Sabahlar yeni ve umut dolu günlere açılan kapılardır. Kimi sabahlar gökyüzündeki muhteşem güneşin tüm varlıkları aydınlatması ile başlar kimileri bereket yağmurunun toprağı beslemesiyle. Ama her sabahta kendine has bir güzellik vardır.
O sabahın güzelliği ise Çapulcular'ın tam gözünün önünde duruyordu. "Şu taraftan da çek Peter," dedi Sirius, elinde kamera olan Peter'a.
"Çektiğimiz fotoğraf sayısı yüzü geçtiğine göre bence onları uyandırabiliriz," dedi Remus, uyuyan Lily ve James'e çocukları büyümüş bir anne edası ile bakarak.
"Ama çok tatlı uyuyorlar," dedi Peter hülyalı bir sesle, "Keşke öpüşseler de o zaman da çeksem."
"Belki saçlarından tutarak dudaklarını birleştirebilirim," diye bir öneride bulundu Sirius çifte bakarak.
"Sonra da Evans seni Astronomi kulesinden atsın," dedi Remus. Gözleri bir anda ışıldadı. "Hem en büyük shipim olacak hem de tüm dertlerim, yani sen olmayacaksın. Bir taşla iki kuş. Öpüştür onları!"
"Evet Sirius, öpüştür bizi!" James hala gözleri kapalı olmasına rağmen konuşmuştu ve cümlesi bitince dudaklarını ileri uzattı. Üç Çapulcu rahatlama ile gülerken James onlara sırıttı.
Onların çıkardıkları ses James'in kolları arasında yatan kızı da uyandırdı. Lily önce badem şeklindeki zümrüt yeşili gözlerini kırpıştırdı ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Anılar beynine hücum ederken yanında gördüğü James'in sırıtan suratı ile gözleri kocaman açıldı ve aklına ilk gelen şeyi yapıp kendini geri atarak yataktan düştü.
Bu hareketi Çapulcular'ın hiçbiri beklemiyordu. "Aaa düştü kız," dedi Peter şaşkınlıkla.
"Lils, Çatalak bir Cadaloz falan değil için rahat olsun," dedi Sirius sırıtarak. Lily ona keskin bir bakış attı. Yanakları yanıyordu. Heyecanla ayağa kalktı. "Geçmiş olsun James,"
Lily, James'in yanına yatmasını dört oğlana hiçbir şekilde açıklayamayacağını bildiği için açıklamaya çalışma zahmetine bile girmeden hemen oradan çıktı.
"Sen geçmiş olsun dersin de geçmez mi?" James'in yüzünde yine Sirius'un deyimiyle 'aptal aşık sırıtışı' vardı.
"İyi olmana çok sevindik Çatalak!" Dedi Remus çocuğu ateşli hastalığı atlatmış bir anne gibi.
"Sirius sırf yanına gelebilmek için kendini lanetliyordu!" Dedi Peter, yakın arkadaşından az da olsa ürkerek.
"Sana zarar vereceklerinden korktuk." Dedi Sirius, "Kim düşürdü seni?"
James arkadaşlarının onu bu kadar iyi tanıyor olmalarına biraz hayret biraz de sevgiyle baktı. Gerçekten de doğru arkadaşları bulmuştu. Onlara bir çırpıda olanları anlattı.
"Bunu hemen McGonnagall'a söylemeliyiz," dedi Remus kaşlarını çatarak. James anlayışla başını salladı, "Tabii ki söyleyeceğiz. Ama önce kendi intikamım var."
Üç Çapulcu muziplikle sırıttılar. Sirius ellerini sanki para gelecekmiş gibi birbirine sürttü, "Varsa bir planın, hemen uygulayalım."
Sonraki bir saat plan yapmaları ile geçti. James'in hala birkaç yerinde sargı olsa da Peter'ın sevimliliği ve Remus'un kibarlığı sayesinde Madam Pomfery taburcu olmasına izin vermişti.
Gryffindor Ortak Salonuna gidip gerekli malzemeleri aldılar. Kahvaltı saatinin başlamasına henüz yarım saat vardı.
Mutfağa gittiler ve gözleri tanıdık bir evcinini aradı.
"Efendi Potter, efendi Black, efendi Lupin, efendi Petegrew! Silly sizin için ne yapabilir efendim?" Aradıkları kişi arkalarından geldi. Kısa bir süre önce Avery eğlencesine ev cinini lanetlemişti. Silly'i hastane kanadına götüren Çapulcular olmuştu. O günden beri cin onların her istediğini yapmaya yemin etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jily | She Never Loved Me
FanfictionJust Jily... Kapak için Lareina413'e çok teşekkürler