0.6/Karanlık/

2.3K 199 41
                                    

Pjmn: Neler oluyor?
Okulun ışıkları neden gitti??

Min Yoongi: Ne o
Yoksa eğlenceniz mi bölündü?

Pjmn: Baban okulun müdürü diye sana soruyorum
Ama senin tek yaptığı dalga geçmek.
Komik değil.

Min Yoongi: Elektrikler gitti.

Pjmn: Gelir ama de mi akşama

Min Yoongi: akşama?

Pjmn: Hoca ek dersler yapacağını söyledi
Jeneratör yok mu bu okulda

Min Yoongi: Bilmem
Arızalı galiba
Neden telaş yaptın ki?

Pjmn: karanlıktan korkuyorum/
Neden olacak
Tabii ki de dersi iyi dinleyebilmek için

Min Yoongi: hmm dur bu düşüneyim
Tıch yemedim

Pjmn: ehehe
Nesini yemedin
Yoongi akşama gelir de mi elektrik
Gelsin
Gelir de mi
Hm?

Min Yoongi: Ne bileyim ben Jimin??

Pjmn: tamam öyleyse
(4.30 Çevrimdışı)

Pjmn: Hava kararmadan gelir ama de mi
(4.35)

Min  Yoongi: Jimin

Pjmn: tamam tamam
Bilmiyorsun

Min Yoongi: bugün gelmeyecekmiş

Pjmn: Nw
Ne dwmek gwlmeyeck

Min Yoongi: Altyazısını alabilir miyim

Pjmn çevrimdışı

//////////////////////////////////////////////////////////

Dün Min Ryung ile kütüphaneye gitmiş ve eğlenerek ders çalışmıştık. Cidden komik bir çocuktu. Çalışmamız bittikten sonra Min Ryung beni evine davet etmiş PlayStation oynarız demişti.

Ama benim PlayStation ile uzaktan yakından aram yoktu. Her ne kadar 'öğretirim kolay zaten' dese de o günlük gitmek istememistim. Ama mutluydum.

Yani sanırım?

Daha sonra eve gelmiştim. Kapıyı açıp karşımda iki tane valiz görmem bir olmuştu. Anneme 'bunlar ne için' diye sormadan yukarı çıkmıştım. Tersleyeceğini biliyordum.

Yukarı çıkıp çok erken bir saatte uyumuştum.
/////////////////////////////////////////////////////////

"Hiç sevgilin oldu mu?" Min Ryung'un sorusu göz devirmeme sebep olmuştu. "Bugünün geleceğini biliyordum. Ne de olsa soracaktın." Deyip gülmüştüm.

"Cevap vermeyecek misin?" Meraklı sorusu kaşlarımı yalandan çatmama sebep oldu. "Ne?" Kahkahayı basmıştım. Min Ryung sorumu anlamamış olacak ki "Ne ne?" Demişti. Bu daha çok gülmeme sebep olurken gülmekten konuşamıyordum.

"Şaka yapıyorum, yoksa sana tabii ki de sevgililerimin sayısını hatırlamadığımı söylerim." Kaşlarını çatmıştı. İnanmasına inanamıyordum. "Arkadaşlığımız bozulmaz değil mi?" Gülmemek için zor duruyordum. "Hey bozulmaz tabii, kendi seçimin sonuçta." Dediğinde daha fazla durmayıp gülmüştüm.

"Şaka, Min Ryung. Sadece şaka." Onun anlaması için tane tane söylemiştim. Çünkü şoka girmişti! Ve ben hâlâ gülüyordum. "Şaka mı? Jimin!" Kızgınca söylediği şeyle gülmemi durdurmuştum.

"İnanamıyorum sana, bana yalan söyledin!" Kaşlarımı çatmış, nasıl bu kadar takıldığını anlamaya çalışıyordum. Böyle olacağını bilsem şaka yapmazdım. "Ne?" Şaşkınca konuştuğumda bu sefer gülen taraf o idi. "Şaka Jimin. Sadece şaka."

"Özgün ol Ryung!" Söylediğim şeye sonradan pişman olmuştum. Çünkü aynı şeyi Yoongi de bana demişti. Kafamdan bu düşünceyi uzaklaştırmak için kafamı salladım. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır. Neyse elektrikler gelecek mi dersin?"  Kafasını 'hayır' der gibi sallamıştı. "Baksana saat çoktan 6 oldu. Ve hava kararıyor. Gelmez bu saatten sonra." Gelmeyeceğini biliyordum. Yoongi söylemişti zaten. Ama korkmuyor değildim. En azından jeneratörler olsa daha iyi olurdu.

"Hoca ders yapmak konusunda çok ısrarcı. Hocaya 'hocam bir şey göremeyeceğiz' diyorum. 'kulaklarınızla görmüyorsunuz. Dinleseniz yeter' diyor" deyip derin bir nefes verdim.

"Neden eve gitmek istiyorsun ki? Bence karanlık çok eğlenceli!" Karanlık...
Aslında karanlıktan korkmuyordum. Karanlıkta göremediklerimden korkuyordum. Ama bunu ona söylemedim.

"Neyse ya, yapacak bir şey yok artık." Umursamaz bir tavır takınmam Min Ryung'u güldürdü. "Hadi, ders başlayacak." Lanet olsun ki çok sıkışmıştım. Ve sınıfa tek gitmek zorundaydım.

" Ah, şey sen git ben tuvalete gideceğim." Dediğimde çoktan benden uzaklaşmıştı. 'tamam' diye bağırıp kantinden ayrıldı. Ben de koşa koşa tuvalete gittim.

Tuvaletin yerini bulduğum için içimden şükrediyordum. İşimi görüp çıktığımda artık hiçbir şeyin görünmediğini fark ettim. Hep beni bulurdu zaten. Ellerimi duvara yerleştirip tuvaletin çıkışını buldum.

Fakat asıl sorun hangi taraftaki tuvalette olduğumu unutmamdı. Katlarda iki tane tuvalet vardı ve ikisi tam zıt yerlerdeydi. Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, katlar çok büyüktü. "Ayaklarım nereye götürürse artık" diye sesli düşünüp yürümeye başladım. Çok korkuyordum.

Sürekli önünde garip garip yaratıklar beliriyor, üzerine doğru geliyorlardı. "Gelme! Gelme dedim sana!" Kafayı yemiş olduğumu düşünebilirsiniz fakat fobi cidden kötü bir şeydi. Ve evet, size kafayı yedirtiyordu.

Sonunda dayanamayıp bir köşeye çökmüştüm. Korkudan olsa gerek titriyordum ve yanağımdaki ıslaklıktan anladığım üzere ağlıyordum da.

Karanlıkta bir silüet gördüğümde bağırmaya başladım."Jimin," Tanıdığım ses beni biraz olsun rahatlatırken ağlamaya devam ediyordum. Fakat artık bağırmıyordum. "Bak ben buradayım, geçti." Dediği şeyle hıçkıra hıçkıra ağlamayı bırakmıştım. Artık sessizce ağlıyordum.

Bir el, elime dokunup elimi avcu içine almıştı. Artık sadece derin iç çekisler kalmıştı geriye. Zar zor ayağa kalkıp daha sonra kendime lanet edeceğim bir şey yaptım.

O'na sarıldım.

Bir süre karşılık vermemiş, daha sonra belimde kollarını hissetmiştim. Şimdi fark ediyorum da annem bile beni susturmayı başaramamıştı bir ara. Fakat o sadece sesiyle bile sakinleştirebilmişti beni. Neden ona bu kadar güveniyordum?

"Tamam. Geçti." Parmakları belimi okşarken konuşmuştu. Bir süre daha öylece durmuştuk. Bu anı kendisi bozup "Hadi, gel. Sınıfa gidelim." Tek bir kolunu belime sararak beni yürütüyordu. "Orası karanlık mı?" Çocuk gibi sorduğum soruyla gülümsediğini hissettim.

"Telefonunun sarjı var mı?" Kafamı olumsuz anlamda iki yana sallamıştım. Elime feneri açık bir telefon tutuşturduğunda ağzım açık kalmıştı. "Kilitliyken de fenerini açabiliyorsun. Eğer kapanırsa açabilirsin yani. Dersler bitince alırım senden." Açıklaması beni gülümsetmişti.

Hocadan özür dileyip derse girmiştik. Bir anda gelen bildirimle telefon titreyince merağıma yenik düşmemiştim. İlk defa. Gerçi halim yoktu da diyebiliriz.

Yoongi önümde oturuyordu. Normalde böyle oturmuyorduk. Ama şimdi herkes yerini değiştirmişti. Yarın herkes yerine oturacaktı. "Bildirim geldi. Bakmadım ama." Deyip telefonu Yoongi'ye uzattım. Bana dönmemiş "Önemli değil. Çıkışta bakarım." Demişti.

Bu beni gülümsetmişti. En içten şekilde hem de.

//////////////////////////////////////////////////////

En sevdiğim bölüm bu oldu sanırım. Yakınlaşmalar falan. Jimin aşkımın ağlamadığı bölüm yok aiwoakkskaoaooakakaosk. Neyse oy atarsaniz çok mutlu olurummm👽.
Seviliyorsunuzz
Yoonminle kalın hoşçakalın.
Öptüm cokk😚

Zorba/YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin