21.09.2022-Çarşamba
Onur'dan
Maili gönderdiğimde, Yankı, belime doladığı kollarını daha da sıktı ve "Kolun nasıl?" diye sordu. Bu sabah kolumda uyuşma hissiyle uyandığım için, sanırım on dakikada bir bu soruyu dile getirmişti. Gözlerimde, baygın bakışlar eşliğinde ona döndüğümde dudaklarında yer edinmiş sevimli bir gülümseme ile bana baktığını gördüm.
Ona ne kadar dik dik cevap vermek istesem de, yüzündeki şu ifadeyi gördükten sonra bu neredeyse imkansız hale geliyordu.
Güzel bakıyordu, insanın içini titreten bakışları vardı. Hatta bu bakışların, bu aralar pek çok insanın içine işlediğini biliyordum.
İki hafta önce 7 Eylül'de, Yankı'nın hayatını anlattığım kitap, satışa sunulmuştu ve iki hafta içinde oldukça olumlu sonuçlar almıştık. İlk baskı neredeyse tükenmek üzereydi ve Yankı'nın sosyal medya hesabı gün geçtikçe takipçi kazanıyordu.
Kitap yayın tarihi ilan edildikten sonra Yankı da sosyal medya hesabında bir yazı paylaşmıştı. Kitap ön satışa sunulduğunda ise, yeni şarkılarından sözler ve kısa video kayıtları atmaya başlamıştı.
Kısacası, onu hatırlatacak her şeyi yapmaya başlamıştı. Reklam çekimlerini kabul etmiş, televizyon programlarına katılmak için Alparslan'la -Yankı'dan beklemediğim kadar ciddi- uzun uzun sohbetler etmişti.
Hem daha şimdiden hafta sonu gerçekleşecek konser için biletler tükenmişti ve konser alanı öyle küçük bir yer de değildi. Tamam, belki çok büyük de değildi ama en azından iki binden fazla kişinin bilet aldığını biliyordum.
Yankı bunu da beklemiyordu.
İlk postu attığında, çok tedirgindi. Beğeniler ve yorumlar yavaş yavaş artarken, gerilimi sürüyordu. İnsanların olumlu dönüşlerini almaya başladığında, kalpler ve "Çok özledik" yorumları havalarda uçuşurken Yankı da mutluluktan havalara uçuyordu.
Onu, o şekilde izlemek o kadar güzeldi ki işi gücü bırakıp o sevimliliğini kayda almıştım. Videoyu ona gösterdiğimde, kendine inanamıştı...
"Bu aralar çok sıkı çalışıyorsun sevgilim, biraz dinlenmek sana da iyi gelmez miydi?" diye sorduğunda, başımı boynuna yasladım ve "Dinleniyorum ya..." dedim.
"Bu yeterli mi gerçekten?"
"Senin olduğun her an, yeterli..." derken, gözlerimi kapattım. İki aydan fazla süredir babamı ne görüyor ne de ondan haber alıyordum. Hoş, Yankı bazen babamın iyi olduğunu ve uslu durduğunu söylüyordu ama şahsi olarak babamla hiç iletişimim yoktu.
O gün babam ve halam, beni hastane odasında bıraktıktan sonra halam dahi benimle iletişime geçmemişti ve babamın, beni bu şekilde nasıl üzdüğünü bilmemesi canımı sıkmıştı. Ancak... Yankı her anımda yanımdaydı ve canımı yakan bu konuların üstünden onunla birlikte gelebiliyordum.
Kendimi toparladığım ilk anda taslağını hazırladığım hikâyesini detaylandırıp, Metin'e sunmuş sonrasında da onaylar ve direktiflerden yola çıkarak bir ay içinde kitabın son halini hazırlamıştık.
Yankı bu süre zarfı içinde daha önce yaşadığımız o korkunç günü bir kez daha yaşatmadı bana. Aksine ben kendimi işe verdikçe o da kendini işe verdi ve ben kitabı bitirene kadar o da iki parça ortaya çıkardı ve bunlardan birisi çıkış şarkısı olacaktı.
Yanında yazmamın, ona ilham verdiğini; aynı ilham perilerini paylaşıyor olabileceğimiz için birlikte yaşamamız gerektiğini söylemişti.
Bu sefer, birlikte yaşama teklifini kabul ettim çünkü hem çok sevimli ve güzel bir teklifte bulunmuştu hem de onu anlayabiliyordum. Neden yalnız hissettiğini, ilgi aradığında ama bulamadığında ne kadar kırıldığını... Artık daha iyi anlayabiliyordum çünkü ben de yakın zamanda aynı duyguları yaşamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Yazar | bxb ✅
Ficción General"Gerçek hikayemi duymak bile istemezsin." 31.05.2022