life is a drink, and love's a drug

591 52 25
                                    

Yağmurun cama çarpma sesi, huzur vericiydi. Saatlerdir pencereden dışarıya bakıyordu, yağmuru izliyordu.

Derin bir iç çekti. Her şimşekte odası aydınlanıyordu. Korksa da yerinden ayrılmıyordu. Üşümüştü, o zaman yerinden kalkıp yatağının üstündeki açık mavi renginde ki battaniyesini almıştı.

Tekrar oturmuştu camın önündeki koltuğuna. Kapısı çalındığında arkasına dönmüş, kapıya yaslanan Seungmin'i görmüştü. Gülümseyip karşısında duran koltuğu işaret etmişti oturması için. Seungmin de kapıyı kapatıp Hyunjin'in gösterdiği koltuğa oturmuştu.

" Konuşmak ister misin? "

Hyunjin pek istemese de konuşmak istedi. İçinde kalırsa daha fazla üzüleceğini biliyordu.

" Sana bir soru sorabilir miyim Seung? "

" Elbette, dinliyorum. "

Hyunjin omuzlarının üstünden battaniyeyi alıp koltuğun kenarına asmıştı.

" Chan'in hoşlandığı biri var. Ne zaman sorsam gülümsüyor. O kim, tanıyor musun? "

Seungmin gülmemek için zor duruyordu. Çünkü Hyunjin tam şuan kendini soruyordu. Ciddiyetini korudu ve sorusuna cevap verdi.

" Evet, tanıyorum. "

Hyunjin kaşlarını çatmış bir şekilde Seungmin'e bakıyordu. Seungmin biraz daha böyle durursa patlayacakmış gibi hissediyordu. Hyunjin ise Seungmin'in neden güldüğünü anlamaya çalışıyordu.

" Yoksa bende mi tanıyorum? "

Gözlerini büyüterek sordu. Seungmin gülmeyi kesmiş boğazını temizlemişti.

" Bilmiyorum. "

Hyunjin daha da merak etmişti bu şanslı kişiyi. Seungmin bile tanıyordu. Kim olabilirdi ki? Sabaha yakın bir saatte uykuya dalmıştı. Tamamen unutmuştu bugün çekim olacağını.

Pratikleri bitmişti ve bugün çekim yapacaklardı. Çalan alarm sesi ile korkarak uyandı. Yatağın ucunda oturan Chan'i görünce daha da korkmuştu.

" Sonunda uyanabildin Hyunjin. Hadi kalk, bugün çekim var. "

Hyunjin duyduğu şey ile durunca Chan onu yataktan kaldırmaya çalışmıştı.

" Biraz daha beklersen çekimleri yapamayacağız. "

Hyunjin hızla yataktan kalkmış ve Chan'i odadan çıkarmıştı. Üstünü giyip, çantasını aldı ve odadan çıktı. Masaya geçerken Minho ona garip bir şekilde bakıyordu. Aynı zamanda Felix de.

Anlayamamıştı bu bakışları ama yine de yemeye devam etmişti. Kahvaltısı bittikten sonra masadan kalkıp çantasını almış, kapının önünde Chan'i bekliyordu. Minho da Chan ile birlikte kapının önüne gelmişti. Omzuna patpatlayarak gülümsemişti.

İkisi de evden çıkmıştı ve binaya doğru ilerliyorlardı. Sonunda çekim yapılacak binaya gelmişlerdi. Yapacakları dans ile ilgili olan kıyafetlerini de giymişlerdi ve dansa başlamışlardı.

Çekimler bitmişti ama onlarda bitmişti. Zor değildi dans onlar için. Sadece yorulmuşlardı. Çekim yapılan yerden ayrılmış, pratik yaptıkları binaya gelmişlerdi.

Hyunjin siyah kapşonlu hırkasını orada unutmuştu. Pratik odasına geldiklerinde Hyunjin direkt olarak kapının arkasındaki dolaba bakmıştı. Genelde hep oraya koyardı. Yanılmamıştı, oradaydı.

" Buldun mu? "

Diye sordu Chan yanına gelirken. Hyunjin küçük bir çocuk gibi sevinmişti. Chan'e dönerek yerinde zıplamıştı.

feels, hyunchan ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin