sandalye

620 37 56
                                    

Don't Blame Me- Taylor Swift

Dışarıdan gelen sesler yüzünden istemsizce araladı gözlerimi. Nerede olduğumu yarım saniye boyunca hatırlayamadım. Etrafa bakıp zindanda olduğumu anlayınca bedenimi sürükleyerek parmaklıklara ilerledim. Sesim çıkmıyordu. Göğsümün altından hala kan akıyordu. Elim istemsizce yarama doğru gitti. Hafifçe yaramı tutarak "Damon." diye seslendim. Ama sesim çıkmıyordu. "Stefan." Sesim çok kısık ve boğuk çıkıyordu.

Öksürmeye başladım. Göğsümün acısıyla başım yere düştü. Tamamen yere düştüm. Yaramı tuttum. "Stefan." Parmaklıkları o kadar sıkı tutuyordum ki düşmeme rağmen bırakmadım.

Tam o sırada kapıya bir şey çarptı. Ondan on saniye sonra kapı açıldı. Elijah ve Finn'i gördüm. Finn Damon'ın kafesinin kilidini açarken Elijah bana doğru geldi. Gözü göğsümün altındaki yaraya kaydı. "İyi misin?" dedi korkuyla.

Boğuk bir sesle kendimi zorlayarak "Elijah," dedim. "Stefan'ı çıkar."

Bir bana bir Stefan'a baktı tereddütle.

"Lütfen." diye tekrarladım. 

Öksürmeye başlamıştım.

Hızla Stefan'ın kafesine ilerledi. Finn çoktan Damon'ı almıştı. Elijah kafesi açtığında Finn'e döndü. "Damon'ı arabaya bırak. Ardından Stefan'ı al Finn. Acele et."

Finn bir şey demeden sürükleyerek taşıdığı Damon ile dışarı çıktı. Burası mine çiçeği doluydu. Asılların bağışıklığı vardı ama benim yoktu. Ve mine çiçeği yaramı daha da kötü bir hale getiriyordu. Stefan'ı omzuna alıp dışarı doğru taşıdı. Yere bıraktı.

Geri benim yanıma geliyordu ki "Önce onu götür Elijah, lütfen." dedim. Duraksadı.

"Elijah lütfen." diye tekrarladım. Ardından tekrar öksürük krizini girdim. Yerde cenin pozisyonuna geçip yaramı tuttum. 

Tam o sırada Finn hızla içeri girip Stefan'ı omuzlarına aldı. Elijah da bana doğru geldi. Kafesin kilidini açıp beni kaldırmaya çalıştı. Onun omzuna tutunarak arabaya kadar gittim. Arabaya gittiğimizde sürücü koltuğundaki Rebekah ile karşılaştım. "İyiler mi? diye sormuştu. Elijah beni arka koltuğa bindirmeye çalışıyordu ki Elijah'ın arkasındaki kişiyi görmemle "Elijah!" diye bağırıp Finn'in elinden hançeri almam bir oldu. Hançeri o kadar hızla fırlatmıştım ki yaramdan dolayı güçsüz düşmüştüm ama hançeri adamın sol gözünün tam içine isabet ettirmeyi başarmıştım. Adamın gözü yere aktı. Acıyla gözünü tutup inleyerek yere eğildi. Finn hançeri geri alıp onun kafasını kesti.

Elijah endişeyle bana döndü "İyi misin?"

Konuşacak gücüm yoktu. Başımı onaylarcasına sallamaya çalıştım. Arabaya sığmamız bayağı zor olmuştu. Gerçi bizim için değil, Finn ve Elijah için. İkisi ön koltukta sıkış tepiş oturuyorlardı. Stefan ve Damon benim yanımda hala hareket etmeden oturuyorlardı. Ben de onların yanına oturdum. 

Yarama elimle baskı yapmaya çalışıyordum. Ama yolun başında tekrardan öksürmeye başladım. Benim kötüleşmeye başladığımı fark eden Rebekah arabayı durdurdu. 

Finn yanıma gelip beni aşağı indirdi. O kadar çok öksürüyordum ki bir anda kan kusmaya başlamıştım. Ama kan parça parça geliyordu. Kendime gelemedim. Rebekah hızla bagaja ilerledi elinde kan torbasıyla geldi.

Elijah hızla Rebekah ve Finn'e döndü. "Yanınızda baskı yapabileceğimiz bez parçası var mı?" 

"Islak mendil?" dedi Rebekah tereddütle.

Finn gözlerini devirerek ona cevabı verdi.

Elijah üstündeki siyah gömleği çıkarttı ve hızla Rebekah'a uzattı. Rebekah gömleği alıp yarama baskı yaptı. Ardından tekrardan Stefan ve Damon'ın yanına geçtim. 

mystic falls° elijah mikaelsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin