Hold on- Chord Overstreet
Lütfen şarkıyla birlikte okuyun.
Yazan kişinin anlatımıyla
Elijah yanında duran Freya'ya döndü. Freya onun acısını hissedebiliyordu.
Papazın ne dediğine kimse dikkat etmiyordu. Ölümün, sonsuz ebedi bir yolculuk olduğunu, ve merhumun günahlarının affedilmesini falan anlatıyordu. Ama bunu kimse önemsemiyordu. Papaz bilmiyordu ki bu bahsedilen merhum zaten 140 yıl önce ölmüştü.
"Onu affetmiyorum." dedi Rebekah bir anda.
Papazın bakışları ve diğerlerinin bakışları ona döndü. "Onu asla affetmiyorum!" diye bağırdı sinirle. "Aileme bunu yapmaktan çekinmediği için asla affetmiyorum."
Papaz ellerini sakinleştirmek için kaldırdığında Kol ve Finn mezarı tekmeleyen Rebekah'ı tutmaya çalıştı. Histeri krizi geçiriyordu. Papaz "Onu affetmezsen huzuru bulamaz güzel kızım. Tanrı'nın kulları merhametli olmalıdır." dedi şefkatle.
"Hayır!" diye bağırdı sinirle. Toprağı eşeliyordu. Kimse onun sinirine engel olmayı başaramadı. "Kendini ölüme sürükleyecek kadar aptal olduğu için onu asla affetmiyorum." dedi. Kendini tutamadı. Yüzünü toprağa gömdü, hıçkırıklarını herkes duyuyordu. "Senden nefret ediyorum, duyuyor musun?" diye bağırdı sinirle mezara doğru.
"Rebekah." dedi Freya. Onu çekiştirerek zorla cenazenin oradan uzaklaştırdı.
Stefan ve Damon her şeyi ağacın arkasından izlediler. Gitmek istemediler. Kendilerini suçlu buluyorlardı, bu aptal planı kabul ettikleri için.
Papaz birkaç dua daha okuduktan sonra mezarın başından sakinlikle ayrıldı.
Geriye bir tek mezarın başında oturan Elijah ve onun arkasındaki Niklaus kalmıştı. Bir de ağacın arkasındaki Salvatore kardeşler. Suçluluk çekiyordu her biri.
"Bunu yapmak zorundaydım Elijah." dedi Niklaus. İlk defa kendini açıklama yapmak zorundaymış gibi hissetti.
"Biliyorum," dedi Elijah sadece.
Niklaus onun yanına çömeldi. "Böyle olsun istemedim."
Elijah kendini tutamadı. Niklaus'un omzuna gömdü kafasını. Sürekli anlaşamayan iki kardeşin böyle olmasını kim beklerdi ki?
Niklaus onu yalnız bırakması gerekiyormuş gibi hissetti. Uzaklaştı sessizce.
Geriye bir tek çoktan ölmüş bir beden, Salvatore kardeşler, Elijah ve bir de yanlış olan bir doğum tarihi yazılı mezar taşı kalmıştı.
Elijah mezar taşına döndü. Gülümsedi.
Mezar taşının üstünde Rhea Salvatore Mikaelson yazıyordu.
Bunu Niklaus yapmıştı, biliyordu. Mezar taşına yaslandı. "Özür dilerim." dedi Elijah. Suçluluk duyuyordu. Sanki ona kazığı saplayan kendisiymiş gibi.
Salvatore kardeşleri oraya gelen Lexi uzaklaştırdı. Bunun daha iyi olacağını düşünüyordu
Ve geriye mezar taşı, Elijah bir de kimsenin göremediği her şeyi köşede oturup izleyen bir ruh kalmıştı.
Kimse onu görmedi, duymadı.
"Seni seviyorum Elijah."
Duyulmamış, yarım kalmış bir söz. Arafta öylece çürüyüp gitmeye mahkumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mystic falls° elijah mikaelson
FanfictionRhea'nın habersiz olduğu geçmişi hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmıştı.