@savasci; Bahsettiğin olay hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum ama emin ol o gün seni görseydim kesin tutulurdum.
@savsci; Seni gördüğüm ilk an kaderimizin bir olduğunu anladım.
@savasci; Bana inanman lazım. Bahar, lütfen inan.
@savasci; Çünkü artık...
Kerem'in şaşkınlık ile bağırışı bütün odağımızı onun üzerinde toplamıştı.
"Neredesin? Söyle hemen geliyorum. Savaş söyle dedim!"
Kerem telefonu kapatıp bize döndü.
"Savaş, Savaş annesini kaybetmiş."
Duyduğum şey ile adeta şoka girmiştim.
"Ben Savaş'ın yanına gidiyorum."
Kerem evden çıkarken bende peşinden gidiyordum ki Melal beni durdurdu.
"Bahar, yapma."
"Bırak Melal. Annesini kaybetmiş."
"Bu yüzden daha çok canın acır."
"Annesini kaybetmiş diyorum Melal."
Son söylediğim şey ile Melal önümden çıktı. Hemen Kerem'in arkasından gittim. Arabaya biner binmez Kerem sürmeye başladı.
En fazla on dakika sonra Savaş'ın olduğu yere gittik. Kerem direkt arabadan inerek Savaş'ın yanına gidip sarıldı.
Arabadan inmeden öylece ikisine bakıyordum. Savaş ağlıyordu. Hem de çok fazla. Kerem sarılmayı bırakınca Savaş öyle boş boş etrafa baktı.
Yanına babası olduğunu düşündüğüm bir adamın gelmesi ile adeta çileden çıkmış gibiydi.
Savaş o kadar çok bağırıyordu ki sesi bana kadar geliyordu.
"Senin yüzünden biliyorsun değil mi? Sen bitirdin annemin hayatını! Sen yaptın. Eserinle gurur duy."
"Savaş! Ben bir şey yapmadım!"
"Aynen, kesin öyledir. Sen ömrünü yedin o kadının. Ne istedin yaa annemden. Ne yaptı da ona bu kadar düşman oldun?"
"Savaş kendinde değilsin şu anda ağzından çıkanları kulağın duymuyor."
"Duysa ne olur lan!? Duysa ne olur? Annem öldü benim annem. Sen hâlâ neyden bahsediyorsun?"
"Öldü işte! Dediğin gibi öldü! B*k çukuruna gitti."
Savaş çileden çıkmış gibi babasının üzerine yürümeye, saldırmaya başladı. Kerem Savaş'ı zor tutuyordu.
"Seni gebertirim! Asıl seni b*k çukuruna gönderirim."
Savaş'ı böyle görünce bedenim benden izinsiz hareket etmeye başladı. Aniden kendimi Savaş'ın yanında buldum.
"Savaş yapma! Dur."
Kerem'in bir bağırışlarını asla duymayan Savaş babasının üzerine yürümeye devam etmeye başladı.
"Savaş."
Normal bir sesle söylemiş olsam da Savaş duymuş olacak ki bir anda durdu. Babası sesin geldiği yöne yani bana bakmaya başladı.
Savaş da yavaşça kafasını bana çevirdi. Beni görünce bir anda ağlamaya başladı. İki saniye önce öfkeden deliye dönen Savaş şimdi ağlıyordu. Hem de bana küçük bir çocuk gibi bakarken.
Daha fazla kendimi tutamayıp koşup sarıldım. Ben sarılınca Savaş da sıkıca belime sarıldı. Kafasını da başım ile omcum arasına koydu. Nefes alış verişini boynumda hissediyordum.
Hiçbir şey söylemeden öylece sarıldım. O da hiçbir şey söylemedi. Sadece ağladı. Bende onunla birlikte ağladım.