Genelde Hogwarts öğrencileri için zaman kavramı göreceli bir ifadedir. Kimi zaman çok yavaş geçer. "Sihir tarihinde Sümsükus notlarında altıncı parşömene geçince ders bitecek sandım ama meğer daha on dakika geçmiş." Diye açıklar bu durumu Sirius.
Kimi zaman ise zaman olması gerektiğinden daha hızlıdır. "Akşam yemeği süresi çok hızlı geçiyor." diye açıklar bu durumu Peter.
Ama herkes bilir ki en güzel zaman Hogwarts'ta geçer. Tabii James'in yağmur altında sırılsıklam ıslak bir halde Quaffle'ı görüp çemberden geçirme çabaları istisna...
Yağmur sanki gökyüzünde bir yarık açılmış da yukarıdaki tüm su yeryüzüne iniyormuşçasına yağarken Gryffindor Quidditch Takımı antremanlarının üçüncü saatine çok yakındılar.
"Artık bitirebilir miyiz? Bu kadar ıslanmak benim gibi bir şekere hiç uygun değil, her an eriyebilirim!" Dedi Sirius ıslak saçlarının başının arkasına atarken.
James anlayışla başını salladı ve takım kaptanı olarak antrenmanı bitirdi. Tüm takım buz gibi ve sırılsıklamdı.
"İyi antrenmandı," diye yorumladı Marlene nefes nefese. Arayıcı olarak oynuyordu ve yağmurun altında art arda üç defa snitch yakalamak onu yormuştu.
"Hey James! Sen gelmiyor musun?" Diye sordu Remus süpürgesinden inerken. Altı kişi yere inmişti ama James Potter hala süpürgesinin üstünde uçuyordu. "Hayır, siz gidin. Ben biraz daha çalışacağım."
"Emin misin?" Diye sordu Sirius, James'e sanki o çıldırmış gibi bakarak. Ama zaten buz gibi havada Quidditch aşığı James Potter'dan başkası uçmak istemezdi.
James başını onaylayarak salladı ve diğerlerinin gitmelerini izledi. Herkes gidince çalışmaya devam etti. Bu yıl takım kaptanı olmuştu ve hayatında daha önce duymadığı kadar büyük bir sorumlulukları hissi ile dolup taşıyordu.
Yalnız süren çalışmasının üstünden yarım saat geçmişti ki hemen yan tarafından geçen mavi bir ışık ile kaşlarını çattı. Gözleri ile sahayı tararken yeşil-gümüş cüppeler içinde yerde duran kişileri gördü. Malfoy, Snape, Avery, Rosier, Lestrange, Nott asalarını tehditle sallarlarken içlerindeki tek kadın olan Bella henüz asasını çıkarmamıştı.
Siyah bukleleri yağmur altında ıslanan kadın delicesine bir kahkaha attı ve o da arkadaşları gibi asasını çıkardı ve James'e bir lanet gönderdi. James lanetten süpürgesi ile kenara kayarak kurtuldu ama bu sefer de 7 kişi aynı anda ona bir lanetler sürüsü göndermeye başladı. Amaçları belliydi. James'i süpürgesinden düşürmek istiyorlardı.
James dakikalarca onların lanetlerini bir sağa bir sola uçarak atlattı. Tam Avery'nin attığı kemik kırma lanetinden sağa doğru kayarak başarı ile kurtulmuştu ki metal bir nesneye çarptı.
Yağan yağmurun da etkisi ile sağındaki çemberleri farketmemiş ve onlardan birine çarpmıştı. Süpürgesinden iç yaralayıcı bir çıtırtı geldi kırık süpürge yere doğru süzülürken James kendini direğe doğru fırlattı ve çemberi tek eli ile kavramayı başardı.
Snape derin bir konsantrasyonla hedef alarak bir lanet gönderdi ve lanet hedefine, James'in çembere tutunmuş eline, doğru büyük bir hızla gitti. Tüm parmakları saniyeler içinde kırılan James acıyla çığlık attı ve çemberi bırakıp havada süzülerek sertçe yere düştü.
James Potter yere düştüğünde artık hareket etmiyordu ve etrafında bir kan gölü oluşmuştu.
"Öldü mü acaba?" Dedi Nott ona doğru gitmeye yeltenerek. Slytherinler Ortak Salonlarının tezek bombası ile işgal edilmesinin intikamı için gelmişlerdi ama hiçbiri gelirken birini öldürmeyi planlamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jily | She Never Loved Me
FanfictionJust Jily... Kapak için Lareina413'e çok teşekkürler