Ertesi gün geldiğinde gününün dünden daha sakin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdin. Sokakta o kadar curcuna yoktu ve kuşların cıvıltısı baskındı. Gününün çok güzel geçeceğini düşünüyordun.
En azından evine zorla giren bir kara çıyan olmayacağından emindin.
Sabah kahvaltını yaptın ve banyoya girdin. Ama daha küveti doldururken bile aklında olan tek şey Akim'i nasıl öldüreceğindi.
Kendini sıcak suya ve köpüklere bıraktıktan birkaç dakika sonra aklında bir ampul yandı.
Eğer borç parası geldiyse Akim mutlaka parayı rubleye çevirmek için geri gelecekti ve istese de istemese de eve uğrayacaktı. Her eve geldiğinde de bir-iki bardak viski içtiği için viskisine fare zehri koyacaktın.
Tabii insanlar onun sahte içki içtiğini düşünüp basit bir zehirlenme olarak düşüneceklerdi.
"Bu mükemmel bir fikir!" dedin kendi kendine. "Sonunda geberip gidecek o herif!"
Hayatının geri kalanının ne kadar güzel geçebileceğini düşünerek banyonun keyfini çıkardın. Sonra banyodan çıkıp saçlarını kuruladın ve giyindin.
Aşağı indin, oturma odasına geçtin ve içkilerin bulunduğu dolabı açtın. Bir şişe viski aldın ve mutfağa çıktın. İçine bir miktar fare zehri karıştırdın. Viskiyi içmesi için kristal bir bardak da aldın ve aşağı indin.
"En güzel bardağımı bu pislik için çöp edeceğime inanamıyorum." diye söylenerek aşağı indin ve viskiyle bardağı salona, fiskos masasına bıraktın.
Sonra yukarı çıkıp mutfağı temizledin ve fare zehrini tamamen ortadan kaldırdın. Sonra üst katı da camları açıp havalandırdın.
Aslında ev işlerini yapmak için bir hizmetçiniz vardı. Ama evliliğinizin 3. yılında kayınvaliden ve kayınpederin öldükten sonra hizmetçiniz de tüydü.
Çünkü hizmetçinizin maaşını onlar ödüyordu ve onlar da öldüğü için iş Akim'e kalmıştı. Akim de doğru dürüst eve gelmediğinden hizmetçiye maaşını ödemiyordu. Hizmetçi de gelmeyi kesti ve bütün işler sana kaldı.
En sonunda saçların yorgunluk, öfke ve kurumanın etkisiyle kabarınca biraz taradın ve aşağı indin.
Tam salona geldiğinde istemsizce küçük bir çığlık attın.
Koltukta oturmuş, kendine viski dolduruyordu kara çıyanın. Kapı kapalıydı, pencereler de öyleydi ama nasıl eve girmişti?
"Ne arıyorsun, nasıl girdin evime!?"
"Belki Helga'nı tekrar anımsamak istersin diye geçerken uğradım."
"Helga kim be!?"
Birkaç saniye sonra ona önceki gün söylediğin yalanı hatırladın. Helga diye birini tanımadığından ve yalan söylediğini unuttuğundan boşluğuna gelmişti.
"Haaa!" dedin sanki Helga'nı anımsamışsın gibi. "Benim kara çıyan, hatırla-"
"Helga diye biri yok, değil mi?" dedi. Sen bir cevap vermek yerine iç çekince sırıttı ve bardağı dudaklarına götürdü.
"DUR İÇME!" diye bağırdın bir anda. Kocanı öldürmeye kast ederken bir ülkeyi öldürmek isteyeceğin son şeydi.
Aniden duraksadı ve sırıtmaya devam ederken bir yandan da kaşlarını çattı.
"Neden?"
"İçme işte- İÇME DEDİM!"
Gözlerini devirdi. "Neden? İçine zehir falan mı koydun?"
"Evet." diye fısıldadın.
"Niye? Birinin canına mı kast ettin?"
"Yoo, öylesine."
Bir süre boş boş bakıştınız. Sonra viskiyi gözünün içine baka baka kafasına dikti.
"Ne yapıyorsun!?" diye sessizce bağırdın. Komşuların duyup gelmesini istemiyordun.
"İnsan yapımı zehirlerden ölecek değiliz herhalde."
"Fare zehriydi o!"
"Ben fareye benziyor muyum? Bence hayır, o halde güvendeyim." dedi bardağı kenara bırakırken. "Sana tavsiyem, siyanür asidini falan dene. En azından renkten anlaşılmaz ve etkili olur."
"Vaktinde birilerini çok zehirlediniz sanırım." deyip bir koltuğa oturdun.
"Çok zehirlendim. 7 silahla yaralama, 4 kaçırma girişimi ve 13 zehirlenme vakasına rağmen hâlâ yaşıyorum." dedi ve göz kırptı.
"Peki koruma-" derken lafını kesti.
"Yalnız gezmeyi seviyorum. Belaya bulaşmak ve insanlarla uğraşmak eğlenceli."
'Gitse de kurtulsam.' diye geçirdin içinden.
"Kesin 'gitse de kurtulsam' diye düşünüyorsun. Gideyim bari," dedi ve ayağa kalktı. "...yarın tekrar uğrarım."
"Evde keyif çatardınız, size çıyan diyen bir kadınla değerli vaktinizi harcamayın." dedin kendini tutamayıp.
Sana şöyle bir baktı. Sonra 'tch'ladı ve sırıtarak kapıya yöneldi. Kapıyı açtı ve çıkmadan önce seslendi.
"İnsan dediğin misafirini yolcu etmez mi?"
"Misafirperver değilim." dedin göz devirerek.
Küçük bir kahkaha attı ve kapıyı kapatıp çıktı. Arkasından kapıya bakıp iç çektin.
"Aslında haklı sayılır, siyanür asidini deneyebilirim." Sonra silkelenip kendine geldin. "Aman! O kara çıyandan zehir dersi mi alacağım ben? Umarım yarın da beni rahatsız etmez!"
Ayağa kalktın ve dinlenmek için odana çıktın.
᪥
4. Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rͪͥus ̷̓Ça̕r̰l͙͔̙̞̱͞ığ̴ıͥ͌ͣ̿̉ x ̶̸̢Reade͒̇̿ͭr̛͡
FanfictionPetersburg'da yaşarken Moskova'da soylu bir ailenin varisiyle evlendiğinde hayatının düzeleceğini sanmıştın. Ama 6 yıl sonrasında istediğin tek şey kocanı öldürüp mal varlığına konmak ve peşine takılan siyah saçlı adamla başa çıkmaktı. 👑 Hikaye 189...