1

5K 244 36
                                    



 "Seni gördü sadece gözlerim"


Mevsim kışa dönmek üzereydi.Birkaç güne o çok sevdiğim beyaz örtüye kavuşacaktım.Umutsuz bir romantiktim .Kar severdim ben.Bembeyaz örtünün evlerimizi,bahçelerimizi,çatılarımızı kaplayıp kartpostallık görüntüler vermesini hep sevmiştim.Her yıl donan bu göl,bu sene de benim gizli yuvam olacaktı.Herkesten gizli buraya gelir donmuş gölün üzerinde babamın benim için hazırladığı özel el oynaması patenlerle kayardım.Sürümüzün en iyi oymacısıydı alfa babam.Öyle aşk evliliği değildi annemle arasındaki.Ancak alışkanlık mı dersiniz gel zaman git zaman sevmişlerdi birbirlerini.Sonra abim,ablam ve beni de eklemişler ailemize.Park Haeson'un minik sürüsü bu kadardı işte.

Güney sürüsünden olsak da sürü merkezine oldukça uzak bu güzel ormanlık alanda yaşardık.Kimselerle dalaşmaz bir nevi kendi yağımızda kavrulurduk.Sahip olduğum tek arkadaşım benimle aynı yaşta olan Taehyung'du.Ama Taehyung biraz tuhaftı.O bir alfaydı ancak bana karşı gerçekten ne hissediyor çözemezdim.Bazen saatlerce vakit geçirir,gezer tozardık bazen de kendi alfa alfa arkadaşlarının yanında beni görmezden gelir tanımıyormuş gibi yapardı.Bunu çok fazla sorun etmezdim,ne yazık ki toplumumuz henüz medeniyetleşme adına adımlar atmamıştı.Hala "omegalar,alfaları için vardır" tarzı geleneksel düşüncelerle beslenirlerdi.Neyse ki babam ve alfa abim bu çirkin düşüncelere sahip değillerdi.

Annem ve ablam için aynı şeyleri söyleyemezdim ama.Abim Namjoon her zaman beni korur kollar,asla insan içinde statüm yüzünden küçük düşmeme izin vermezdi.Ablam Jinah ise hep daha geleneksel olmuş,bir omeganın alfası için istediği her şeyi yapabilecek tarzda şekillenmişti.Sürümüzün toplantılarında,ya da kutsal sayılan belli başlı günlerde Park Jinah her zaman göze çarpardı.En güzel yemekleri hazırlar,en güzel dansları yapar,elinden her iş gelirdi...

Bense...Ben yaşadığı dünyadan alabildiği kadar zevk almaya çalışan,özgürlüğüme düşkün bir omegaydım işte.Tüm eğlencem  buz ve boş zamanlarımda sürüdeki şifacı olan Heeyoung teyzeye yardım etmekti.

"Git hadi"

"Hımm?"

"Git hadi,deminden beri yüzüme yüzüme bakıyorsun anlamadım mı sandın?Kalan ilaçları ben yerleştiririm.Ne buluyorsun soğukta o gölde bilmiyorum"

"Sen bitanesin Heeyoungşiiiiii ver bakalım bir öpücük,söz veriyorum yarın erken gelip temizleyeceğim buraları"

"Deli çocuk,düşüp kırma bir yerlerini ben başka bir şey istemiyorum"

Heeyoung teyzenin arkamdan tatlı sızlanmalarını duyarak çıkmıştım şifa evinden.Burası sürüde tıbbi yardımın yapıldığı bir evdi.Heeyoung teyze aslında bir ebeydi ancak zaman içinde ondan bilgilisi bulunmadığı için bir anda bizim şifacımız oluvermişti işte.Ben de boş zamanlarımda gidip ona yardım ederdim.Bugün sabah gelirken yolda gölü buz tutmuş halde görünce duramamıştım yerimde.3 mevsimdir bu anı beklediğimi bilen benim tatlı Heeyoung'um salıvermişti beni.

Elimde patenlerim,ayaklarımın altında gıcır gıcır eden karla birlikte göle ulaşmıştım.Mükemmel bir manzaraydı benim için.Buzu severdim.Üzerinde kayarken saçlarımın arasında dolaşan o rüzgarı,o özgürlük hissini hiçbir şeye değişmezdim.Keyifle kayarken izlendiğim hissine kapılmamla birlikte durmuştum.Soğuk hava nedeniyle ağzımdan çıkan nefes buhar olarak yükseliyor,göğsüm garip bir hisle sıkışıyordu sanki.

Only Then - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin