Sovyet. Oğluna koyduğun ad Sovyet'ti.
İlk başlarda Çarlık oğluna daha asil bir ad koymayı ya da direkt 'Rusya' adını koymak istemişti ama ona karşı çıktın. Bebeğinin adını Sovyet koydun.
Kızıl, gür saçları ve altın sarısı gözleri vardı. Yüz yapısı tamamen yıllar önce kaybettiğin babana benziyordu. Uzun boylu ve yapılı biri olacağı daha doğmadan belliydi, Ostvana'nın annesi doğar doğmaz onun için 'bu bebek resmen 3 aylık!' demişti.
Sovyet büyüdükçe yeni özelliklerini öğreniyordun ve ona yeni şeyler öğretiyordun. Çok zeki bir çocuktu, uysal ve sessizdi, biraz da içine kapanıktı. Hiç öfke krizlerine girdiğini ya da şımarıklıklar yaptığını görmemiştin. Sana kesinlikle bağımlıydı, seni görmeden 2 saat bile geçiremiyordu.
Ağlama huyu çok azdı, genelde düşüp yaralandığında veya ona sesini yükselttiğinde ağlardı çünkü dediğim gibi, sana bağımlıydı.
Ostvana'nın ilk çocuğu da erkek olmuştu, aralarında 6 ay vardı. Ostvana oğlunun adını Aleksey koymuştu. Ve iki yıl sonra tekrar hamile kalmıştı. Sovyet ve Aleksey beraber büyümüşlerdi ve sanki doğacak yeni çocuk Sovyet'in de kardeşi gibiydi.
Ama 2 yıl sonra, 1900 yılında Ostvana kızını dünyaya getirdiği gün Nikolay tutuklanmıştı.
Tutuklanmasının sebebi çar karşıtı bir çetenin üyesi olduğuna dair iddiaydı. Ama Nikolay sıradan bir doktordu, çeteyle gram alakası yoktu. Ama yine de onu götürdüler ve Ostvana'nın onun arkadından çığlık çığlığa ağladığını gözlerinle şahit oldun.
Nikolay'ın Ostvana'ya polisler onu götürmeden önce son kez sarılmış, epeyce şişmiş karnına dokunmuş ve 'eğer bir kızımız olursa adını Anya koy' demişti. Ostvana da aynı günün akşamında sancılanmış ve bir kız çocuk dünyaya getirmişti.
Nikolay ise mahkemeye çıkmış ve 25 yıllığına Sibirya'ya sürgün cezasına çarptırılmıştı. Ostvana'ya bu süreçte olabildiğince çok destek olmuştun. Aleksey ve Sovyet de Anya'ya mükemmel birer ağabey olmuşlardı.
Aslında Sovyet, babasının istediği konular dışında her konuda mükemmeldi.
Babası onun 'kendisi gibi mükemmel' olması için her şeyi yapıyordu ama Sovyet bu çabaya yeterince karşılık veremiyordu. Piyano çalmakta 'mükemmel' değildi. Kılıç kullanmakta 'mükemmel' değildi. Onlarca yabancı dili akıcı konuşmakta 'mükemmel' değildi.
Sovyet bunu 6 yaşından beri yaşıyordu ve bir süre sonra durup dururken kendini sorgulamaya başladı. Sürekli kusurlu olduğunu, hiçbir şeyi hak etmediğini, senin ve babasının emeklerine layık olmadığını, ait olduğu yerin toprağın altı olduğunu söylüyordu.
Ona sürekli moral verip her konuda iyi olmasının imkansız olduğunu, onun da hata yapabileceğini ve senin de bir sürü hatan olduğunu söyledin.
Bir gün, Sovyet daha 12'sinde ve yine dersteyken odasından gelen sesleri dinledin. İçeride birisi ona bağırıyordu ve Sovyet'in gıkı bile çıkmıyordu.
"...sen lanet bir ülkesin! Mükemmel olman gerekirdi, kusurlu değil! Yemin ederim ki yıllardır verdiğim emeklerin tek bir kırıntısını bile hak etmiyorsun! Kendini topla ve tekrar dene!"
"Ama ben-"
"BİR BAHANE UYDURMA! TEKRAR DENE!"
Odaya girmiştin. Babasının ona şahsen kılıç dersi verdiğini gördüğünde az önce duyduklarına inanmak istememiştin. Çarlık senin odaya girdiğini gördüğünde kılıcını kenara bırakmış ve biraz mola verebileceklerini söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rͪͥus ̷̓Ça̕r̰l͙͔̙̞̱͞ığ̴ıͥ͌ͣ̿̉ x ̶̸̢Reade͒̇̿ͭr̛͡
FanfictionPetersburg'da yaşarken Moskova'da soylu bir ailenin varisiyle evlendiğinde hayatının düzeleceğini sanmıştın. Ama 6 yıl sonrasında istediğin tek şey kocanı öldürüp mal varlığına konmak ve peşine takılan siyah saçlı adamla başa çıkmaktı. 👑 Hikaye 189...