24.09.2022-Cumartesi
Sabah uyandığımda, Yankı'yı yanımda buldum. Normalde çoktan kalkıp hazırlanmış olması gerekiyordu ama o bana kollarını sarmış bir çocuk gibi huzurla uyuyordu. Onu uyandırmaya kıyamıyordum ama halihazırda çoktan geç kalmıştı.
Bugün beş yılın sonunda ilk kez sahne alacaktı ve ilk önce sahne arkası ekiple sonra da sahne ekibiyle görüşmeleri vardı. Metin onu sabah oldukça erken bir saatte motivasyon konuşması yapmak adına ofise çağırmıştı ama...
Yankı kollarımda uyuyordu.
Kolumu güçlükle hareket ettirerek saçlarını okşadım. Geçen zaman içinde kuaföre gitmeye vakit bulamadığı için saçları artık çenesinin de altında kalıyordu ve evde çalışırken saçlarını tepesinde minik bir topuz yaparak topluyordu.
O kadar seksi görünüyordu ki, bazen işi gücü bırakıp sadece onu izlediğim bile oluyordu. Böyle zamanlarda Yankı şaşırıyordu, eskiden olsa işimi bırakamayacağımdan bahseder artık ona daha çok aşık olduğumla övünürdü ama... Çoğu zaman, o farkında değilken bile onu izliyordum.
Eskiden de, şimdi de...
Hayatımdaki etkisi öyle büyüktü.
Yankı'nın saçları böyle uzadığından bu yana onun için bileğimde siyah tokalarla geziyordum çünkü Yankı unutkandı. Saçını dağıttığında tokasını da bir yerlere atıyor ve tekrar toplamak istediğinde tokasız kalakalıyordu.
Tabii her anında yanında olmam da onun için toka taşıyıcısı olmam için oldukça geçerli bir nedendi.
Saçlarını okşamaya devam ettiğim sırada, "Onur..." diye homurdandı. "...gitme, lütfen."
Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Rüya mı görüyordu acaba?
"Buradayım Yankı..."
Bir şeyler homurdandı ancak sesi o kadar boğuktu ki ne dediğini anlayamadım. Sonra bir anda gözlerini açtı ve şaşkınlıkla birkaç saniye boyunca, yeşil gözlerini gözlerimden ayıramadı. Sonra yavaşça gözlerini kırptı ve gülümseyerek, "Günaydın..." dedi.
"Günaydın," derken, ben de gülümsüyordum ama birkaç saniye önce yaşanan olayı da düşünmeden edemiyordum. Kötü bir rüyamı görmüştü acaba?
Artık hayatımızda kötü şeylerin olmasını istemiyordum. Elimden gelse, kötü rüyalarının hepsini zihninden alırdım.
"Nasılsın?" diye sorduğumda, dudaklarında minik bir gülümseme belirdi ve "Aklıma bir şarkıyı getirdin..." dedi. Ardından usulca şarkının sözlerini mırıldanmaya başladı.
"I see friends shaking hands saying how do you do, They're really saying I ... I love you..."
Yankı'nın sevimli gülümsemesi bana da bulaşırken, "Bu da benim aklıma bir hikâyeyi getirdi,"* diye mırıldandım.
"Nasılım... Nasılım biliyor musun Onur? Gözlerimi açar açmaz seni gördüğüm için çok iyiyim," derken ellerini bana uzattı.
Ellerini tutarak, "Gözlerini açmadan önce ne görüyordun?" diye sordum, gözlerimi gözlerinden ayırmaksızın. Ancak Yankı gözlerini kaçırdı ve "Aman boş ver..." dedi.
Ellerimi bırakıp, yuvarlanarak yatağın diğer tarafına kadar ilerledi ve doğruldu. Etrafına yüzünü buruşturarak bakarken, "Parkelerin altına ısıtıcı falan döşetelim ya soğuk soğuk basması ne kadar tüyler ürpertici..." diyerek ayağa kalktı.
"Evimden de hiç memnun değilsin Yankı..."
"Evinde memnun olduğum tek şey, içinde senin olman," dediğinde, ona kötü kötü baktım. Bir kere benim boğaz manzaram vardı. Şimdi evimin önünde inşa edilen rezidanstan dolayı artık göremiyor olsam da... Eskiden boğaz manzaralı bir çatı katı daireydi burası. O kadar da küçük görülecek bir daire değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Yazar | bxb ✅
Ficción General"Gerçek hikayemi duymak bile istemezsin." 31.05.2022