31. Bölüm

761 77 8
                                    

"...ve sonra bu sözü verdirdi," diyerek geçmişimin en berbat anılarını anlatmayı bitirdiğimde, Yankı yüzündeki hayret ve şok ifadesiyle beni izliyordu.

"Ben..." dedi, ancak yüzündeki bocalamış ifadede, kelimelerin kifayetsiz kaldığını görebiliyordum. Ne diyeceğini bilemiyordu, kim bilebilirdi ki zaten?

Kollarını bana sararak, sırtımı yavaşça okşadı. "Hayatının trajikomik olduğunu söylemiştin," dedi yavaşça. "Sahiden de öyle."

"Ben yalan söylemem," dediğimde, durgun bir şekilde, "Bana yalan söyle," dedi. "Tabii kalbimi kıracak yalanlar değil... Mesela yeşil seviyorum de ama moru sev, öyle yalanlar."

Gülerken, başımı omzuna yasladım.

"Onu söyledim zaten."

"Biliyordum, hain yalancı!"

Ona sessizce sarılmaya devam ettiğimde, "Sen babanla ilgilenirken, ben de Metin'le konuştum," dedi. "Kitabın taslağını göndermişsin sanırım, Alparslan'ın çok duygulandığını söyledi."

"Metin'i etkilememiş mi?"

Yankı keyifle kahkaha attıktan sonra, "Telefonda ağlıyordu," dedi.

"Duymak isterdim," dedim.

"Bunu bildiğim için konuşmayı kayda aldım, dinleyip dinleyip böbürlenebilirsin! Metin taş kalplidir, onu ağlattıysan ben de sahneleri ağlatabilirim!"

Kollarımı gevşeterek geri çekildim ve yüzüne baktım. Yeşil gözleri heyecanla parlıyordu.

"Ben olmasam da ağlatırdın," dediğimde, başını iki yana salladı.

"Bana nasıl yardım ettiğini bilmiyorsun," dedi. "Onur, beni kabuğumdan çıkardın ve hayatı yeniden görmemi sağladın. Sen olmasaydın, o sahneye dönemezdim çünkü artık oraya ait olmadığımı düşünüyordum. Sadece başarısız olmayı ve Metin'in benden vazgeçmesi için sahneye çıkacaktım ama şimdi öyle değil... Bir beklentim bir hedefim var."

"Seni sahnede, ait olduğun yerde, görmek için sabırsızlanıyorum."

"Ben de seni sahnenin en önünde, bana bakarken görmek için sabırsızlanıyorum... Çünkü asıl ait olduğum yer, senin baktığın her yer..."

Gülümseyerek ellerimi yanaklarına koydum ve dudaklarına minik bir öpücük kondurarak ayağa kalktım. "Şimdi biraz uyuyalım, yarın Metin Bey'le görüşürüm ve taslağı detaylandırmaya başlarız."

"Yine mi iş?"

"İstersen, şimdi dışarı çıkabiliriz ve biraz gece dünyasına karışırız..."

Yankı'nın gözleri kararırken, "Benimle dalga geçme," diye mırıldandı. Onun bu aurasını seviyordum. Hem karanlık hem de tatlıydı, tuhaf bir kombinasyondu ve en çok da ona yakışıyordu.

"Ama istersen bu geceyi gerçekten birbirimize ayırabiliriz," dediğimde, bana dikkatle baktı. Aklından nelerin geçtiğini anlayamadığım o anlardan birisindeydik. Gözlerine özenle öğrendiği hissizlik maskesini indirmişti. Böyle zamanlarda onu anlayamamak beni geriyordu.

Baktığım insanları kitap gibi okumaya çalışmak, benim işimin belki de karakterimin ayrılmaz bir parçasıydı. Güvensizliğimi bastırmamı sağlayan önemli bir özellikti. Ancak konu Yankı olunca, çok fazla değiştiğimi hissetmeden edemiyordum.

"Ayıralım," dedi. "Bu gece iş olmasın," derken, uzanıp elimi tuttu. "Ayrıca bugün seni kıskanmaktan taşikardi geçirdim, kalbimi farklı şekillerde hızlı çarptırmazsan çok üzülecekmişim..."

Kahkaha atarak geri çekildim ve "Seni odamla tanıştırayım o zaman," dedim.

"Şey, sizinkiler nerede yatacak?"

Hayalet Yazar | bxb ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin