4. Bölüm

1.2K 130 38
                                    

22.05.2022-Pazar

"Hşştt..."

Kulağımı dolduran sesle aniden irkilerek doğrulduğumda orman yeşili gözlerle karşılaştım.

Eve ilk geldiğimde gördüğüm o buğulu bakışların yerini, onu ilk gördüğümde yüzünde yer edinen donuk bakışlar almıştı. Bana ifadesiz bir şekilde bakarken, ben ona gözlerimi kırpıştırarak bakıyordum.

Gözlerimi ondan ayırmaksızın derin bir nefes aldım ve aldığım nefesi yavaşça bırakırken, tekrar bir nefes daha aldım ve "Ayılmışsın," dedim.

"Ayıldım. Sen de sızmışsın."

"Yok," diyerek, onu düzeltme ihtiyacında bulundum. "Ben uyuyakaldım."

Bana boş boş baktığında omuz silktim ve "Nerede kalacağım?" diye sordum. "Ayrıca hangi saatlerde kendini anlatmak istersin, bir yerden başlamamız lazım..." diyerek, devam ettiğimde, Yankı önümden çekildi ve çaprazımdaki koltuğa çökerek, "Hep böyle misin?" diye sordu.

"Nasıl?"

"İş odaklı," dedi ve dudaklarını büktü. "Aceleci?" derken, bu tanımlamadan emin değilmiş gibi tek kaşını kaldırdı.

"İş odaklıyım, evet..." diyerek onu onayladım. "Ama aceleci değilim. Biyografi yazmak her zaman kolay olmuyor," diyerek işimi açıklamaya koyuldum. Genelde bunu yapardım. En azından karşımdaki kişinin bana açık bir şekilde yaklaşması için olanak sağlıyordu. "Özellikle de hayalet yazar için hiç de kolay olmuyor çünkü biyografiyi otobiyografik şekilde yazmak durumundayım. Senmişim gibi... Bu yüzden farkında bile olmadan işim hayatım oldu."

"Şu çok soru sorma konusunda ciddiydin yani?" dediğinde, başımı onaylarcasına salladım.

"Benden nefret edeceksin, bundan eminim..." derken keyifsizce gülümsedim. Son işim, bir aktris içindi. Ayda Soner... O olmak, hayatımda yaşadığım en zorlu dönem olarak adlandırılabilirdi. Her sorumda bir gözyaşı seli alıp götürüyordu ortalığı ve kesinlikle yorucuydu.

Duygusal bir insan olduğumu sanıyordum ama Ayda ile geçirdiğim beş ay boyunca, aslında duygusuz bir şerefsiz olduğum düşüncesine vardım.

"İstemediğim şeyleri yazmayacaksın ama, değil mi?"

"Hayır, yazmayacağım," dedim ama güvence vermek de istemiyordum. Bazen saklanmak istenilen şey oldukça güzel lanse edilerek, satışa sunulabiliyordu. Benim, hayalet yazar olsam dahi, bu gibi detaylarla satışa ihtiyacım vardı.

Sonuçta, ünlülerin kitabı sadece isimleri için satılmıyordu. Sadece isimleriyle satılan kitaplar ortalama bir baskıya ulaşıp kesiliyordu. Belirli bir süre sonraysa, satışları duruyor yayınevi de kelepir fiyatından satıyordu.

Bunlar benim için yeterli değildi ve benim yazdığım kitapların bir etkisi olması gerekiyordu ki devamlı olarak iş alabileyim ve etkisi kadar kazanç sağlayabileyim.

"Hem kitap basılmadan önce son okumayı yapma şansın olacak, beğenmezsen birlikte düzenleyebiliriz," dediğimde, bana gözlerini dikti.

O bakışlarda o kadar çok şey görüyor ama bir kalıba sokamıyordum ki... Her zaman başıma gelen bir şey değildi açıkçası.

"Peki, sadece ben mi anlatacağım?" diye sorduğunda, etrafıma bakındım. "Senin hakkında konuşmak isteyen başkaları da mı var?" diye sordum. Ben geldiğimden bu yana ev çok sessizdi, sadece ikimizin olduğunu düşünmüştüm, yanılmış mıydım?

"Başkasının beni anlatmasından bahsetmiyorum, sadece soru sorup, yazacak mısın? Sen de kendini anlatmayacak mısın?" diye sordu.

Ağzım belli belirsiz bir şaşkınlıkla açılırken, "Genelde bana bunu sormazlar, bazen sohbeti açmak için konuşurum ama genel olarak müşterilerime kendimi anlatmam..." karşılığını verdim. Bu soru, ondan beklemediğim bir soruydu. Beni merak edeceğini düşünmemiştim.

Hayalet Yazar | bxb ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin