20. Bölüm

1K 106 35
                                    

12.06.2022-Pazar

Yuvarlan, yuvarlan. Durma durduğun yerde. Akışa kapıl, akıntıya doğru yüzme. Çabalama. Savaşma. Günün sonunda kaybedeceksin. Pes et. Başlama. Bitir. Devam et. Akışa bırak kendini.

Sus.

Susma.

Bağır, çağır, pes etme. Savaş. Vazgeçme. Akışa doğru yüz. Günün sonunu bilemezsin. Pes edersen kaybedersin. Kaybetme.

"Onur?"

"Yankı?"

Tavadanki yıldızlarda dolanan gözlerim, Yankı'nın koyu yeşil gözleriyle buluştuğunda aklımdan geçen düşüncelerin üstüne su dökülmüş gibi hissettim. Toz bulutu yere çökmüş ve bir anda her yer çamura bulanmıştı.

"Pazartesiden bu yana sende bir haller var ve bugün, daha da kötü görünüyorsun," dediğinde, kolumdaki saate baktım.

Pazar olmuştu demek.

Neden günlerin geçtiğini bile hissetmemiştim ki?

Oysaki geçen günlerde ne yaptığımızı da çok iyi hatırlıyordum. Hem... Bugün Yankı'nın doğum günüydü. Neden evde, benimle tavanı izliyordu ki?

"İyi misin? Ne oldu?"

Derin bir nefes alarak, "Annen nasıl?" diye sordum. Bunun beni neden ilgilendirdiğini bile bilmiyordum. Babamla konuşmamın üstünden iki saat geçmesine kalmadan Yankı'nın annesi aramıştı.

Sesini duymak istediğini söyleyip uzun uzun telefonda konuşmuşlardı. Yanlış hatırlamıyorsam, doğum günü için de plan yapmaya çalışmıştı ancak Yankı da benim gibi evden çıktığı için ne planladıklarını bilmiyordum.

Yankı o gün, telefonu kapattıktan sonra hiç konuşmadan tavandaki yıldızları izlemişti. Ben de hiç konuşmadan o zamana kadar yazdıklarımı düzenlemiştim.

Cumartesi günü sözleşmiş gibi sabah altıda deniz kıyafetlerimizle kapının önündeydik ve akşama kadar da yüzmüştük. Deniz buz gibi olmasına rağmen...

Bugünse, ikimiz de iki koltuğa boylu boyunca uzanmış tavanı seyrediyorduk.

Yani en azından Yankı konuşana kadar ben tavanı seyrediyordum ve şu anki manzaramsa gözleriydi. Ne de güzellerdi.

"Sence de koskoca bir hafta rötarlı bir soru olmadı mı bu?" dediğinde, dudaklarımı büktüm.

"Konuşmuyordun, zorlamak istemedim."

"Onur Poyraz, konuşmam için beni zorlamak istemedi?" derken, kaşları çatıldı. "İşte şimdi gerçekten de bir şeylerin ters gittiğini hissedebiliyorum!" derken, koltukta yan döndü ve elini ileri uzatırken, başını kolunun üstüne koydu.

Ben de onun gibi döndüğümde, ellerimiz arasında birkaç santim kalacak kadar aynı şekilde uzanır pozisyon almıştık. "Hiçbir şey ters gitmiyor, akış sağlam," dedim. Oysaki gözümün önündeki hayali deniz, adeta vakum gibi içine çekiyordu her şeyi.

"Onur, sorun ne? Ben her şeyimi seninle paylaştım..." diyerek doğrulduğunda, ben yatmaya devam ettim ve her zamanki yalanımın arkasına saklandım.

"İş içindi," dedim. "Anlattığın her şey iş içindi."

"Başlatma işine, işi aştık biz oğlum."

Bir an irkilerek ona döndüğümde, yüzüne şaşkın bir ifade yerleşti. "Ne yaptım?" diye sordu, beni irkilten şeyin ne olduğunu merak ederek.

"Bugün o kelimeyi duymasam daha iyi..." derken ben de yattığım yerde doğruldum ve derin bir nefes alarak, "Oğlum falan, hiç yakışmıyor da ağzına," dedim, sahte bir gülüşle.

Hayalet Yazar | bxb ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin