-Bu arada bu bölüm Finn'i getirdim. Ve baştan söyleyeyim; bazı değişiklikler yapacağım. Yani diziyle paralel olmayan şeyler olması normall<3-
You found me- The Fray
Oylarsanız çok sevinirim<3
Yüzümü yıkadıktan sonra soğuk suyun etkisiyle az çok kendime gelmiştim. Nefesimi rahatlamış gibi dışarı verdim.
Sabah altı gibi daha kimse uyanmamışken kalkmıştım. Ve uykuya dönmek için çabalamıştım ama boşaydı. Uyuyamıyordum. Stefan ve Damon'a bir şey olması ihtimali ödümü kopartıyordu. Ve sadece onlar değil Lexi, Caroline, Elena ve birçok kişi.
Gerginliğimi üstümden atmaya çalışıp saçımı tepeden sıkı bir topuz yaptım. Ardından dün Rebekah ve Freya'nın bıraktığı kıyafetlerin içinden yüksek bel, siyah bir ispanyol pantolon giydim. Ve üstüme krem rengi, kolları büzgülü, göğüs dekolteli bir ceket giydim. Ve yanımda olan tek siyah, topuklu botlarımı giydim. Üstümdeki krem renkli ceket ela gözlerimi ortaya çıkarmıştı.
Rahatlamak için burun kemerimi tutarak derin bir nefes aldım. Aşağıdan sesler gelmeye başlamıştı.
Tam o sırada kapı çaldı. "Gir." diye mırıldandım.
Kapı aralandığında kapının ardından Rebekah gözüktü. "Günaydın." dedi. Yorgun gibiydi ya da bıkkın bilmiyorum. Ama iyi olmadığı kesindi.
"Günaydın." diye karşılık verdim banyonun ışığını söndürürken.
"Kahvaltıya çağırmaya geldim." diye açıklamada bulundu.
Kapıya doğru ilerledim. "Geliyorum." dedim. Rebekah çıkmam için geriye çekildiğinde ardımdan kapıyı kapattım.
Kahvaltıya indiğimizde Kol'un karşısında, Elijah'ın yanında başka biri oturuyordu. Kol'un yanına oturduğumda kim olduğunu bilmediğim kişi elini uzattı. Uzattığı elini hafifçe sıktım. "Finn Mikaelson." diyerek kendini tanıttı. Bu Mikaelson ailesi giderek artıyordu. Bu iyi miydi, kötü mü karar verememiştim.
"Rhea Salvatore." dedim soğuk bir gülümsemeyle.
Finn gerildi. Şaşkınlıkla bir Elijah'a bir Niklaus'a baktı. Ama ikisi de hiçbir tepki vermedi.
Bugün Mikaelson ailesinin üstünde çözemediğim, gerici bir hava vardı. Bunu sağlayan da sanırım Finn'in gelişi olmuştu.
Freya boğazını temizledi. Çünkü kimse yemeğine dokunmuyor ve gerginlikle birbirlerine bakıyorlardı.
Freya ve Finn yemek yemeye başlayınca diğerleri de onlardan cesaret alıp kahvaltısına döndü.
Niklaus yemeğine dokunmadı. Hafifçe öksürdü. "Rhea, yemekten sonra odama gelir misin? Bir şey konuşacağım."
Başımı salladım tereddütle.
Finn yemeğini bırakıp Nik'e baktı. Gerildiği yüzünden belli oluyordu.
Yemek çok uzun sürmedi. Herkes yarım bırakıp bu gerginliğe daha fazla tanık olmak istemedi.
Masada bir tek Finn, Freya ve ben kalmıştım. Hiçbirimiz yemiyor masaya bakıyorduk. Kendimizi oyalıyorduk.
En sonunda "İzninizle." diye mırıldandım ve ayağa kalktım.
Çıkmadan Freya'ya döndüm. "Niklaus'un odası neresi?"
Freya tepkisiz bir biçimde "Yukarıda, sağdan ilk kapı." diye tarif etti.
Başımı salladım. Teşekkür etme gereği duymamıştım çünkü bu gerici ortamda konuşmayı kimse istemiyor gibiydi. Ben de zorlamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mystic falls° elijah mikaelson
FanfictionRhea'nın habersiz olduğu geçmişi hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmıştı.