Birinin beni hayvanca dürtmesiyle uyandım. Bu hayvanat kim diye baktığımda Onur olduğunu biliyordum. O uykulu halimle mırıldandım.
" Ya Onurrrrrr beş dakka daha!"
"Anne demeni tercih ederdim. Daha sempatik duruyor. " Deyince sırıttım. Cidden Komikti bu çocuk. Yavaşça kalktım ve hayvanca gerindim. Iç sesim bana bir süpriz yapıp konuşmaya başladı. Vay be Selin ne hayvan muhabbeti. İç sesime sen niye geldiğinde hade bakem geldiğinde yere git! dedim. Onur beni eve bıraktı. Neymiş çalışıcakmış. Evin kapısına doğru yürürken birden başım döndü ve gözlerim karardı. Sonrası karanlıktı. ..Onur'dan;
Selin'i eve bıraktıktan sonra alışveriş merkezine doğru yürüyorken, elimi cebime attım. Salak kız telefonunu bende unutmuştu. Zaten çok uzakta olmadığımı düşündüm ve geri dönmeye karar verdim. Selin 'lerin kapısına geldiğimde kapının açık olduğunu gördüm. O tarafa doğru koştururken kalbim yerinden çıkacaktı.
"Prenses!" Diye bağırdım. Ama yine de ses yoktu. İçimi bir korku kapladı. Ne yapacaktım şimdi?
Selin'den;
Uyandığımda burnuma dolan hastane kokusundan hastanede olduğumu anlamıştım. En son hatırladığım şey ise bayılmamdı. Bu sırada uyandığımı gören siyah ceketli bir çocuk bana doğru geldi. Bana doğru geldikçe karşımdaki kişinin Emre olduğunu anlamıştım. Yanıma gelip elimi tutuncu şaşırdım ve sinirle elimi çektim.
"Iyi misin?" Dedi hiç birşey olmamış gibi.
"Sen yokken iyiydim. " sinirlenmiş gibiydi. Sinirle yatağın yanındaki masada duran bardağı aldı ve içine su koyup içti. Ardından bardağı sıkmaya başladı.
Ve bardak kırılır. Ben ise eli kanlar içinde kalmış Emre' yi izlemekle meşguldüm. En sonunda ,"Elin kanıyor. " dedim soğukça. Ifadesizce eline bakmayı sürdürdü. Ardından kapı hızla açıldı.
"Prenses." Dedi bir çocuk. Ah Hayır bu Onur. Ama gördüğü manzara karşısında şok geçirmişti sanırım.
"Sen! Seni piç kurusu!" Diye bağırdı. Ardından Emre nin üstüne atladı. Emre'ye öyle bir yumruk atıyordu ki bir an acıdım.
"Dur! Onur dur." Benim sesimi duyduğu gibi Emre nin üstünden kalktı."Ne yaptı o piç kurusu sana?"
"Hiçbirşey sadece beni hastaneye getirdi. " dedim sakince. Bu sırada Emre yerden kalkıp Onur'a doğru geldiğinde ufak bir çığlık attım. Onur bunu anlamış olacak ki hemen arkasını döndü. Ben ise hala panikle bağırıyordum. Emre Onur'u boğazından tuttu. Bu sırada bağırıyordum.
"Sen! Onun için ne yapabilirsin ha ne yapabilirsin? Ama ben onun için ölürüm anladın mı?ölürüm. Evet belki bir psikopatım ama şunu unutma her psikopatın bir zaafı vardır!" Diye bağırmıştı Emre. Onur sinirle kükredi."Ben onun için ölürüm. Gerekirse öldürürüm!" Dedi sinirle. Emre kırılmış bardağın bir parçasını Onur'a uzattı ve,
"Onun için beni öldürebilir misin?"
Hayır ya lanet olası çocuk! Bir yanım 'öldür' dese de 'öldürme' diyordum. Bu hastanede de bi güvenlik yokmu ya!
"Tabiki." Yapma Onur! Lanet olası Emre Onur'a bir oyun oynuyordu.
"Onur ! Bu bir oyun sakın kanma! " desememde dinlemedi. Bu sırada kapıdan giren güvenlik görevlisi ile içim rahatlamıştı. Güvenlik görevlisi Emre yi dışarı çıkarttıp gitti. Bu sırada bende Onur'a bakmak için kafamı yavaşça yana çevirdim. Hayır Onur sakın ağlama! Ama çoktan gözünden düşen bir yaş damlasını görmüştüm. Bu kalbimin alev almasını sağlarken, yataktan kalkıp hemen yanına gittim. Bir erkek için sevdiği kadının yanında ağlamaktan daha büyük bir zayıflık varmıydı? Bu içimi burkuyordu. Hemen Onur' a sarıldım."O lanet olası herifi öldürmeliydim. " bu cümle Onur'a aitti. Daha cümlesinin devamını getirecekti ki onu dudaklarımla susturdum. Dudaklarımı Dudaklarından çekip alnımı alnına dayadım.
"Ağlama çünkü ben sana güveniyorum. Sen benim silah geçirmez zırhımsın. Senin yanında güvende hissediyorum ve o zırhı asla ama asla kaybetmeyeceğim. " dediğimde gülümsedi.
"Çok güzelsin keşke benim olsan." Dediğinde kıkırdadım. Bazen çocuk gibi olabiliyordu. Tatlı vr şeker bir çocuk.
"Ben zaten seninim. "Dedim usulca. Ardından yüzünü Boynuma gömdü ve Boynuma Öpücükler kondurmaya başladı.
"Onur! " Dedim rahatsız olmuş bir sesle. Tamam onu seviyordum ama hazır değildim. Bu sırada mahçupça çekildi. Bu romantik anı bozmak için odaya dalan doktora gıcık olmuştum. Birden odaya dalıp girmişti.
"Şey ben Özür dilerim. Pardon " elini yüzüne kapatırken doktor tamda bunu söylemişti. Oysa birşey yapmıyorduk ki. Hemen Onur la ayrıldım. El ele tutuşup doktorun odasına geçtik. Doktor anlatmaya başladı."Bakın Selin hanım ciddi bir hastalık bu. Sizden hergün yaptıklarınızı kaydettiğiniz duygularını ve düşüncelerinizi yazdığınız bir videolu günlük istiyorum. Ayrıca Onur bey sizin yanınızdan hiç ayrılmasın. Ona ihtiyacınız var. Artık bileğinize isminizin,adresinizin ve telefon numarasının bulunduğu bir Bileklik taksanız iyi olur. " doktorun dediklerinden sonra bütün neşem toz pembe hayata karışıp gitmişti. Gözlerim kızarmıştı ve işte ağlıyordum. Onur bana sarıldı.
"Geçicek bebeğim. " dedi.
"Ben deli değilim ki elime öyle bir bileklik takıyım? " diye bağırdım. Onur bana güç verircesine ,"Sakin ol prenses. " dedi. O da hiç belli etmese de içi kan ağlıyordu. O benim demir zırhımdı. Bana yardım edicek tek kişi.
Ardından birbirimize sarılmış bir şekilde hastaneden çıktık. Ben ağlıyordum Onur ise bana güven veriyordu. Birlikte bir parka oturduk.
Birkaç saat parka öylece oturmuştuk. Sonra Onur beni eve bırakmıştı. Ama ben ısrar edip onun da yanımda kalmasını sağlamıştım. Şu anda tamda yanımda yatıyordu ve bana o muhteşem gülmesini takınmıştı. Onu böyle görmeye bayılıyordum. Ardından tekrar o cümleyi tekrarladı.
"Çok güzelsin keşke benim olsan. " bu cümle devrelerimin yanmasına sebep olmuştu. Bir an hastalığımı çok ilerlediğini ve ölebileceğimi düşündüm.
"Onur?"
"Efendim prenses?"
"Ben ölürsem başka bir kıza bakar mısın? " bir an duraksadı. Sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
"Duymamış olayım! " dedi. İşte o an karar vermiştim.
"Tamam" dedim.
"Neye tamam?" Dedi kıkırdarken.
"Senin olucam." Dediğimde ağzı 'o' şeklinde açıldı. Birden boynunu öpmeye başlayınca gözlerimi sımsıkı yumdum. Hazır değildim ...Merhaba cicisler nxnxjxhhdhshs kusura bakmayın ne zmandır yazamıyorum. Teog bitişi yazıcaktım aslında kafa dağıtıyım falan derken yazmadım umarım beğenmişsinizdir; )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLULUĞUN İÇİNDEKİ MUTSUZLUK
Literatura FemininaDışarıdan çok mutlu görünüyor olabilirim. Tıpkı dışarıdan çok çok büyük ve güçlü bir ağaç gibi ama içim çürüktü işte! Sanırım psikolojim de fazla iyi değildi. Tıpkı hastalığım yüzünden çıkan hafıza kaybım gibi.Ben bir oyuncaktım ve hayatta benimle...