Çıplak bedenlerimiz birbirine adeta yapışmışken, bir anda yatakta doğrularak etrafıma bakındım. Zihnimdeki karıncalanma yavaş yavaş çözülürken, hemen yanımda yüz üstü yatan ve kolunu belimden ayırmayan Yankı huysuz bir çocuk gibi homurdanarak dudaklarını büktü.
Birkaç saat öncesi zihnimde şimşek gibi çakarken, bedenimde çok daha fazlasını hissettim. Her hassas noktamın keşfedildiğini, şimdi düşününce bile nefesimi kesen anların yaşandığını...
Gerisin geri doğrulduğum yatağa yatarken, usulca Yankı'nın koluna sarıldım ve tenini tenimde hissetmenin hatırlattığı anılarla gözlerimi kapattım. Her zaman hikâyelerde yer edinen kendine gelme evresindeki unutkanlığın, sadece bir mit olduğunu sanıyordum ama sanırım gerçekmiş.
Gerçek olamayacak kadar güzel her an, insana rüya gibi geliyordu ve gözlerinizi nerede açarsanız açın o anı rüyaymış gibi hissetmeden edemiyorsunuz.
"Onur..."
Sesi kulaklarımı doldururken, adını fısıldadım. "Yankı..."
"Seni seviyorum."
Gülümseyerek dağınık siyah saçlarını okşadım ve "Öyle mi yapıyorsun?" diye mırıldandım. "Ben de hayatımın her sayfasına, senin adını yazıyorum..."
Dudakları hafif bir gülümsemeyle kıvırılırken, bana daha çok sarıldı ve bacaklarını bacaklarıma dolarken, adeta bir koala gibi yapıştı bedenime. "Yazar, yazar, yazar..." diye mırıldandı. "Ateşten kaleminle, tenimin her bir santimini dağlıyorsun," derken, dudakları omzumda geziniyordu. Asıl o ateşti, beni yakan, yandıkça yeniden doğmamı sağlayan...
"Karanlık, kirli dünyayı lavlardan oluşan mürekkebinle boyuyorsun... Bana bu kadar umut vermen çok kötü, çok acımasızca..." Omzumu dişlediğinde, kıkırdayarak geri çekilmeye çalıştım. Huylanıyordum.
"Onur Poyraz, sen mükemmel bir yazarsın ve senin kaleminden dökülmek benim için çok kutsal."
Sağ elimle çenesini kavrayarak, parmaklarımı sıktım. Dudakları büzülürken, kaşlarımı kaldırarak ona baktım ve "Bana söylenirken, kelimeleri bu kadar iyi kullanman haksızlık," dedim.
"Hıhım."
"Sözümü dinlediğinde daha sevimlisin, beni böyle baştan çıkarmayı bırak."
İniltili bir ses çıkartırken, dudaklarını büktü.
Çenesini kendime çekerek büzülmüş dudaklarını öptüm ve ona gülümseyerek bakarken, "Bu yeni bir adım," dedim.
"Umarım hoşuna gitmiştir," derken, gözleri beklenti içinde gözlerimi buldu.
Ona gülümsemeyi sürdürürken, "Seninle olup da, keyif almadığım tek bir an bile yok," dedim. Beni ne kadar derinden etkilediğinin farkındaydı, her hareketinde bir anlam bulduğumu biliyordu.
Ona, freni bozuk bir araba gibi yokuş aşağı sürüklendiğimi görüyordu ama hâlâ bana ihtiyacı olan oymuş gibi mağrur davranıyordu. Böyle yaptıkça onu daha çok yakınıma almak istediğimin farkındaydı. Benimle oynuyordu ve bu oyun, hayatımın en güzel oyunuydu.
"Dürüstlüğün karşısında şapka çıkartıyorum."
"Aynı dürüstlüğü senden de bekliyorum," dediğimde, başını boynuma yasladı ve bana sıkıca sarılmayı sürdürürken, "Seni benden uzaklaştıracak şeyleri biliyorum ve onları yapmam," dedi. Ciddi sesi, tenimde yankılanmıştı adeta.
Saçlarını yavaşça okşarken, "Ben de yapmam," diye mırıldandım. Ona nasıl sürüklendiğimi biliyor ama onu kaybetmekten korktuğumu bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Yazar | bxb ✅
General Fiction"Gerçek hikayemi duymak bile istemezsin." 31.05.2022