Atlantis- Seafret
Kısa bir bölüm, sona çok az kaldı.
Lütfen bu bölümü önerdiğim şarkıyla okuyunn<3
Deponun kapısı gıcırdayarak açıldı. Hızla kutuların arkasına çömeldim, saklandım. Evet, Mikaelson ailesinden saklanabilirdim belki ama vicdanımdan, asla.
Gözlerimi kapattım. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. N'apmıştım ben? Ellerime baktım, titriyordu. Neydi bana bunu yaptıran? Nefret, kin, intikam isteği, bilmiyorum. Sevdiğim adamı hançerleten şey ne tür bir his, ne tür bir istek olabilirdi ki?
Acıyla yüzümü buruşturdum.
"Ne istiyorsun Petrova?" Niklaus'un sesini duydum. Ama çözemediğim bir duygu vardı. Elijah'ın bedenini görmüş olmalıydı. Canı mı acıyordu, evet. Sinirli miydi, fazlasıyla.
Başımı ellerimin arasına aldım. Bunu daha önce de yaşamıştım. İlk katil olduğumda, ilk bir insandan beslenip açlığımdan onu öldürdüğümde. Vicdan azabı ya da pişmanlık değildi bu. Adlandırabileceğim kadar basit hiç değildi. Ama o zaman yalnız değildim. Elijah vardı, şu an benim hançerlediğim, çürümüş bedenin yerde hareketsiz yattığı kişi. O öğretmişti nasıl besleneceğimi. Sabırla öğretmişti. Ama şimdi o yoktu.
Katherine "Bunu yakında öğreneceksin Klaus. Sabret!" dedi.
Sıra bana geliyordu. Elimdeki akmeşeye çevirdim bakışlarımı. Yapabilirdim, yapacaktım. Ama bir daha nefes alamayacaktım, biliyordum. Ne de olsa bu zamana kadar da ölüydüm ben.
Akmeşeyi tutuşumu sıkılaştırdım. Başımı çevirdiğim an onunla karşılaştım. Çürümüş, yaşam belirtisi göstermeyen bedeniyle. Ama uyanacaktı, biliyordum. Sadece uyandıktan sonra benden nefret edecekti.
Arkamdaki kutuya yaslanırken ayağa kalkmaya çalıştım.
"Onu bana ver Katherine!" dedi Niklaus.
"Alabiliyorsan kendin al Niklaus." dedi Petrova. Dalga geçiyordu. Ailesinin, kaçarak geçirdiği onca yılın intikamını alıyordu.
Tam o sırada bir kargaşa oldu. Elijah'ın bedenine çevirdim bakışlarımı. Yoktu. Hızla kutunun arkasından çıktım. "Katherine!" diye seslenmiştim ki gördüğüm şey ile yere mıhlandım.
Niklaus'un arkasındaki Mikaelson ailesine baktım. Freya, Rebekah, Kol ve hatta Finn. O da gelmişti. Şaşkınlıkla bana baktılar. Rebekah, Elijah'ın göğsündeki hançeri tek çekişle çıkardı.
Freya bana döndü. "Neden yaptın bunu?"
Gözlerimi kapattım. "Özür dilerim." dedim sadece.
"Özür dileme!" diye bağırdı Rebekah. Sinirliydi, onu bundan önce bir insandan beslenirken böyle sinirli görmüştüm.
Katherine "O sadece intikamını alıyor." dedi.
Elijah'a döndü bakışlarım. Uyanmıştı. Rebekah ona elini uzattı. Ayağa kalktı. Göğsünü tuttu, acıyla. Rebekah "İyi misin?" diye sordu.
Başını salladı onaylarcasına.
Daha ne olduğunu anlamamıştım. Her şey o kadar hızlı gelişti ki, çözmeye vaktim olmadı. Arkamda beliren Niklaus'un beni hedef alan kazığı arkamdan kalbime saplanmıştı.
Katherine'i gördüm. Evet, kaçtı. Her zamanki gibi önce kendini düşündü.
Elim acıyla göğsüme kaydı. Elijah'ı gördüm. O anki endişeyle yanıma geldi, yaptıklarıma rağmen. Canım acıyordu. Dudaklarımın arasından parça parça kan süzüldü. İçtiğim tüm kanları kustum. Çürüyordum. Bu sefer, ölüyordum. Gerçekten ölüyordum. Dizlerimi tutamadım. Elijah'ın dizlerine düştü başım.
Ne yapacağını bilemez gibiydi. İşe yaramayacağını bilse de bileğin ısırdı 140 yıl önce yaptığı gibi. Gülümsedim acıyla. Akan kanını zorla dudaklarımın arasına götürdü. Ama bedenim kabul etmedi. Kusmaya başladım. O an Stefan'ın sözleri çınladı kulaklarımda. "Kan paylaşımı özel bir şeydir."
Gülümsedim tekrarda.
Elijah'ın gözünden bir damla yaş kalbimden akan kana damladı. Ama bu rapunzel masalı değildi. Gözyaşı iyileştiremezdi beni.
Hiç konuşmadı o gece. Ruhum bedenimi terk ederken acıyla izledi. Kanını paylaştı ama konuşmadı. Kırgındı çünkü. Bana çok kırgındı. İçinden bir şey demek gelmedi, biliyordum. Onun da canı yanıyordu.
Belki sadece bir kelime söylese bile mutlulukla verirdim son nefesimi. Ama hiçbir şey demedi. Bir yanımda pişmanlık ve vicdan azabıyla verdi son nefesini.
Özür dilerim, Elijah. Özür dilerim, Rebekah. Özür dilerim, Kol. Özür ilerim, Freya.
Ve özür dilerim, Niklaus.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mystic falls° elijah mikaelson
FanfictionRhea'nın habersiz olduğu geçmişi hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmıştı.