1.0 /Oyun/

2.2K 177 146
                                    

Okula geldiğimiz gibi kantine girmem bir oldu. Masaların birinde oturan Min Ho ve Min Ryung'u görünce kaşlarımı çattım.

Ne yapıyorlardı aynı masada? "Selam." El sallayarak karşılık verdim. "Otursana." Tam oturacağım sırada durup ikisini incelemiştim. Yakışıyorlardı.

"Yok ben oturmayayım. Hem siz de kaynaşmış olursunuz." Gülümseyerek oradan ayrıldığımda Min Ho hiç şikayetçi görünmüyordu.

Sınıfa vardığımda direkt sırama yönelmiş, kitaplarımı hazırlamıştım. Sonunda zil çaldığında herkes sınıfa girmişti.

Öğretmen de sınıfa girdiğinde arkasından 2 çocuk daha geldi. "Günaydın çocuklar. Sınıfa yeni arkadaşlarınız geldi. Tanıtın kendinizi çocuklar."

Aynı boyda olduğumuzu düşündüğüm çocuklar kendini tanıtmaya başladığında gözlerimi devirdim. Konuşma tarzları çok iticiydi.

"Ben Sung Hoon. Önceki okulumdan atıldım." Vah vah. Bunu neden söylüyordu ki? "Ben Dong Hyun." Sarışın çocukta konuşmuştu. Saçının sarısı benim saçımın tonunda bir tık koyuydu.

"Tamam, geçin oturun." Çocuklar yerlerine oturduğunda ders başlamıştı. Tabii ben de boş durmayıp not almıştım.

Sonunda teneffüs olduğunda derin bir nefes verip boynumu kıtlattım. "Ne, Yoongi mi? O kim? Ayrıca neden kısık sesle konuşuyorsun?" Sung Hoon'un Yoongi demesiyle ona döndüm.

Neredeyse bağırarak konuşuyordu. Yoongi ona bakmamıştı bile. "Ne yani? Ondan mı korkuyorsunuz? Eminim onu tek parmağımla dövebilirim." Sung Hoon Yoongi'ye bakıp devam etmişti.

Yoongi ile ne alıp veremediği vardı? Daha sonra hiç beklemediğim bir şey olmuş, Sung Hoon Yoongi'ye küfretmişti. Yoongi'ye baktığımda sakinliğini koruduğunu gördüm.

Ben bile sinirlenmişken o nasıl başarıyordu? "Ne Jungkook mu? Yoongi ile mi takılıyor. Onunda Yoongi'den bir farkı yokmuş demek ki! Sabah tanıştığımızda iyi çocuğa benziyordu." Devamında Jungkook'a küfredince sıraya vurup ayağa kalktım. Oturağımın düşmesini umursamadım.

Yoongi'ye baktığımda elini yumruk yapıp gözlerini yumduğunu gördüm. "Bana bak, bir daha ağzına Jungkook'un adını almayacaksın. Anladın mı?"

Yoongi gözlerini açmış, çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Sung Hoon ise şaşkındı. "Anladın mı dedim?" Gözlerini kısarak beni inceledi. "Sen de mi onlardansın. Üzüldüm açıkçası, sevmiştim seni."

Alaylı gülüşümü ona sunup oturduğu sıraya doğru yürüdüm. "Dağdan gelip bağdakini kovmaya çalışıyorsun. Ama bil diye söylüyorum, bağ kurtlarla dolu. Senin gibiler için tehlikeli olabiliyor yani."

Cevap alamayınca dudağımı büzüp devam ettim. "Yanlış anlama sakın. Bil diye söyledim. Yeni yeni tanışmaya başlamışken zarar görmeni istemeyiz." Deyip göz kırptım.

Cevap alamayacağımı anladığımda arkamı dönüp sırama ilerledim. Düşen oturağımı düzeltip yeniden yerime oturdum. "Sen-" Üzerime yürüyen Sung Hoon'a göz devirdim.

Göz devirdiğimi görünce anamdan girip bacımdan çıkmaya başlamıştı. Bir anda Yoongi ayağa kalkıp yüzüne yumruk savurmuştu.

Bir yumruk, bir yumruk daha... Sung Hoon da elini sallıyordu fakat bir işe yaramıyordu. Yoongi'nin arkasından gelen Dong Hyun tam Yoongi'ye vuracakken "Yoongi arkanda!" Diye bağırmış, zarar görmesini engellemiştim.

Bunun böyle gitmeyeceğini anlayıp Dong Hyun'un sırtına atlamıştım. "Ne bokuma geldiyseniz buraya sanki." Söylene söylene Dong Hyun'un boynuna sardığım kolları sıkıyordum.

Zorba/YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin