[6]

310 23 16
                                    

"Hadi aynaya bakabilirsinizz."

Aynada iyice kendimi inceledikten sonra içimden geçirdiğim tek şey, mavinin bana çok yakışmış olmasıydı. Sonra dönüp Hyunjin'e baktım. Oda kırmızı yapmıştı saçlarını. Gerçekten yakışmıştı. Dönüp Felix'e baktım, Felix'in sarı saçları artık kahverengiydi. Ona artık browni diye seslenebilirdim. En son dönüp Minho'ya baktım, mordu fakat morun biraz açık tonuydu. Çok yakışmıştı.

Felix'e baktım tekrar. "Çok yakışmış brownilix." dedim gülümseyerek. Gülerek yanıt verdi, "Sanada çok yakışmış bluesung." dedi.

Hepimiz vedalaşıp evlerimize dağılmıştık. Eve girdiğim gibi kendimi yatağıma fırlattım. Başımın ağrısı tekrardan başlamıştı. Telefonuma mesaj gelmeye başladı. Hyunjin'in canı sıkıldığında attığı mesajlardı bunlar. "Hyunjin, eve daha yeni girdim. Siktir git."
diyerek bir sesli mesaj gönderdim ve telefonu yatağın yanındaki komidine koydum. Sonra yüzüstü dönüp tavanı seyretmeye başladım. Tavanı seyrederken birden Felix'i düşündüğümü fark ettim. Kahverengi ona çok yakışmıştı. Umarım oda beğenmiştir çünkü onu biraz daha böyle görmek istiyorum...

Böyle düşünürken uyuyakalmışım. Telefonuma gelen bildirim sesleriyle uyandım. Telefonu elime alıp baktığımda saat 01:19du. Kim bu saatte mesaj atar ki diye düşünüp gözlerimi kaşıdım. Mesajlar Felix'den mi geliyordu? İyide Felix neden bu saatte mesaj atardı ki?

Mesajları okumaya başladım. Randoma benzer türden birşeyler yazıyordu. Neden böyle mesaj atar ki diye düşünürken aklıma, içmiş olabilme ihtimali geldi. Hemen "Felix nerdesin?" yazdım.

Felix nerdesin

brownilix
İnsn bwnde bilmyrum jşsung kpnym nrrden atilşyodu

Sagda bi sey var ona tikla ordan

brownilix
Bulsum galiva
*konum

Orda bekle geliyorum

Üstüme bir ceket alıp hızlıca evden çıktım. Bu saatte taksi zor bulurdum, bu yüzden kullanmayalı uzun zaman olan motoruma binmiştim. Hızlıca Felix'in attığı konuma doğru sürmeye başladım.

Felix'in attığı konuma gelince şaşırmıştım. Burası karanlık ve ürpertici bir yerdi. Felix burda n'apıyordu? Etrafta Felix'i aramaya başladım. Karanlıkta olsa Felix'e benzeyen birini görmüştüm ve "Felix?" diye seslendim. Bana döndüğünde korkmadım değil. "Burdayım Jisung." dedi. Sesi pek iyi gelmiyordu, ağlamış gibiydi. Koşarak yanına gittim. Önüne oturdum ve ağladığını anladım. Küçük suratını ellerimin arasına alıp yanaklarını okşamaya başladıpım sırada elleriyle ellerimi tuttu. Bir an heyecanlansamda, "Felix iyi misin? Neden ağladın ve ağlamaya devam ediyorsun?" dedim. Birden hava çok soğuk esmeye başladı. Felix'in elinden tutup, "Hadi kalk eve gidelim orda anlatırsın, yoksa burda üşüteceğiz." dedim ve onu ayağa kaldırdım. Motora doğru geldiğimizde onu motora oturtturdum ve kendimde bindim. Belimi tutmasını söyleyip motoru çalıştırdım. Evime doğru yol almaya başladım, çünkü yanımda kalması daha iyi olacaktı.

Eve girdiğimizde salona gitmesini söyledim. O salona girince ceketimi çıkarıp peşinden salona girdim. Yanına oturup, "Felix n'oldu? Neden içtin? Sen asla canın sıkıldığında içmeye gitmezsin." dedim. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Jisung..."

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Tam yerinde kestim ne guzel bir yazarim 💓
Of bu arada bu bolume yazcak bisey bulamadim ondan sacmaladim biseylwr
Neyse nasi olmus
Cok kisa bolumler biliyorum kusura bakmayin neyse optum 💗

You Are My Past - JilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin