20. Bölüm

154 14 3
                                    

Bir anda cümleyi idrak edince durdum. Aklımla olayları 5 saniye geri aldım ve olanları anladım.
Lanet olsun!senin böyle olmaman gerekiyor.

"Hayır!" Dedim fısıldayarak. Bu sırada kavga ediyorlardı. Ama ben hala olayın şokunu atlatamamıştım.
Birden benim bile beklemediğim bir anda,

"Durun!" Diye bağırdım. İkiside durup bana baktılar.
Ikiside aynı güçteydiler hemen hemen. Emre'ye doğru yaklaştım.

"Sen - sen çok iyi bir-kardeşsin-ama inan bana fazlası olamayız.!" Dediğimde gözleri alevlendi. Gözlerinin sıcaklığı yüzüme çarpmıştı. Yüzündeki kanlar belirgin yüz hatlarından aşağı doğru akıyordu.
Cidden fazla yakışıklıydı. Ona aşık olmak isterdim.
Ama olmuyordu işte yapamıyordum. Ondan uzaklaşıp Onur'a döndüm.

"Sen benim hayatımsın anladın mı? Sen hiç vazgeçemediğim kişisin. Ben sen olmadan ölürüm.
Sen benim beyaz atlı prensimsin bay ukala.
O sensin ve tekrar söyluyorum, o sensin!" Fazla uzun bir konuşma olduğunu biliyorum.
Ama bunu ben söylemiyordum. Bunu kalbim söylüyordu. Bana dikkatlice baktı. Öyle dikkatli bakıyordu ki eriyebilirdim. Bu sırada Emre çoktan adımlarını Onur'a vururmuşçasına sert yürüyordu. Hiç ona bakmadan gözlerini Onur'un kanayan yüzüne dikmiştim.
Dudağının kenarı kanıyordu. Kaşı ve burnu da dahil.

"Yüzün kanıyor." Elinin tersi ile yüzünü sildi.

"Birşey olmaz."

"Gel yüzünü temizleyelim." Kolundan tutmuştum ki. Kolunu çekti.

"O çocukla aynı odada kalman beni delirtiyor." Söylediği cümle beni şoka uğratırken içim sevinç dansı yapıyordu.

"Bende onla kalmaya bayılmıyorum. " gözlerimi çoktan devirmiştim.
Bu sırada gelen ses ile irkildim.

"Kızım!" Gözlerim iri iri açılırken,
"Anne!!" Diye bildim sadece.

"Burada ne işin var?"

"Kızımı görmeye gelemez miyim?" Bu sırada gözleri Onur'a kaydı. Ona kötü bir anne bakışı atıp tekrar bana döndü. Onur'a öyle kötü bakmıştı ki ben bile korkmuştum.

"Ee bu genç adam kim?" Al işte soru harika.

"Şey-" diye bildim sadece daha önce hiçbir erkek arkadaşımı bilmiyordu. Bu yüzden söylemekte tereddüt ediyordum. Sonuçta beklenmedik bir tepki verebilirdi.
Birde tam böyle bir zamana denk gelmişti. Onur dayak yedikten ve yüzü kanlar içinde kaldıktan sonra a harika zamanlama!
Kendi kendime yine düşünürken Onur söze girdi.

"Kızınızın erkek arkadaşıyım efendim."
Bu Kibarlık gülmeme sebep olurken sırıttım. Cidden istese baya bir kibar oluyordu hayvanat!
Annem memnun olmayan bir ifadeyle yüzünü kırıştırdı ve
"Memnun oldum." Dedi. Yapmacık gülümsemesini bile eklemişti. Annemin ilk defa bu kadar iyi rol yaptığını görmüştüm. Annem bana bir poşet uzattı ve ,

"Kızım ilaçlarını unutmuşsun getiriyim dedim. "

"Ne ilacı?" Dedim.

"Hastalığın için olanlar."

Onur birden söze girdi.

"Ne hastalığı?" Annem mahçupca bana baktı. Onun bilmediğini anlamış gibiydi.

"Ben artık gidiyim tatlım." Dedi ve yanağımdan öpüp gitti.
Onur yine kaşlarını çatmıştı.

"Ne hastalığı Selin? " ne diyeceğimi bilmediğim için gözlerimi kaçırdım.
Onur eliyle çenemi tutup ona bakmaya zorladı.

"Söyle!"
"Lanet olsun! Söyle !!"
Sinirlenmişti .

"Sakin olur musun ?tamam söyleceğim. "

"Söyle !!"

"Uzun süre hatırlatilmayan şeyleri unutmamı sağlayan bir hastalığım var. " Bunları söylerken Gözlerimden çoktan yaşlar akmaya başlamıştı.
Ağlıyordum.

"Ayrıca bu öyle bir hastalık ki ilerleyince herşey aklımdan siliniyor.
Bir önceki gün ne yaptığını hatırlamıyorsun. " diye ekledim. Gözleri acıyla bakıyordu.
"Bana acıma !" Dedim acıyla.
"Bana acıma !!"
"Anladın mı acıma !" Beni susturup kollarının arasına aldı.
Bende bunu fırsat bilerek kollarının arasında o tatlı çikolata kokusunu içime çektim.
O kadar özlemiştim ki, anlatamam. Sadece kollarında huzur buluyorum işte. O Benin Herşeyimdi.
Ağlamam durmuştu. Onun kollarında ağlamazdım.
Çünkü kendimi güvende hissederdim. Yüzüne bakmak için kollarının arasından çıkmaya çalıştım ama bana izin vermedi.

"Sadece sarıl prenses!"

"Ne zamandır bana emir veriyorsun?" Dedim sırıtarak.

"Bilmem " Dediğinde kıkırdadım. Sonra kollarını benden çekip elleriyle yüzümü sardı.

"Sana hiçbir şey olmayacak! " dedi bana güven verircesine.

"Sen varken birşey olacağını sanmıyorum." Dedim bilmişçe Yüzünde bir sırıtış belirdi. Komikti, aynı zamanda bir o kadar yakışıklı.
Bunu sırrı neydi? Aşk ...

***

Bugün son gündü. Onur ile çok iyi günler geçirmiştik.
Herkez odalarına gidince de. Bende Onur'un odasına gitmiştim.
Poyraz'ı ise Emre'nin yanına yollamıştık. Onur odada ne kadar sırnaşsa da yanında yatmamıştım. Nedenini bilmiyordum ama yinede utanmıştım.
Ona bir ablanın küçük kardeşine davrandığı gibi davranmıştım ama yinede bazen gözlerimiz konuşuyordu. Birbirlerimize bakışlarımız kalbimin yerinden çıkmasına sebep oluyordu. Bir yandan valizi indirirken bunları düşünmek garipti. Onur niye indiriyor diyeceksiniz.
İndirmek için benden bir öpücük istemişti. Bende 'avcunu yalarsın 'demiştim.
Ben valizle boğuşurken, biri beni yanağımdan öptü. Kim olduğunu çoktan biliyordum. Tabiki bu Onur du.

"Eve döndüğümüzde doktora gidiyoruz. "

"Onur bu hastalığın bir ilacı yok sadece yavaşlatabiliyorlar. " bir iç geçirdi. Onu mutlu etmeliydim tıpkı onun beni mutlu ettiği gibi.
Bir anda Onur'un dudaklarına yapıştım. Neredeyse yapışmam ve geri çekilmem bir olmuştu ama o bundan memnundu. Tekrar öpmek için yakalştığında işaret parmağımı Dudağının üstüne koydum.

"Anlaşmamız vardı. Şimdi taşı şu valizi Sebastian." Dediğimde sırıttı.

"Emredersiniz prenses." Deyip kibar bir şekilde beni selamladı. Buna karşılık kıkırdadım.
Kendimizce romantik bulduğumuz bu ânı öğretmen bozmuştu.

"Hadi çocuklar gidiyoruz."
Onur ile otobüse bindik. Onur yanımda oturuyordu.
Emre nerde diye sorucaksanız o günden beri yoktu. Eğer Poyraz'ı sorucaksanız o da yoktu. Bir an birbirlerinden hoşlanıp çıkmaya başladıklarını düşünmeden edememiştim.
Onur kafasını omzuma koyup uyumuştu bile.

"Bunu benim yapmam gerekmiyor mu? Yani benim senin omzuna yatmam? " diye sorduğumda kıkırdadı.

"Peki biz normal bir çift miyiz sevgilim?" Dedi bir anda.

"Hmm."

" değiliz sanırım. "

"O zaman sorun yok!" Deyip uyumaya devam etmişti. Ece önümüzdeki koltukta Emir ile oturuyordu.
Belkide sıkılmamak için Ece ile konuşabilirdim.
Kafamı biraz yukarı kaldırıp baktığımda Ece'nin Emir 'in omzunda yattığını gördüm.
Benimde Onur'un omzuna yatmam gerekiyordu. Onur'u birkaç kez dürtsem de kalkmadı.
En sonunda bende omzumda olan başın üstüne başımı koyup uykuya dalmaya çalıştım. Ama olmuyordu işte. Heyecandan uyuyamamak işte tam benlik birşey.
Yavaş yavaş çikolatanın etkisi ile uykuya daldım.

Merhaba arkadaşlar ne zamandır yazmıyordum alın size yeni bölüm. Bazı olumsuz tepkiler alınca canım sıkıldı açıkçası bu hikayeye klasik hikaye dediler ve diğerlerinden hiçbir farkı yok diye eklediler. Okumadan böyle bir yorumda bulunmaları çok yanlış çünkü her yazarım kendi dili vardır. Herkez herseyi çok farklı anlatır. Biri iyi betimlerken biri çok güzel kurgular ve basit cümleler ile anlatır. Neyse umarım ybyi beğenmişsinizdir :** Ben susiyim kitabım konuşsun ooo iyi laf :*** çılgın yazar kaçar ;)

MUTLULUĞUN İÇİNDEKİ MUTSUZLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin