17. Bölüm

1K 119 30
                                    

05.06.2022-Pazar

Hayatta her şeyin fazlasını vermenin zararlı olduğunu bilmeme rağmen, çoğu zaman hayatı uç noktalarda yaşıyorum.

Çok seviyorum, çok istiyorum, çok heyecanlanıyorum.

Bir de, çok kırılıyorum, çok dağılıyorum, çok üzülüyorum... Kırılmaz gibi görünürken paramparça oluyorum. Buna rağmen, bir şekilde devam edebiliyorum.

Sanırım, içimdeki yaşama duyulan açlık bütün uç noktalardaki duygularımdan daha güçlü. Nitekim düştüğümde beni ayağa kaldıran tek şey sahnede tutulan ellerim değildi.

Dinleyicilerimin bana eşlik ettiği veda şarkısıydı.

O gün, sahnede o kadar çok şeyle ve o kadar önemli biriyle vedalaştım ki şimdi bazılarından pişmanlık bile duyuyorum.

Kimse bilmese de o günü benim için en acı gün yapan kişi abimdi. O, hem benim en büyük destekçim hem de beni olduğum kişi yapan kişiydi... Beş yıl önce son sahnemi aldığımda, abimden de son kartımı almıştım.

Bütün hayatımı kuran kişiden, bütün hayatımı alt üst eden bir karttı.

Bunları anlatmanın benim için ne kadar zor olduğunu kelimelerle ifade etmek, özellikle de duygularını kelimelerle ortaya seren benim için bile zor.

Bir kaybın acısını anlatmak, gerçekten çok zor.

İnsan yaşamadan anlamıyor ve yaşayan da, anlatacak kelimeleri bulamıyor.

Kendi içime çekilirken işte bu duygular pençesindeydim.

Kısaca, büyük bir karmaşa. Yoğunluk... Ve soğukluk hissediyordum.

O günden sonra, uzunca bir süre elim enstrümanlara gitmedi. Abimden çalmayı öğrendiğim gitara elimi değdiremedim. Masanın başına geçip iki satır bir şey yazamadım. Sanki bütün bunların hepsi, o gece vedamla birlikte lanetlenmiş ve benden uzaklaşmıştı.

O gün değişmeye başladığımı anladım. Bir şeylerin içimden eksilip gittiğini...

Şimdi de bir şeyler yeniden değişiyor-

"Onur!"

İrkilerek başımı kaldırdığımda, bana bakan Yankı ile göz göze gelerek tuttuğum nefesi yavaşça bıraktım. "Korkuttun beni..." derken, ekrana döndüm. Yazdıklarıma o kadar çok dalmıştım ki bir an Yankı'nın karşımdaki varlığını bile unutmuştum.

"Nefes almayı unuttun," dedi Yankı. "Bir buçuk dakikadır nefes almıyordun, endişelendim."

"Ne?" diye sorarken, yeniden ona döndüm. "Kaç saniyede bir nefes aldığımı mı sayıyorsun?"

"Uyuyabilmek için nefesini sayıyordum," dedi Yankı, gözlerindeki mahmurluk da o an dikkatimi çekmişti. "Sonra 272'de takıldım ve sana baktım. Parmakların hareket etmeseydi, öldüğünü düşünürdüm."

Gülmekle, tedirgin kalmak arasında bocaladığımda, derin bir nefes alarak elimi kalbime bastırdım. "Bazen oluyor böyle," derken, aldığım nefesi yavaşça bıraktım.

"Ne yazıyordun?"

"Değişimle ilgili bir şeyler. Aslında tam da tıkandığım bir noktaya gelmiştim. O yüzden ekranın içinde yaşıyordum, ne yazacağımı düşünmekten dış dünyaya olan bağım kopmuş," diyerek, yeşil gözlerine baktım.

Hayalet Yazar | bxb ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin