22. Bölüm

124 11 3
                                    

Birden durdu ve suratıma baktı. Duydukları onu şok etmiş olacak ki şu anda neredeyse bir dakikadır mal bir şekilde bana bakıyordu. Bu kıkırdamamı sağlamıştı. Bazen çok şebek oluyordu. Ilk tanıştığımızda bana daha sert bir çocuk gelmişti. Ama yeri geldiğinde sert yeri geldiğinde seksi yeri geldiğinde de hayvanat oluyordu bu çocuk.
"Bebeğim iyi misin?" Dedim gülmemeye çalışarak.
"Iyi de senin şu an 'hazır değilim 'demen gerekmiyor muydu? " dedi şaşkınlıkla. Çocukça bir hareket sergileyip,
"Tamam sen öyle diyorsan. " dedim gülerken. İşte şimdi yaptığım şey kafama dank etmişti. Lan ne büyük cesaretti. O an yaptığımdan dolayı yanaklarım kızarmıştı. Onur bir an affalladı.
"Ha-yır ben öyle demek istemedim. " dedi kekeliyerek. Güldüm.
"Ama prenses !" Dedi yalvarırken. Bu beni çok mutlu ediyordu. Yani böyle şebeklik yapması.
"Olmaz Onur hazır değilim. " dedim çocukça konuşmaya çalışarak.
"Peki!" Dedi hiç itiraz etmemişti. Bunun nedeni neydi? Ama kırıldığı her halinden belliydi. Üzülmesi beni de üzüyordu. Bu yüzden dudaklarına doğru yaklaştım.
"Şimdi sadece iki seçeneğin var." Dedim. Gülümsedi.
"Seçenekleri alıyım. " dedi gülümserken.
"Ya beni öpüceksin ya da sarılıcaksın. " Kollarını açtı ve sarılmamı bekledi. Ona kocaman bir oyuncak ayıya sarılıyormuş gibi sarıldım. Daha sonra kendimizi uykunun kollarına bıraktım.

***

Uyandığımda dudağımda bir sıcaklık hissetmiştim. Bu Onur' dan başkası değildi.
"Hadi prenses kahvaltıya." Geçen defaki uyarısını hatırlıyarak,
"Anne beş dakika daha." Diye mırıldandım. Gülümsediğini hissetmiştim.
"Hadi ama yapma bana bunu!" Dedi.
"Ya!" Diye mırıldandım.
" üçe kadar sayıyorum prenses kalkmazsan çok kötü Şeyler olucak. " dediğinde gülümsedim. Ama kalkmadım. O ise saymaya başlamıştı.
"Bir , iki, üç!" Dedi ve beni kucağına Aldı.
"Ya Onur dur ama nereye!" Ben bağırırken bir yandan da kucağında çırpınıyordum. Banyoya gittiğimizi anlayınca korku içimi kaplamıştı.
"Hayır Onur Sakın!!!" Demeye kalmadan beni ıslatmıştı. Olamaz ya!
"Onur tamam uyan bak ! Uyandım!" Dediğimde o hala kahkaha atmakla meşguldü. Beni ıslatmayı kesince hala gülüyordu. Küçük bir çocuk gibi dudağımı büzdüm.
"Hiç komik değil." Dedim. Önüme düşen sarı saçlarımın rengi Islak olduğu için Çoktan koyulaşmıştı. Sinirle yerimden kalktım. Onur da arkamdan geliyordu. Odama geldiğimde kapının önünde durdum. Onur pis pis sırıtıyordu.
"Sen nereye?" Dedim.
"Odana!" Dedi.
"Olmaz Onur üstümü değiştiricem!" Dedim kaşlarım çatılırken. Pis pis sırıttı.
"Bu Yüzden girmek istiyorum." Dedi. Gülümsedim. Ama bu daha çok kızdığımı gösteren bir gülümsemeydi.
"Tabiki!" Dediğimde odama doğru bir adım attı.
"Hayır."dediğimde bu defa gülümseyen taraf bendim. Ardından üstümü değiştirip kahvaltıya indim. Masaya geldiğimde Onur hiç konuşmuyordu. Bir süre hiç konuşmadık. Sessizliği bozan ben olmuştum.
"Hayatım iyi misin?" Dediğimde cevap vermemişti.
"Onur neyin var?" Dediğimde bir süre gözlerimin içine baktı. Ardından bir şey çıkarmak için elini cebine attı. Çıkardığı şey ise ismimin ,adresimin ve telefon numaramın yazdığı bir bileklikti. Bunun üzerine yavaş yavaş Gözlerim kızartmaya başlarken zor konuşabildim.
"Bu ne?" Dedim.
"Bunu asla takmayacağım!" Diye bağırdım. Kendimi bir boşluğun içinde kaybolmuş gibi hissediyordum. Onur hızlıca elimi tuttu. Artık kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlayınca beni göğsüne bastırdı. Hayatımın yorgunluklarını alıp götüren bu muhteşem çikolata kokusu beni büyülüyordu.
"Sakin ol bebeğim!"bu ses Onur'a aitti. Ardından sağ bileğimi eliyle kavradı. O lanet bilekliği bileğimde hissedince içimi bir korku kaplıyordu. Bu sırda çalan telefon ile kendimi toparladım. Ece arıyor idi. Onur eli ile göz yaşlarımı silerken bende bu Sırada telefonu açıyordum.

"Alo!"
"Selin nasılsın?"
"Iyi sen?"
"Iyi işte. Şey biz Emir ile düşündükte acaba bizim okuldan bir çocuğun partisi varmış gidelim mi?" Onur ile göz göze geldik.
"Tamam canım saat kaçta? Bizde geliriz."
"Saat sekizde hazır olun biz Emir ile sizi alırız." Dedi.
"Görüşürüz."
"Görüşürüz." Dedim ve telefonu kapattım. Onur ise sorarcasına yüzüme bakıyordu.
"Aşkım hazırlan partiye gidiyoruz!" Dedim şımarık bir kız gibi. Ama o dudak büzdü.
"Gitmesek?" Dediğinde ,
"Gidicez o kadar !" Dedim. Ellerini 'patron sensin bebeğim 'der gibi kaldırdı.
"O zaman gitmeliyim." Dedi.
"Nereye ?" Dedim sorarca.
"Bebeğim biliyorsun benim de bir evim var." Dediğinde ,
"Evet o da burası." Dedim. Gülümsedi.
"Ileride belki bizimle böyle bir evimiz olur. Bahçede de çocuklarımız oynar." Dediğinde sırıttım.
"Çocuklar derken?" Bu defa sırıtan taraf Onur olmuştu.
"İşte on tane falan."ağzım 'o' şeklinde açık kalırken Onur kapı dışarı ittirdim.
"Ya sen evine gitmiyor muydun?" Bana gülümsedi.
"Öpücüğümü almadan gitmem!"dediğinde dudaklarımı onunki ile buluşturdum. Ardından onu evine yolladıktan sonra içeri girdim ve meşhur sorumuzu düşünmeye başladım. 'Şimdi ne giymeliyim?' Dolabımı Yavaşça boşaltıyor ve her elbisenin arkasından farklı Şeyler söylüyordum.
"Bu olmaz!"
"Bu çok kısa!"
"Tarzım değil!"
"Of bu nerden çıktı!"
En sonundan elime gelen siyah dar ve mini olan bir elbiseyi giydim. Ardından siyah platformlarımı giydikten sonra kombinin tamamlanmıştı. Hafif bir makyaj ve saçlarıma doğal dalgalar yaptıktan sonra evden çıktım. Kapıda beni bekleyen Onur'u görünce şok olmuştum. Giydiği siyah takım elbise ile çok sert ve seksi görünüyordu. O da beni baştan aşağı süzmüştü. Ardından hiçbir şey diyememiş ve kekeleyerek,

"Ço-çok güzel olmuşsun!" Demişti.
Eceler üstü açık siyah bir arabayla geldiler. Arabaya bindikten sonra partinin olduğu eve doğru yola çıktık. Eve geldiğimizde evden duyulan müzik sesinden partide ne kadar insanın eğlendiğini anlayabiliyorduk. Onur ile el ele tutuşup içeri girdik. Lanet olsun! O oradaydı ve Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Lanet olası oradaydı işte!

Merhaba umarım beğenmişsinizdir. Ne zamandır yazamıyorum ama artık geri döndüm hemde bomba gibi bölümlerle seviliyorsunuz cicisler fvfvnnlfnvlvdnl 😜😄😍💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕😉😉😉😉😉😉😉😉

MUTLULUĞUN İÇİNDEKİ MUTSUZLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin