23 Bölüm

59 4 0
                                    

Merhaba umarım beğenirsiniz :*Alın size yb*-*

Evet o ordaydı. Lanet olası Emre! Onur'un gözleri etrafta gezinirken onu görmemesi için dua ediyordum. Onu görmemeliydi. Yoksa neler olacağını tahmin bile etmek istemiyordum. Onur yine etrafa bakarken bakışlarını bir yere sabitledi. Gözleri bir an koyulaştı. Öyle koyulaşmıştı ki ben bile korkmuştum. İçerideki müzik sesi kulaklarımı sağır ediyordu. Onur'un dudakları oynadı ancak birşey duyamadım. 

Muhtemelen küfür ediyordu. Bir anda elime bıraktı. Tamda o tarafa doğru yöneldiğinde onu durdurdum.

"Gecemizi mahfetmeyelim Onur!" Dediğimde bit bana bir de Emre'ye baktı. Sonra başıyla onayladı. Elimi tekrar sıkıca kavradı. Bu defa öyle sıkıyordu ki sanki ben bir suydum o da çölde kalmış bir yabancı... ellerimize bakıp gülümsedim. O kadar mutluydum . Daha hoş bir müzik çalmaya başlayınca Onur'un elleri yavaşça belime doğru kaydı.

 Ellerim de Çoktan ensesindeki yerini almıştı. O kadar iyi ki bunu hissetmek bunu onunla hissetmek o kadar iyiydi ki kendimi bulutların üstünde hissediyordum.  Onunla yaşıyor ,onunla ölüyordum.  Sanki zaman durmuş gibi dansediyorduk.  Müziğin ritmine aldırış etmiyor sadece birbirimize sarılmış dansediyorduk. O benim  Herşeyimdi . Tek zayıf yanım. Zaman geçtikçe ilerliyordu.  Ama bizim için zaman durmuştu. Kulağına eğilip,

"Seni seviyorum. " diye fısıldadım. Tam yüzüme bakıyordu. 

"Bende seni seviyorum. " dudaklarından çıkan o iki kelimeye o kadar aşıktım ki. 'Seni seviyorum.' Bir süre sonra dans etmeyi bırakmıştık. Onur ,

" Hadi gidelim bebeğim.  " eli sahilenirce belime gitti. 

"Tamam bitanem. " dudağına minik ve tatlı bir öpücük konudurduktan sonra elini tuttum. Beraber çıkışa kadar yürüdük. Bir anda gözlerimin kararmasına engel olamamıştım. Burnumdan gelen sıcak sıvıya baktığımda o uğursuz rengi görmek o kadar korkuttu ki beni! Onur çoktan bağırmaya başlamıştı.

'' Sevgilim! Selin aç gözlerini!'' ama minik denizlerim çoktan kapanmıştı bile! Bilincim yarı açıktı. Onları duyabiliyor ancak tepki veremiyordum. Onur çıldırmış durumdaydı. Aklımda onun şu an nasıl göründüğünü canlandırmaya çalıştım fakat olmuyordu. İleriden gelen ambulans sesleri içimi bir nebze de olsa rahatlatmıştı ancak bilinç altımın bu hain ihanetini düşünemezdim! Bırakmıyacaktım. Kendimi asla bırakayacaktım. Kendim için değil sevdilerim ve beni sevenler için ! Bu boktan hayatı bir nebze olsun takmıyordum zaten.

 Tek umrumda olanlar sevdiklerimdi. Bensiz ne yaparlardı! Daha önce hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yapıp aşktan kuvvet aldım. Ambulansın hareket ettiğini seslerden anlamıştım. Ancak elimi bırakmayan bir el vardı. Ambulansta bir ilk yardımcının sesi doldurdu kulaklarımı.

'' Beyefendi lütfen sizi dışarı alalım.'' bunu Onur'a söylediğini adım gibi biliyordum. Ancak Onur benim kadar sakin değildi. 

'' Ne demek dışarı sikerim lafını yap işini kaltak!'' vay be Onur ne cevherler varmış. Şu an bedenimi hareket ettirebiliyor olsaydım seni alkışlardım. Ardından bana seslenildi. 


'' Selin aç gözlerini! Aç gözlerini bebeğim!'' bu ses Onur'a aitti. Bana sesleniyordu. O an gözlerimin önüne bir ışık geldi. Hani şu insanların ölünce ışığı gördüm dedileri şey var ya! İşte ondan! Bir el bana doğru yaklaştı. Normalde direnmem gerekirdi.

 Ya bütün teorileri yıkıcak bir şey olursa! Hiç düşünmeden elin üstüne elimi koydum. Beni cidden çekiyordu. 

Soğuk terlerle etrafa hastane kokusu sinmiş odada uyandım. Onur karşımdaki sandalyede uyuyordu. Gözlerinin etrafı adeta bir kan kırmızısı olmuştu. Elini elimden hiç çekmemişti. Boğazım kurumuştu. Boğazımın kuruluğunun konuşmamı da engeliyeceğini biliyordum. Güçsüz bir şekilde konuşmaya başladım. 

'' Onur.'' dediğimda Onur bana bakıyordu. Gözlerin hiç ayırmak istemiyordu sanki benden korkuyordu. Belkide tek korkusu beni kaybetmekti. 

'' Burdayım bebeğim.'' Onur eliyle başımı okşamaya başladığında içime dolan huzur bi o kadar güzelken ağzımdan gelen kan tadı bi o kadar da iğrençti. Kan tadı o kadar yoğunlaşmaya başlamıştı ki boğulmak üzereydim. Vücudum sanki artık benden emir almıyormuş gibi yatağın kenarına eğildi ve o iğrenç kırmızı sıvıyı bıraktı. 

Onur'un panik yaptığı kesindi ki ben bile korkmuştum. Bunu kolundan tutup telaşla getirdiği doktordan anlamak zor olmamıştı. Birden vücudum ağırlaştı ve taşıyamayacak bir hale geldi. Yavaş ve sakince gözlerim kapandı. 


Uyandığım yanımda duran telaşlı annem ve babamı görmem bir oldu. Babamın yanında bir kadın vardı. A tabi ya cici annem! Bu kadına bir kez daha lanetler okudum. Annem ağıyordu babamın gözleri de ondan farksızdı ancak babam ağlamıyordu.

 Adam duygularına yenik düşmüyor işte! Uzun zamandır babamı görmemiştim. Dolayısıya elimde olsa gidip boynuna atlardım. Tamam aramızda o kadar kuvvetli bir bağ yoktu ama seviyordum işte! Onur odaya girdiğinde onun gözleri de diğerlerininkinden farksızdı.

 Onur odaya girdiğinde babam öyle bir bakış atıyordu ki hani korkmadım değil! Onur'unda bu bakışlardan etkilendiği kesindi. Etrafa tedirgin bir şekilde bakıyordu. 

Yavaş ve tırsak adımlarla yanıma yaklaştığında hafifçe tebessüm ettim. Elimde olsa anıra anıra gülerdim emin olun! Eli yavaşça elime deydiğinde babam yalandan bir öksürük sesiyle bizi ayırdı. 

''Öhm Öhm!'' babamın bu öksürüğünü duyunca içimden haykırdım resmen. Babama döndüm ve,

'' Bu Onur kendisi 'erkek arkadaşım' !'' dediğimde ' erkek arkadaşım' kelimesine baskı yapmıştım. Babam bunu duyunca daha da kötü bakmaya başladı. Onur'un elini tuttuğumda bana 'emin misin baban beni kesicek' der gibi bakmıştı. 

Ne kadar zekiyim anlıyorum işte! Bu gergin havayı doktorumun içeri girmesi bozdu. Herkes sorarca doktora bakıyordu. 

'' Bakın Selin Hanım, sizde teyzenizde olan hastalık var.'' Annem fenalaşmaya başlamıştı. Doktor devam etti. 

'' Ancak bu hastalığın bir üst versiyonu diyebiliriz.'' dediğinde Onur'un sorusu doktorun konuşmasını böldü. 

'' Peki bu ne demek oluyor?''

doktor,

'' Bu hastalığın daha çabuk ilerlemesi oluyor. İlk baş yavaça hatırlamamaya başlıyor insan sonra bayılmaya ardından ağzından, burnundan ve kulağından kan gelmeye başlar. Halsizlik ,yorgunluk ve üşümeler artar. Hasta yavaşça kişileri aklından siler. En son beyindeki hücreler ölür ve hastayı kaybederiz.'' Sen nasıl bir doktorsun böyle lan!!


umarım beğenmişsinizdir. +12 vote +20 okumada yeni bölüm gelir sizleri çok sefiyom bide öpüyom :* sdfjhsdksh

MUTLULUĞUN İÇİNDEKİ MUTSUZLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin