Az önce beni öldürüyordun.

408 15 35
                                    

*:HYUNJİN YAPMA! lütfen..

Annemin yüksek sesle bağırışının yanında bir o kadar sessiz kalan adeta fısıldayarak söylediği lütfen kelimesiyle aniden duraksadım, gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp ne olduğunu anlamaya çalışırken eş zamanlı olarak annemin suratını inceliyordum.

Annem bana onu öldürmüşüm gibi bakıyor, deli gibi titriyor nefesini çok hızlı ve düzensiz alıp veriyordu. Etrafıma bakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken elimdeki bıçağı fark ettiğimde başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim. Bıçağı anneme, annemin göğsüne doğrultmuştum. Üstelik bu anneme ilk bıçak doğrultuşum değildi. Daha öncede yaptığım ikinci kez olan bu şeyi nasıl yaptığımı bilmiyordum.

Annemin bana göstermediği sevginin zıttı olarak onu çok sevip, saçının teline bile zarar gelse dünyayı yıkacak olan ben son zamanlarda ona istemeden de olsa zarar veriyordum. Ne zaman annem hastane konusunu açsa kan beynime sıçrıyor sanki.

Annem dolabın önüne korkuyla sinmiş, bedenini olabildiğince kendine çekmiş, olduğu yerde benim sakinleşmemi bekliyordu. Bir yandan nefes alışını düzenlemeye çalışıp bir yandan dağılmış saçlarını eliyle düzeltip topluyorken gözlerini yüzümden bir saniye bile ayırmamıştı. Benim duraksadığımı fark edince dolabın kapağından destek alarak yerden çok yavaş bir biçimde kalkarken eş zamanlı olarak bıçak elimden kayarak yere düştü ve tiz bir ses çıkarttı.

Annemle göz göze geldiğimde göz pınarında hazır bekleyen bir damla yaş süzüldü ve yanağına indi.

*:az önce beni öldürüyordun.

Ona sarılmak için uzandığımda aniden bedeni geriye doğru gitti. Sanki ona bir şey yapacağımı sandığından kendini korumaya çalışmıştı. Kendini olabildiğince geri çekip tezgaha dayandı ve bu hareketi üzerine zar zor gözümde tuttuğum gözyaşı yanaklarımdan akmaya başladı. Annemin tamamen sakinleştiğine emin olduktan sonra bana sarılmasıyla kendimi tutmayı bıraktım ve yaşların biri inmeden diğeri göz pınarımdan akıp yanaklarıma oradan boynuma yolculuğa çıkmasına izin verdim.

- özür dilerim, ben gerçekten çok-

Boğazımdan bir hıçkırık kopmasıyla özür dilemem yarıda kaldı. Annem hemen arkasına dönüp bir bardak su doldurup tezgaha koydu ve elini yarım açtığı çeşmeye sokup yüzüme şoku atlatmam için su çarptı. Beni omuzlarımdan tutup masanın yanındaki sandalyeye oturttu. Tezgahta duran suyu alıp önüme koydu ve yanıma oturdu.

*:İç.

Sudan bir kaç yudum alıp olayı anlamaya çalışırken annemin yüzünü inceledim. Hala derin derin nefesler alıp veriyordu. Gerçi benimde ondan farkım yoktu. Çok korkmuş görüntüsünün yanı sıra yorgunluğu gözlerine vurmuş, zaten çökmüş olan beden yaşadığı bu olayla tüm yorgunluğu dışına çıkartmıştı. Haksız sayılmazdı gerçi. Babamın ölümünden sonra yalnız geçirdiği 7 yıl boyunca gerçekten de çökmüştü.

Üstüne üstlük benim son zamanlarda ona göre sürekli sergilediğim "garip" olarak adlandırdığı bu davranışlar canını sıkıyordu. Yani en azından bana böyle söylüyordu. Anneme her ne kadar sinirlenmiş olsam da şuan içinde bulunduğum bu durum beni ne kadar pişman ediyor bilemezsiniz.

Ama yemin ederim benim elimde değil.

Sanki annem bilerek sinirlendirip bundan zevk alıyor ve ardından hasta muamelesi gören ben oluyormuşum gibi. Beni sürekli yaptığı şeyler yüzünden hasta konumuna koymaya çalışıyor.

Kulağa ne kadar paranoyakça geliyor değil mi?

Duvarı izleyip taze yaşanmış olay hakkında düşünmeye başladım. Annemin hastasın sen diye bağırışları kulağımda yankılanıyordu.

Kafamı kaldırıp annemi bir süre incelemeye başladım.

Ortam gereğinden fazla sessizdi. Annem yeri izliyor, asla konuşmuyor ve bir şeyler düşündüğü yüzündeki ifadeden anlaşılıyordu. Aniden annemin doğrulmasıyla ortamdaki ölüm sessizliğini ilk bozanın o olacağını anladım.

*:Ben bir süre yazlıkta kalmayı düşünüyorum, yalnız.

Benim hakkımda bir şeyler söyler diye beklerken böyle bir şey söyleyeceğini tahmin etmiyordum. Oraya gitmeyeli yıllar olmuştu. Yalnız kalmak ve kafasını dağıtabilmek için gidebileceği bir sürü yer varken neden orayı seçmişti?

O kötü anıların bulunduğu yazlığı..

- Anne?

- Babamın ölümünden sonra Yalova'ya bir daha gitmeyeceğini söylemiştin. Hatta seni çocukken gitmek için zorladığımda sırf bu yüzden kavga etmiştik.

- hatta kavganın üstüne 8 ay boyunca yanıma bile gelmedin beni bırakıp hiç bir açıklama yapma gereği duymadan gittin anne.

-ettiğimiz kavgadan sonra bir daha yazlık lafını bile açmadım sende biliyorsun.

Annemin bir şeyler söylemesini bekliyordum ama o ağzını bile kıpırdatmıyordu.

-Anne kime diyorum?

*:Kararım kesin.

*:Belki de biraz babanın anılarıyla yalnız kalmaya ihtiyacım vardır.

...............

Sütlü Kahve // HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin