"Neye bakıyorsun?" Caroline'in sorusu kendime gelmemi sağladı. Hızla bakışlarımı tabiri caizse dikizlediğim kişiden uzaklaştırarak Caroline'e döndüm. Tek kaşını kaldırmıştı. Şüpheliydi.
Omuzlarımı silktim aniden. "Hiçbir şey." diye bir açıklamada bulundum. Ama Caroline zeki bir kadındı. Ve maalesef ki inanmamıştı.
"Ne?" diye çıkıştım yalan söylemenin verdiği gerginlik ile birlikte. Bu ani çıkışımı ne Damon ne de Caroline bekliyordu.
Damon hızla Care'i dürttü. Gülerek "Kimi dikizliyor?" diye sordu.
"Ne!?" dedim korkuyla. Damon beni çok iyi tanıyordu ve bu yüzden ondan bir şey saklamak zorlaşıyordu. "Ne alaka? Kimseye bakmıyorum." diye çıkıştım.
Care gözlerini kısarak arkasını döndü ve Grill'in içini incelemeye başladı. "Caroline!" diye seslensem de herkesi dikkatle inceliyordu. Gerçekten çok şüpheci ve gözlemci bir kadındı. Bu özelliğini her ne kadar sevsem de şu an nefret etmediğimi söylesem, bu bir yalandan ibaret olurdu. İçimden Caroline'in zekasına lanet okurken Caroline köşedeki kızıl saçlı kadında duraksadı. Ama yanılmıştı gözetlediğim kişi o değildi. "Bu kadın mı yoksa?" dedi gözleri kısık bir biçimde bana dönerken.
"Care kimseyi dikizlemiyordum." dedim ısrarla.
Damon "Sen onu külahımıza anlat." diye söylendi.
Ona sinirle "Seni öldüreceğim." diye tısladım.
Damon 'ciddi misin?' bakışını atarken Care başka birini gözüne kestirdi. Ortalarda oturan koyu kahve saçlı, takım elbiseli, az önce tabiri caizse dikizlediğim kişiye bakmaya başladı. Bana döndüğünde "Yoksa bu mu?" diye soruyordu ki Damon bakışlarımı yakalamış olmalıydı.
Hızla hazine bulmuş gibi "Evet, evet o!" dedi. Eve gidince Damon'ın tüm kan torbalarını bitirmemem için ortada hiçbir sebep yoktu.
Care mutlulukla gülümsedi. Oturduğu yerden kalktı ve beni çekiştirerek ayağa kaldırdı. Ardından da sırtımdan ittirmeye başladı. "Hayır, Care lütfen." derken Care "Zor bir şey değil. İçkileri almaya gideceksin ve gelirken de şu adamın üstüne döküp numarasını alacaksın!" dedi.
Ona dönüp "Evet, hiç zor değilmiş Caroline." diye dalga geçtim.
Damon arkadan "Değil, değil." diye gaz veriyordu. Onu gerçekten öldürecektim! En sonunda kendimi barmenin önünde buldum. Barmen bana bakıp siparişi vermemi beklermiş gibi gülümsedi. Ben de ona gülümsedim. Yarım saniyelik salak saçma bir bakışma ve ölüm sessizliğinin ardından "İki viski, bir beyaz şarap alabilir miyim lütfen?" diye sordum.
Barmen "Elbette." diyerek uzaklaştı. Az önce dikizlediğim adam yanımda duran sandalyede oturuyordu. Kokusu burnuma geliyordu. Tam olarak nasıl mümkün olduğunu çözemesem de hem ağır hem de hafif bir kokuydu. Mükemmel bir kokuya sahipti. Ve bu mükemmel koku belleğimde bir yerde saklanmış gibiydi sanki. Çok tanıdıktı. Hem tanıdık hem yabancı bir koku. Boğazımı temizledim. Care ve Damon'ın meraklı bakışlarını üstümde hissediyordum.
Tam o sırada barmen elinde içkiler ile geldi. İçkileri alırken "Teşekkürler." diye mırıldandım. Arkamı dönerken feda edeceğim içkiyi seçmem zor olmadı. Tabii ki de Damon'ın viskisi. Derin bir nefes alıp içkiyi dökmeye hazırlanırken dikizlediğim şahısın sesini duydum. "İsterseniz taşımanıza yardım edebilirim."
Harika! Takım elbiseyi mahvetmeye gerek kalmamıştı. "Aslında çok iyi olur." dedim dürüstçe.
Gülümseyerek viskilerden birine uzanmıştı ki viski üstüme döküldü. Kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm. Damon'ın kahkahalarını duyduğumda sinirle ona döndüm. Damon ise omuz silkip umursamazca gülüyordu. Care ise kendini tutmaktan kıpkırmızı olmuştu. Dikizlediğim şahıs "Çok özür dilerim." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mystic falls° elijah mikaelson
FanfictionRhea'nın habersiz olduğu geçmişi hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmıştı.