❈20. Bölüm ❈ (final)

195 26 9
                                    

Daha önce farklı erkek ve kızları öpmüştüm ama en tatlı, aynı zamanda en acı olanları Chen Ruobing vermişti.

"Artık böyle bir hayat yaşama," dedim.

Chen Ruobing başını omzuma gömdü ve şiddetle başını salladı.

Kulağına şöyle dedim, "Seni on altı yaşımdan beri seviyorum ve şimdiye kadar, hayatımın yarısına gelmişken... Hep, sadece bir kişiyi sevdim. Bundan vazgeçmeye çalıştım ama yine de acı çektim."

"O şarkı doğru söylüyordu. Senden haber almaktan korktum. İyi olsaydın, terk edilmiş hissedecektim; iyi olmasaydın da ağlayacaktım."

Chen Ruobing'in yüzünü gözyaşlarıyla durulanmış gibi görünen, soğuk elimle sildim; ardından düşünmeden yüzünü de avuçlarımla sildim.

"Bu sefer ne kadar saçma bir şey dersen de inanmayacağım! Ve benim hangi kişiyle çıkmamı ya da hangi kahrolası yere gitmemi söylersen söyle, yapmayacağım! Bencil olmak ve ne gerekiyorsa yapmak istiyorum. Seni unutmak için bir hikaye yazmaya bel bağlamayacağım ve artık kimsenin ne düşündüğü umurumda olmayacak."

Ne kadar denesem de Chen Ruobing'in gözyaşlarını kurulayamadım, ama yine de ona son on yıldır söylemek istediğim şeyleri söylemek istiyordum.

Bir süre konuştuktan sonra Chen Ruobing'in mırıldandığını duydum, "Ama şu anki halimle..."

"Ne varmış halinde?" diyerek lafını böldüm, "Sana sorayım; ne zaman daha iyiydin, şimdi mi yoksa on yıl önce mi?"

Chen Ruobing bana bakarken parlayan gözlerini kırpıştırdı ve, "Şimdi," dedi.

"Ben de öyle düşünüyorum."

Chen Ruobing'in ve benim otuz iki yaşına bastığımız yıl, ilk düzgün ilişkimize başladık. Altı yıllık evliliğinin başarısızlıkla sonuçlandığını gören ailesi, sonunda onu rahat bırakmıştı. Her şey yerine oturuyordu. Dairemi sattım, biraz para biriktirdim ve iki odalı küçük bir daire satın almak için kredi çektim. Elbette, Chen Ruobing hafta sonları fazla mesaiye kaldığında yapılacak ilk iş çocuğuna bakmaktı.

Chen Ruobing'in küçük kızı benimle ilk tanıştığında utangaç davranıyordu. Onu bisiklete binmeye, futbol oynamaya, paten kaymaya ve köpeklerle oynamaya çıkarıyordum. Chen Ruobing'in yapmasına izin vermediği her şeyi yapması için onu dışarı çıkarıyordum, sonraları bir bahaneyle hafta sonları kuzenimin oğlunu bizim evimize davet etmeye başladım. Bu şekilde, ikisi için yemek pişirmekle ilgilenmem gerekecekti sadece.

Sonradan ufaklık ve ben yakınlaştık; bana "abla", yeğenime "ağabey" ve Chen Ruobing'e "anne" demeye başlamıştı.

Bir gün, ufaklığa çizgi film açmak için internette gezinirken elim bir ebeveynlik forumuna değdi. İnsanların dört-beş yaşındaki çocuklarının birçok karakter ve kelime bildiğini, birçok da kitap okuduğunu gördüm.

Chen Ruobing'e, "Ona İngilizce öğrettin mi?" diye sordum, o ise hayır dedi.

Sonra, "Peki ya Çince karakterler?" diye sordum.

"Büyükannesi ve büyükbabası biraz öğretti."

"Onu bu şekilde yetiştirmeye devam etmek istediğine emin misin? Yeğenim her türlü eğitim kursuna gitti."

Chen Ruobing yorumda bulunmadı ve bir süre sonra, "Neden iki yıl daha etrafta oynamasına izin vermiyoruz?" dedi.

Böylece ufaklık altı yaşına geldiğinde yabani bir çocuğa dönüşmüştü. Dış görünüşü Chen Ruobing'e çok benzemesine rağmen, kişiliği onun gibi değildi. Bu konuda bazı pişmanlıklarım vardı. Bundan sonraki birkaç yılda Chen Ruobing ameliyatlara girmeye başladı, eve geldiğinde de ufaklık çoktan uyumuş oluyordu.

"Senin gibi başka bir anne daha var mıdır ki?" dedim.

Banyo yapması on dakika sürmüştü, ardından yatağa girdi ve gülerek, "Ben öyle olsam da, sen varsın ya?" dedi. Bir an düşündükten sonra, "Böylesi çok güzel. Gelecekte iyi bir evlat ya da eş olmak zorunda değilim," diye ekledi.

"Hey, insanlar ortaokuldayken böyle davranır. Asi dönemlerin biraz geç gelmedi mi?"

"Mhm, biraz gecikti." Chen Ruobing yanımıza geldi ve gülümseyerek şöyle dedi, "Ama iyi ki hala zamanım var."

***

Ç/N: Sizi ekstraya alayımm

Chen Ruobing and I [GL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin