At arabasında uyuduktan sonra birinin seni bir yatağa yatırdığını hissederek uyandın. Tam o kişinin elleri elbisenin kurdelelerini çözmeye yönelince gözlerini açtın.
"Ne yapıyorsun ya!" diye çemkirdin ona uyku sersemliğinin getirdiği asabilikle. "Çık odadan, ben değiştiririm üstümü!"
"Odadan mı çıkayım?"
"Evet! Hem madem beni kilisede bekletiyorsun ben de seni kapının önünde bekleteceğim, kış kış!"
"Haa... sen onun için kızdın." Sırıttı ve elini üstünden çekti. "Yolda trafik vardı ama-"
"Ne olmuştu, iki at arabası birbirine mi çarpmıştı? İstediğinde gecenin köründe bile gelebilen insansın sen, nasıl gecikiyorsun!?"
Gülmeye başladı. En sonunda iyice sinirlenip doğruldun ve ensesine sertçe vurdun. O ensesini sıvazlarken sen de tekrar çemkirdin.
"Çık odamdan üstümü değiştireceğim!"
Seni aniden belinden tutup tekrar yatağa yatırmasıyla küçük bir çığlık attın.
"Burası benim yatak odam yalnız. Kendi odamdan mı çıkacağım?" dedi sana sırıtarak.
"Evet!"
Aranızda küçük bir sessizlik ve bakışma oldu.
"Ben şahsen ikna oldum." diyerek belini bırakıp ayağa kalktı. Sonra kapıya yöneldi.
Odadan çıktığında üstünü değiştirmek yerine odayı incelemeye başladın. Komodinlerin üstü darmadağınık, çekmeceler karmakarışık ve etraf biraz tozlu sayılırdı.
"Bu adam yatak odasına hizmetçi sokmuyor herhalde." dedin kendi kendine kurdelelerini çözmeye başlarken. "Ama buranın kesinlikle benim elime geçmesi lazım, bak o zaman nasıl pırıl pırıl oluyor etraf..."
Elbisenin son kurdelesini de çözünce üstünden düşüp yerle buluştu. Sen de elbiseyi düzgünce kaldırıp yatağa serdin.
"Bebeğim," diyerek elini karnına koydun. "...korse seni çok rahatsız ediyor mu?"
Karnında minicik bile olsa bir hareketlilik hissetmedin. Ama onun orada olduğunu biliyordun.
"Biliyorum, ama 19. Yüzyıl güzellik standartlarına uymam gerekirdi. Fakat sanırım senin için standartları çiğneyebilirim..." dedin ve gülümseyerek karnını okşadın.
Dolabın kapağını açtın ve kalakaldın. Kendi kıyafetlerin henüz yerleştirilmemişti. Dolapta sadece onun kıyafetleri vardı.
Sırf korseyle ve içliklerinle dışarı çıkamayacağın için onunla kapıdan iletişim kurabilirdin. Bu yüzden kapıya yöneldin.
Kapıda bekleyip beklemediğini anlamak için kapıyı tıkladın.
"Bir sorun mu var?" diyen sesini duyunca hâlâ kapıda olduğunu anladın. Kapıyı sadece yüzün gözükecek kadar araladın.
"Şey... Benim kıyafetlerim nerede?" diye sessizce sordun ona.
"Dolapta olması gerek, çoktan yerleştirildiler hatta."
"Hayır, kıyafetlerim ortada yok."
"Nasıl ya, o heriflere ben ne kadar para ödedim!" diyerek kapıyı itti ve içeri daldı. Sen de hemen kapıyı kapatıp elinle vücudu kapatmaya çalıştın.
Hemen dolaba yöneldi ve kıyafetleri incelemeye başladı. Senin yarı çıplak halini farketmemişti bile. Dolapta senin kıyafetlerinden bir tane bile göremeyince dolabın kapağını sertçe kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rͪͥus ̷̓Ça̕r̰l͙͔̙̞̱͞ığ̴ıͥ͌ͣ̿̉ x ̶̸̢Reade͒̇̿ͭr̛͡
FanfictionPetersburg'da yaşarken Moskova'da soylu bir ailenin varisiyle evlendiğinde hayatının düzeleceğini sanmıştın. Ama 6 yıl sonrasında istediğin tek şey kocanı öldürüp mal varlığına konmak ve peşine takılan siyah saçlı adamla başa çıkmaktı. 👑 Hikaye 189...