olursa olsun, ayırt edilemez hale gelene kadar birbirine karışmışlardı.

Romanlarda geçen o neşeli çevresine açılma aşaması, gerçeklikte olmuyordu.

Sadece bu da değil, gerçeklik hayal edilenden daha ağır gibiydi.

O birkaç gün, Chen Ruobing'in önünde güçlüymüşüm gibi davrandım ve etrafta kimsenin olmadığı yerlerde yıllarca dökülecek tüm gözyaşlarımı akıttım.

Bazen bencil ve saf bir şekilde merak ederdim, ya Chen Ruobing ve ben yetim olsaydık?

O zaman, belki de şu ana kadar iyi bir yaşam sürememiş olurduk.


— —

Chen Ruobing and I [GL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin