24.Bölüm

54 5 4
                                    

Merhaba arkadaşlar geri döndüm ama cidden kendi kendime efkarlandım resmen. Geçen bölüme 3 vote geldi! Size diyorum ki 3! Bu bir yazar için kitabın sonu olur. Fakat ben ! Bıkmıyorum bıkmadan yazıyorum. Elbette keşfedilmemiş kitaplar da bir gün bulunacak biliyorum. Sizi seviyorum :*

Doktorun söyledikleri ile kendimden geçmiştim adeta! Yavaş yavaş ölüyor muydum ben şimdi! Gözümden düşen yaşları elimin tersiyle sildim. Onur'a öyle bir yapıştım ki çocuk nefessizlikten ölecekti. O da bana aynı şekilde sarılmıştı. Doktorun sesiyle ona baktım.

"Tabiki bir tedavisi var ama çok riskli bir ameliyat! Ancak tek ameliyatla bitmiyor tabiki sonra ilaç tedavisi de görmeniz gerekecek!" Doktor bunları söylerken Onur ile göz göze geldik. Kurumuş dudaklarımdan sadece birkaç dözcük döküldü.

"Peki burdan ne zaman çıkacağım?"
Kafamı doktora çevirip az önceki sorumu cevaplamasını bekledim.

"Tabiki Selin Hanım çıkış işlemlerinizi başlatacağım." Dedikten sonra kapıyı kapatıp odadan çıktı. Doktorun dedikleri çok kafamı karıştırmıştı. 'Ölmek' bunun bir gün olacağını bilsem de yakınlarda olduğunu bilmek insanı o kadar şok ediyor ki. Elimi bırakmayan Onur'a bakıp çarpıkça gülümsedim. O da bana gülümsedi. Çizgi gibi olan gözlerinin altındaki kızarıklıklar yorgun olduğunu o kadar belli ediyordu ki. Benim için yoruluyordu. Bir an aklımdan öyle birşey geçti ki kendimden nefret ettim. Acaba Onur'u yanımda mı sürüklüyordum? Belki de önünde uzun bir hayat vardı. Aşık olabileceği birçok kız... bunları düşünürken gözlerimden akan ıslaklığı Onur farketmiş olacak ki elini yanağıma koyup ,

"Ne oldu prenses?" Dedi.

"Bilmiyorum." Diye fısıldadım. Onu yanımda sürüklediğimi düşünmeye başlıyordum. O an aklıma gelen düşünceyle hemen söze atıldım.

"Onur bugün okul vardı!" Bu telaşlı halime güldü.

"Sen burdayken bana okula git demiyeceksin galiba?" Dediğine kendi bile gülerken,

"Tam da öyle diyecektim." Dediğime şaşırırken birden ciddileşti.

"Asla sen bu haldeyken bana okul falan deme!" Sonuçta benim yüzümden devamsızlığının olmasını istemiyordum. Aslında benim yüzümden hayatının alt üst olmasını dengesinin bozulmasını istemiyordum. Hiç itiraz etmedim. Ama bir soru sormaktan da geri kalmamıştım.

"Onur birşey istesem yapar mısın?" Odadaki bütün gözler bize çevrilmişti.
"Tabiki prenses istemen yeter." Tam yalvarma pozisyonumu alıp ellerimle 'lütfen' işareti yaptım. Onur pür dikkat izliyordu.

"Lütfen okula git." Dediğim şey ile kaşları çatılırken tıpkı küçük çocuklara kızan babaları gibi görünüyordu.

"Hayır!"

Dedi net bir sesle.

"Hadi benim yüzümden uyuyamadın zaten bari devamsızlık yapma."

"Hayır! Dedim Selin uzatma!" Sesindeki otoritel ton o kadar seksi duruyordu ki. Şu halimle bile düşündüklerime ve kendime güldüm.

"Lütfen!" Dediğimde yine çok kötü baktı. Bir süre bunu yapmaya devam etmiştik. Ta ki olaya babam karışana kadar! Elini Onur'un omuzuna koydu.
"Evlat kusura bakma sende uykusuz kaldın. İstersen biraz dinlen." Hemen söze girdim.

" Bak babam da diyor işte okula gitmesen de git dinlen sevgilim benim yüzümden uykusuz kaldın." Deyip çarpıkça gülümsedim. Hala inatla

"Seni bırakmam!" Diyordu. Bu sırada odaya giren doktorla herkesin gözü kapıya çevrildi.

"Selin Hanım çıkış işlemleriniz tamamlandı sadece bir iki imza gerekiyor. "

Babam ve o yelloz dışarı çıktılar. Sıra Onur'da idi. O da çıktıktan sonra hastane önlüğünü çıkartıp annemin getirdiği yedek kıyafetleri giydim. Bir süre sonra annemin kolunda yavaş adımlarla odadan çıktım. Bu sırada annemin cebinde çalan titreşimdeki telefonla resmen annemle titremiştim. annem telefonu açtı.

"Efendim?" Karşı taraftan birkaç ses geldi.

"Hemen geliyorum." Dediği gibi bana baktı.
"Kızım çok acil bir işim çıktı hemen gitmeliyim." Dedi ve çantasını alıp çıktı. Bende arkasından çıktım. Kapıda beni bekleyen babam ve o yelloz , Onur vardı. Onur yanıma gelip elimi tuttu.

"Prenses annen nerde?" Dediğinde
"Önemli bir işi çıkmış."
Bu sırada ellerimize bakan babama gülümseyip,

"Babacım sende gidebilirsin." Dedi sahte bir gülümsemeyle. Aslında içimden 'kalın' diye haykırasım geliyordu.

"Tamam meleğim birşey olursa ara seni seviyorum." Dedi ve o yellozla uzaklaştılar. Onur,

"Hadi prenses dinlenmen lazım rve gidelim."

"Seninde dinlenmen lazım."

Bir taksi tutup eve gittik. Onur kapıyı açarken bende onu bekledim. Beraber içeri girdik. Onur'un sorusuyla gülümsedim.

"Aç mısın?"

"Evet" dedim.

"Ne ister peki prenses?" Dedi gülümserken. Kollarımı boynuna doladım.

"Hmm seni." Dediğim ile gülümsedi. Birden kendimi kucağında bulmak o kadar tatlıydı ki... odama gelince,

"Ben bir duş alıyım." Dedim ve dolaptan iç çamaşırı ,kıyafet ve havlu çıkaryıp banyoya doğru giderken,

"Sende dinlen sevgilim." Dedim. Sıcak duşun altına girdiğimde baya rahatlamıştım ve bağzı konuları düşünmeye fırsatım olmuştu. Bu konu aslında içimi yiyordu. Her ihtimali düşünmeliydim. Onur benim için okula gitmemiş hatta uyumamıştı. Bu beni huzursuz etmeye yetmişti. Bir an ileriyi düşündüm. Benim yüzümden hayatını mahfedemezdi. Devam etmeliydi hayatına! Buna asla izin vermezdim. Üstümü banyoda giyip saçlarımı kuruttuktan sonra banyodan çıktım. Yatağın üstündeki Onur'u görmem ile gülümsemem bir oldu. Yanına gittim ve belinden sarıldım. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığında kendimi uykuya bıraktım.

Sabah gözlerimi açtığımda saatin kaç olduğunu görmemle yataktan fırlamam olmuştu. Saat 10.00 idi ve biz hala uyuyorduk! Onur'u yavaşça değilde biraz hayvanca üzerine abanarak uyandırdım.

"Onur uyaaaaann geç kaldık!" Panikle kalkan onur ne yaptığımı anlamamış olacak ki yavru kedi gibi bana bakmaya başladı.

"Okula geç kaldık." Dedim dudak büzerek. Bana baktı ve gülümsedi.

"Bir süre okul yok prenses." Dediğinde gidemeyecek kadar yorgun olduğumu biliyordum. Ancak o gitmeliydi!

Ve bölüm sonu vote ve bolca yorum bekliyorum :***

MUTLULUĞUN İÇİNDEKİ MUTSUZLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin