En yakın hastanenin yolunu tutmak için telefondan konumu açmaya çalışırken bir yandan içimdeki sıkıntının geçmesi için derin nefesler alıyordum.
- Felix dayanamayacağını bilsem getirir miydim seni?
Yanımda kıpırtı hissetmemle gözlerim felixin oturduğu koltuğa kaydı.
+ Minholara mı geçiyoruz yine?
Felix bir yandan esneyip bir yandan gözlerini açmaya çalışırken kısık gözlerle bana bakıyordu.
Ani gelen şaşkınlıkla hızla arabayı kenara park ettim ve bakışlarımı lixe çevirdim.
-Felix? Sen uyuyor muydun?
+Uyuyordum.
-uyuyordum mu? Lix beni ne kadar korkuttuğunun farkında mısın? En azından bana bir ses verseydin. Hala kalbim deli gibi atıyor baksana.
İnandırıcı olması için elini tutup kalbime götürmüştüm.
+Ama seni duymadım ki gerçekten uyumuşum, özür dilerim.
-bebeğim özür dile diye söylemiyorum. Ama senin uykun hiç derin değil sende biliyorsun.
Felixin zaten üzgün olduğunu bildiğimden olayı uzatmamam gerektiğini düşündüm.
- Allahtan hastanenin önüne geldiğimizde falan uyanmadın. İşte o zaman çok kızardım.
Felix dediğim üzerine bana bakıp gülümsedi.
+Hyunjin.
-söyle güzelim.
+Bence annemin yanından geldiğim için öyle uyudum.
-nasıl yani anlamadım.
+Benim uykum şimdikinin aksine önceden çok derindi.
Yorgunluğu sesine yansıyordu. Biraz duraksadıktan sonra devam etmek için ağzını araladı.
+Neyse ben sana bir ara nedenini daha detaylı anlatırım hyun. Artık bu konuyu daha fazla açmak istemiyorum.
Çok yorgun hissettiğinden konuşamayacak halde olduğunu görebiliyordum.
-sen nasıl istersen öyle olsun. Eve geçiyoruz bu arada senin dinlenmen gerek.
O anki heyecanla torpido gözüne attığım bal paketini felixe uzattım.
-hadi ye bunu. Başın dönüyordu.
dediğim üzerine itiraz etmeden elimdeki balı aldı ve yavaşça kapağını açmaya başladı.
Arabayı çalıştırıp ilerlemeye devam ederken felix tuttuğu bal kutusunu diğer eline geçirdi ve telefonuma uzandı. Şifreyi girip telefonu açtıktan sonra sürekli kullandığım müzik uygulamasına tıkladı.
Şarkıyı açtıktan sonra geriye yaslandı ve elindekini yemeye devam etti.
Çok geçmeden evin önüne vardığımızda iyi olduğundan emin olmak için bakışlarımı lixe çevirdim.
-başın hala dönüyor mu?
+Hayır, geçti.
Arabadan inerken yarısına indiği balı hala yemeye devam ediyordu.
İçeri girip kapıyı kapadıktan sonra felix üstündeki yorgunluğu atamamış olacak ki mutfak masasının yanındaki sandalyeye oturdu. Otururken bir yandan bitmek üzere olan balı diş macunu şeklinde olan şeffaf paketten sıkarak yemeye devam ediyordu.
Bakışlarımın üzerinde olmuş olduğunu hissedecek ki elindeki balı bana doğrulttu.
+Tadına bakmak ister misin?
Bana uzattığı yarısı bal dolu kutusunu elimle iterek yere indirmesini sağladım ve yüzüne yaklaştım.
Yavaşça eğildiğim dudaklarına bir öpücük bahşederken balın tadını gerçekten de almıştım.
Çok uzun tutmadığım öpücüğün ardından kendimi geri çektim.
- Tadı güzelmiş gerçekten.
Felix yaptığım hareketi beklemiyor olacak ki gözleriyle etkilendiğini belli eden bakışlarla, bir yandan dudağını dişlerken bana baktı.
-Hadi üstümüzü değiştirelim ıslandık baya.
Felixi beklemeden odama ilerleyip üstümdeki kahve ceketi çıkarttıktan sonra üzerime yarım kollu gri renk tonlarında desenleri olan tişörtümü geçirdim.
Çok geçmeden felix giydiği beyaz tişört ve yarısı dağılmış olan yarım toplu saçla yanıma geldi.
Gözlerimle saçına bakarken felix bakışlarını bana kaydırdı.
-Benim saçımı da böyle yapsana.
Bileğimdeki tokayı felixe uzatıp yapabilmesi için hafifçe eğildim.
+Senin elin sakat sanırım.
Saçımı önce düzgünce yapıp kenarlarından tutam çıkartmaya çalışırken resmen saçımın her yeri dağılmıştı. Yine de üzülsün istemediğimden sesimi çıkarmadım.
- gelsene bir.
+Noldu?
- gruba atarız.
Felixi yavaşça kendime çekip fotoğrafımızı çekmiştim.
Mesaj beklediğim sırada Felix yavaşça telefonuma uzandığında bir şey söyleyeceğini anladığımdan bakışlarımı ona çevirdim.
+ Bebeğim ben çok yoruldum biraz uzansak mı?- Evet hem senin uyuman lazım hadi.
+ Yok uykudan değil de uzanıp telefon bakmak istiyorum. Oyun falan oynarım belki.
-Olur bir tanem gel hadi.
Odama ilerlerken felixin ayak sesinden arkamdan geldiğini anlayabiliyordum.
Raftan okuduğum kitabı alıp yatağa uzandığımda eş zamanlı olarak yanıma uzanıp telefonunu eline aldı.
- Ne oynuyorsun?
+ Savaş oyunu gibi bir şey. Adı aklıma gelmedi.
- Sen ne okuyorsun?
+ Romeo ve Juliet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sütlü Kahve // HYUNLİX
FanficYarım bıraktığı sütlü kahve hala ılıktı. Yetişebilirmişim.. ° Üzüntü, ilgisizlik, aşk ve psikoloji konularını ele alan bir angst. °cinsellik, intihara meyilli davranışlar ve küfür içermektedir!